sayfalar

3 Mart 2012 Cumartesi

PKK-KCK Ermeni Taşnakların İzinden Gidiyor

PKK-KCK Ermeni Taşnakların İzinden Gidiyor

Ermeniler yıllarca “milleti sadıka“ oldular. Türklerle ve diğer Müslüman unsurlarla ciddi bir problem olmaksızın, 8-9 asır müşterek, içiçe yaşadılar. Biz sadece Ermenilere değil, inacımız, medeniyet kriterlerimiz gereği farklı olan kimseye dokunmadık, kimseyi asimile etmeye girişmedik; zorla İslamlaştırmadık.

Ermenilerle birbirimizden karşılıklı çokşey öğrendik. Bu gün

sahiplendiğimiz, benimsediğimiz yemek kültüründen giyim-kuşama, kullanılan alet edevata, şehir isimlerine kadar pek çok şey bize Ermenilerden geçmedir. Bu ortaklık, benzerlik, birliktelik nedeniyledir ki, herhangi bir Ermeni ile -eğer fikri sabitlerimizi aşabilirsek- diğer milletlere göre çok daha çabuk anlaşır ve kaynaşırız. Zira birlikte yaşanan bin yıl reflekslerimizi, tepkilerimizi, değerlerimizi, kültürümüzü birbirine çok yakınlaştırmıştır.

Ermenilerle ne zaman problem yaşamaya başladık?



Masonlar osmanlıda güçlenmeye ve ittihat teraki partisi jön türkler gibi ırkçı faşist örgütler kurarakk fransız ihtilalinde yaptıkları oyunları osmanlıda da yapmaya başlayınca, Ermenilerle de problemler yaşamaya başladık!



Ermeniler uzun zaman batının istismarları, manipülasyonları karşısında basiretle direnç gösterdiler. Tahriklere gelmediler, içlerinden çıkan eşkiyaya prim vermediler; sadakatlerini sürdürdüler. Ancak Osmanlı Devletini parçalamak ve dize getirip teslim almak isteyen güçler yılmadılar. “Hristiyan” ortak paydasını kullanarak, devşirdikleri bir kısım aklı evvelleri “Ermenilerin temsilcisi!” haline getirdiler. Taşnakları eğitip, cesaretlendirdiler, örgütlediler, silahlandırdılar ve Osmanlıya karşı kışkırttılar. Taşnaklar Ermenileri ısrarla Müslüman Türk-Kürt toplumundan ayrıştırmaya ve 1000 yıllık dostluğu, birlikteliği yıkmaya zorladılar.



Taşnaklar ve Ermeni çeteler önce Ermenilere saldırdı. İlk terörü, tıpkı PKK’nın yaptığı gibi kendi insanına uyguladı; Ermeni köylerini bastı. Örgüte (Taşnaklara) direnç gösterenleri kendisine teslime zorladı; Ermenilere gözdağı verdi. Ermeni ayrılıkçılar adlarını dünyaya terörle ve şiddetle duyurdular; tıpkı PKK gibi önceleri vahşetle gündeme geldiler. Daha sonra batılıların desteğiyle ve propaganda çalışmaları ile Ermeni gençler arasında örgütlendiler.



Ermenileri Türk-İslam toplumu ile karşı karşıya getirme, ayrıştırma stratejileri izlediler. Batının bütün tazyikine, Ermeni çetelerin ve ayrılıkçı kesimlerin zorlamalarına, Ermenilerin büyük bir kısmı devlete ayrılıkçı düşüncelere prim vermedi; ihanet etmedi. Ancak, hem batı, hem de onların destek ve planlamasında hareket eden silahlı Ermeni çeteleri Ermenileri koparmak için kararlıydı; elinden gelen herşeyi yapıyor; her yola başvuruyordu. Aklı başında Ermeniler bu sürecin bir macera olduğunun, emperyal hedefler doğrultusunda Osmanlı devletine karşı kullanıldığının farkındaydılar. Ama batı destekli ırkçı, ayrılıkçı Taşnaklar karşısında, tahrik edilmiş Ermeni gençler karşısında etkili olamadılar.





Osmanlı döneminde Ermeniler hem ticarette, hem de devlette en mutena yerlerde olmuştu. Bu gün batının kendilerine verdiğinin çok ötesinde haklara, ayrıcalıklara sahiptiler. Ama Fransız İhtilali sonrası ortaya çıkan fikirler, ırkçılık ve ayrılıkçılığı körüklemişti. Birinci Dünya Savaşı’nda bazı Ermeniler Rus ordularının saflarında Osmanlıya karşı savaştılar, Rus birliklerine işgalde öncülük yaptılar. Osmanlı askerleri dört bir cephede 7 düvele karşı mücadele verirken Ermeni çeteleri Müslüman (Türk ve Kürt) köylerini basıp korunmasız, silahsız ve erkeksiz insanları katlettiler. Yaşadıkları ülkeyi, savaş içinde iken can evinden vurmaları ermeni tehcirini tetikleyen şey oldu.





Aslında Ermeni toplumu hiçbir zaman ekseriyeti ile ayrılıkçı akımları desteklememiş, büyük kısmı sağduyusunu ve sadakatini korumuştu. Ancak Ermeni çetelerin arkasındaki Rus ve batılı güçlerin hedefi zorlama yollarla da olsa Ermenileri ayaklandırmak ve Osmanlıdan ayırmaktı; Ermeniler üzerinden Osmanlı devletini sıkıştırmaktı. Batının desteklediği, heyecanlı genç Ermenilerin sürekli kışkırtıldığı bu ortamda, tıpkı bugün sağduyulu Kürt seslerin cılız kaldığı gibi, Ermenilerin sağduyulu, makul sesleri kısıldı, bastırıldı ve etkili olamadı.



Devletin gerekli önlemleri alamaması, Ermenilerin de içlerindeki aşırı akımları kontrol edememeleri nedeniyle “milleti sadıka” denilen Ermeniler ülkeden sürülmeyle sonuçlanan bir sürece girdiler. Zira Ermeniler birlikte yaşadıkları halka katliamlar uygulamakta, mensup oldukları devlete karşı, yabancı güçlerle, düşmanları ile işbirliği içinde hareket etmekteydiler. Ermenileri bu vakumun ve sürecin içine çekenler Ermeni terör örgütlerinden ve çetelerinden başkası değildi.



Biz anlatamadığımız için dünya sadece sürgünden haberdar olsa da; sürgüne kadar Ermeni çeteler Doğu-Güneydoğu Anadolu’da tam bir terör estirmekte, silahsız sivil insanları Başbağlar misali yakmakta, öldürmekte idiler. Ermeni çeteleri, Ermenilerin PKK’sı, KCK’sı, Doğu Anadolu’daki halkı sürüp-kaçırıp bir “Büyük Ermenistan” kurmak için Müslüman bölge halkına olmadık zulmü, şiddeti uygulamaktaydı.



Ermeni zulmünden dolayı yığınla insan öldürülmüş, milyonlar memleketlerini terketmek, göçmek zorunda kalmıştı. Ermeni Taşnaklar ve onların baskısına ses çıkaramayan Ermeniler 1915 olayları için şartları oldukça zorladılar. Bütün yaşananlara rağmen Ermeniler sağduyu ve gerekli ihtimam gösterilerek, güvenlik önlemleri alınarak, yine Osmanlı toprağı olan Suriye’ye sürüldüler. Sürgünden sonra büyük kısmı batıya göçtüler. II. Dünya Savaşından sonra yine batılıların kışkırtması ve organizesi ile bu defa tehciri bir “katliam” “soykırım” gibi sunma çabasına giriştiler. Yoğun diplomatik çalışmalarla, medya desteğiyle, propagandalarla bunda başarılı oldular. Dünyada pek çok ülke “Ermenilerin Osmanlı tarafından soykırıma uğradığı” yönünde kararlar aldılar. Şu anda Ermeni tezleri dünyanın heryerinde Türkiye’nin başında bir kılıç gibi dönüp durmaktadır.



PKK denilen örgüt de birebir Ermeni çetelerinin yolunu izlemiştir; izlemektedir. Aradaki benzerlik, belki aynı el tarafından organize edildikleri için; belki de örgütün içinde Ermeni tecrübesine sahip pek çok Kripto Ermeni barındığı içindir?…





PKK denilen örgüt de aynen Ermeni terörü gibi, önce ayrılıkçı bir akım olarak ortaya çıktı ve kendi halkına silah çekti. Ardından gençleri devşirmeye, ayrılıkçı düşünceyi topluma yaymaya başladı. Sonrada, PKK-KCK’nın uyguladığı “topyekûn kalkışma”, “toplumu devlete başkaldırmaya zorlama”, ayrışmayı derinleştirme stratejilerini uygulamaya koydular. Bu arada batıdan ve batının içimizdeki elemanlarından tam destek gördüler.





Karşılaştırdığımızda Ermeni ayrılıkçıların ve Kürtçü ayrılıkçıların stratejileri, uygulamaları oldukça örtüşmekte ve benzeşmektedir. PKK-KCK son 5-6 yılda Kürtler arasında çok mevzi kazandı; gençleri yanına çekti; devlete paralel yapılar kurdu. Gelinen süreçte topyekûn kalkışmalar ve topyekûn ayaklanmalar, provakatif olaylar planlamakta; kanlı mizansenlerle kopuş sürecini derinleştirmenin ve devletleşmenin yollarını aramaktadırlar.





Ermeniler de olduğu gibi Kürtlerin de büyük bir kısmı terör örgütüne ve ayrılıkçı düşüncelere prim vermediler. Ancak aynen Ermeni çeteleri gibi Kürtçü çeteler de ne yapıp edip, Kürtlerin iradesine rağmen bu başkaldırıyı, bu ayrılık fitilini ateşleme ve ayrışmayı tamama erdirme kararlılığındalar. Bu nedenle de büyük provakatif olaylar çıkararak UA güçleri ülkeye çekmenin ve (Irak, Sudan örneklerinde olduğu gibi) fiili durumlar oluşturmanın yollarını arıyorlar.





Dün Ermenilerin geçtiği yolların aynısından bu Müslüman Kürtler geçirilmeye çalışılıyor. Kahir ekseriyeti itibariyle bir ve beraber yaşamak, anarşiye prim vermemek isteyen Kürtler bir oldu bitti ile, PKK’nın-KCK’nın fiili durum oluşturması ile devletten toplumdan kopmaya, ayrışmaya zorlanıyorlar. .



Örgüt, Kürtlere rağmen Kürtleri bir yere çekiyor. Şu anda örgütün en büyük hedefi: aradaki mesafeyi açmak ve ardından provakatif bir olayla kopuş sürecini başlatmak!..





Bir süre daha geç kalınırsa dönülmez yollara girilecek ve PKK-KCK Kürtlere rağmen Kürtleri kanlı-karanlık bir maceraya çekecektir. PKK ve ayrılıkçı Kürtçüler şimdiden bir “soykırım” masalı tutturdular ve “Kürtlerin nasıl kıyıldığına dair” hikâyelerle dolu toplantılar, bilimsel sempozyumlar yapıyorlar. Batılılar bu tür sempozyumlara, konferanslara ev sahipliği yapıyor.



Birileri dün Ermenilere verdiği aklı bugün Kürtlere veriyor ve onlara benzer yol haritası çiziyor. Ermenileri bize karşı kışkırtıp heder edenler, kendi ülkelerine alıp asimile edenler, Osmanlı’nın Ermeniye verdiği hakkın yarısını vermeyenler bu defa Kürtler üzerinden aynı oyunu oynuyorlar. Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyorlar….