tag:blogger.com,1999:blog-12671019650893208582024-03-13T16:44:38.582-07:00Dünya Gerçekleri Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comBlogger208125tag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-39264295867530513552014-05-13T10:02:00.001-07:002014-05-13T10:02:19.139-07:00Nur ve Nuri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-f8W3M993PkA/U3JP3cjkyLI/AAAAAAAAcFs/8tOHLdUu3bo/s1600/oil-petrol-war-savas.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-f8W3M993PkA/U3JP3cjkyLI/AAAAAAAAcFs/8tOHLdUu3bo/s1600/oil-petrol-war-savas.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<br />Nur ve Nuri<br /><br /><br />Yıl 1916... İngiltere Araplar'ı örgütlemiş.<br />Osmanlı'yı bölüp parçalamak istiyor.<br />İşte o Arap isyancıların içinde biri var; Adı Nuri Said...<br />Nuri İngilizler'e çalışıyor.<br />Türkler'e karşı savaşıyor.<a name='more'></a><br />Binlerce Türk'ün öldürülmesinde büyük rol oynuyor.<br /><br />İngilizler, Irak'ta 1.Faysal'ı tahta çıkarıyor.<br />Bizim Nuri'yi de Başbakan yapıyor.<br />İngilizler'e çalışmanın mükafatını fazlasıyla alıyor.<div>
<br /></div>
<div>
sitemiz - www.dunyavegercekler.com<br /><br />1958'de darbe oluyor.<br />Bizim Nuri kadın kılığına girip kaçarken yakalanıyor.<br />Vurulup öldürülüyor. Cesedi gömüldüğü yerden öfkeli halk tarafından çıkarılıyor.<br />Sokaklarda sürükleniyor.<br />Bir direğe asılıyor.<br />Son geldiği nokta ise çok vahim.<br />Cesedini köpeklere yediriyorlar.<br />Yatacak toprak bile bulamıyor.<br /><br />Peki kim bu Nuri?<br />Evveliyatı nereye dayanıyor?<br /><br />1909'da onu Osmanlı ordusunda görüyoruz.<br />1. Dünya Savaşı'nda ise İngilizler'e karşı cephedeydi. Üzerinde Türk subayı üniforması vardı. O bir yüzbaşıydı.<br />Ve ülkesine ihanet ediyordu.<br /><br />Arabistan'da askerlerimiz kahramanca çarpışıp ölüme giderken büyük sıkıntı yaşanıyordu.<br />Çünkü biri stratejik kararları İngilizler'e bildiriyordu.<br />Aylarca içimizdeki HAİN'i aradılar.<br />Türk istihbaratı "Hain Bizim Nuri" diye tespit yaptığında iş işten geçmişti.<br /><br />Zira Nuri İngiliz hattına geçip Kraliçe'nin mümtaz kollarına sığınmıştı bile.<br />Vatana ihanetten idam kararı verilmişti.<br />Ancak Bizim Nuri artık İngiliz casus Lawrence'in bir numaralı adamı Faysal'ın sağ koluydu.<br /><br />Onu, tam 8 kez Irak Başbakanlığı'na taşıyacak bir İngiliz ödülü bekliyordu artık.<br />Tarihimiz böyle hainlerle doludur.<br /><br />Dün nasıl kendini İngiliz Sterlini'ne satanlar varsa bugün de değişen bir şey yoktur.<br />İçimizde Almancı Türkler de vardır, Amerikancılar da.<br />MOSSAD'a çalışanlar, CIA'dan maaş alanlar az değildir. Kimi karşımıza işadamı olarak çıkar, kimi siyasetçi kimim hakim kimi baro başkanı hatta din adamı...<br /><br />Hiç fark etmez.<br />Gazeteciler vardır aramızda.<br />Bu ülkenin ekmeğini yiyip halkın sokağa çıkması ve birbirini yemesi için kalem oynatır.<br />Tahrik eder, kin ve nefret tohumları eker.<br /><br />Darbe edebiyatı yapar, "İndirin" diye şiirler düzer. NURİ'ler asla tükenmez.<br /><br />100 yıl önce Osmanlı topraklarına dalanların tek hedefi vardı.<br />PETROL ve enerji...<br /><br />1. Dünya Savaşı'nı bile bu amaç uğuruna çıkardılar.<br /><br />1918 yılında İngiltere Dışişleri Bakanı şöyle diyordu;<br /><br />"Mübalağsız söylemek gerekirse müttefikler 1. Dünya Savaşı'nda zafere PETROL DALGALARI üzerinde geldiler."<br /><br />Körfez Savaşı'nda Amerikalılar'ı "Kimyasal silah var" yalanıyla Irak'a sokan da İngiliz istihbaratının hazırladığı uyduruk raporudur..<br />Hedef Irak petrolleriyse YALAN sadece bir teferruattır.<br />Bugün de değişen bir şey yoktur.<br /><br />Ortadoğu ve Azeri petrolleri ile doğalgazına Avrupa'nın şiddetle ihtiyacı vardır.<br /><br />Ukrayna'daki karışıklık, Ruslar'ın Kırım'a girmesi, Ortadoğu ve Azeri petrollerinin güzergahı konusuna hayati öneme yüklemiştir.<br />Boru hatları Türkiye'den geçecektir..<br /><br />Dünyadaki gelişmeler bunu kaçınılmaz yapmıştır. O halde maçalarının donmaması, fabrikalarının kepenk indirmemesi, arabaların kontak kapatmaması için Türkiye çok önemlidir.<br /><br />Nasıl Irak'ta en tepeye çıkaracak bir NURİ buldularsa, aynı ihtiyaç Türkiye için de olmazsa olmazdır.<br /><br />Her yerden gelen saldırılar bu ülkeyi yönetecek KUKLA NURİ içindir.<br />Aday nasılsa çoktur.<br /><br />Bu ülkeye ihanet etmeyenler NUR içinde yatacaktır. İhanet edenlerin durumunu ise yukarıda anlattım.<br /><br />Kadın kılığında kaçan NURİ gibi yatacak yerleri yoktur.<br />Olmayacaktır!!!<br /><br />Bekir Hazar</div>
Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-79102505905330595602014-05-08T03:32:00.001-07:002014-05-08T03:32:21.110-07:00Öküz<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-DhpaCpsXseQ/U2tc8ugu4xI/AAAAAAAAcDs/BgWLsDO7IE4/s1600/capulcu-taksim-gezi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-DhpaCpsXseQ/U2tc8ugu4xI/AAAAAAAAcDs/BgWLsDO7IE4/s1600/capulcu-taksim-gezi.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
Öküz<br /><br />Amerika'da milyonlarca kızılderiliyi öldürdüler.<br /><br />Soylarını kuruttular. Doymadılar Afrika'ya daldılar.<br />Milyonlarca siyahı öldürdüler.<br />Milyonlarcasını köleleştirdiler.<br />Afrika'nın madenlerinde kırbaçlayarak<a name='more'></a> ve katlederek çalıştırdılar.<br />Soydular, soğana çevirdiler.<br /><br />Ardından Hindistan'a gittiler.<br /><br />Baktılar burada işler öyle kolay değil.<br /><br />AKLI ön plana aldılar.<br /><br /><br /><br /><br />Hintli gençleri İngiltere'ye taşıdılar.<br /><br />Okullarda eğitip devşirdiler.<br /><br />Londra'dan dönen içi İngiliz dışı Hintlileri zenginleştirip SOYLU aileler kurdular.(Bizde de böyle Aileler var ve biz çapulcuyuz diyorlar)<br /><br /><br /><br /><br />Onlarla devleti ele geçirdiler.<br /><br /><br /><br /><br />Yıllarca orada kan dökerek koca ülkeyi Kraliçe'nin hazinesine bağladılar.<br /><br /><br /><br /><br />Sonra baktılar petrol diye bir olay çıktı.<br /><br />Gözlerini Ortadoğu'ya diktiler.<br /><br /><br /><br /><br />Hindistan'da pişmiş ve işi öğrenmiş kim varsa Osmanlı'nın üzerine saldılar.<br /><br /><br /><br /><br />Lord Kitchener, Percy Cox, Lord Lytton...<br /><br />Frederick Roberts, Ronald Storrs...<br /><br />Lord Cruzon,, General Hugh Rose, Sir Donald Stewart...<br /><br /><br /><br /><br />Ve yüzlerce tecrübeli BÖLÜCÜ, ARA BOZUCU, NİFAK TOHUMCUSU adamı bu ülke topraklarına soktular.<br /><br />Onların hepsi DİVİSİVE idi.<br /><br /><br /><br /><br />Divisive;<br /><br /><br /><br /><br />"Bölücü, ara bozucu, nifak tohumcusu" demekti.<br /><br /><br /><br /><br />Hepsi birer BULLOCK'tu.<br /><br />Yani hadım edilmiş ÖKÜZ'dü.<br /><br /><br /><br /><br />Onlara ÖKÜZ dememin sebebi mideleri dört gözlüydü.<br /><br />Doymak bilmezlerdi.<br /><br /><br /><br /><br />Amerika, Afrika, Hindistan'la midelerinin üç gözü dolmuştu. Şimdi sırada dördüncü mide gözünü doldurmak vardı.<br /><br />Hemen Mason locasını kurdular.<br /><br /><br /><br /><br />Türk subayları ve bürokrasisine sızıp yüzlercesini locaya kattılar.<br /><br />Türk gençlerini alıp İngiltere'de kraliçenin okullarına gönderdiler.<br /><br />Döndüklerinde bu topraklarda onlarla yeni zenginler, elitler oluşturdular.<br /><br /><br /><br /><br />Sarayda bile kim İngiliz, kim Türk belli değildi.<br /><br />Koca imparatorluğu bu hale getirdiler.<br /><br /><br /><br /><br />Afrika ve Amerika'daki gibi katliamlar yerine HİNDİSTAN modeli İÇİ İNGİLİZ YERLİLER sistemini seçtiler. Tek amaçları vardı; Padişah ve aynı zamanda halife olan ismi kendilerine BİAT ettirmek ve bu ülkeyi istedikleri gibi yönetmek.<br /><br /><br /><br /><br />Sultan Abdülhamid BİAT etmediği için 33 yıl boyunca "DİKTATÖR KIZIL SULTAN" diye yerlilerle saldırdı bu ÖKÜZLER.<br /><br /><br /><br /><br />Ve koca İmparatorluğu yerle bir edip LOZAN'da 12 milyon metrerekare topraktan 11 milyon metrekareden daha fazlasını midenin dördüncü gözüne yerleştirdiler.<br /><br /><br /><br /><br />Ama aradan yüzyıl geçti.<br /><br />Şimdi Avrupa ve dünyada kriz var.<br /><br />Ekonomiler eksiye gidiyor.<br /><br />Ve midenin dört gözü de boşalıyor.<br /><br />Onun içindir ki saldırıyorlar.<br /><br /><br /><br /><br />Öyle asker göndererek falan değil.<br /><br />Kendi canları ve kanları çok önemli.<br /><br /><br /><br /><br />Nasılsa içeride soylular, elitler, Boğaz'ı ele geçirmiş aileler, hatta paralelciler bile fazlasıyla var. <br /><br /><br /><br /><br />Gezi Parkı'nda öne çıkan isimlerden bazıları onun içindir ki olaylar öncesinde Londra'da panellerde gezdirildi.<br /><br /><br /><br /><br />Gezi'nin yıl dönümüne haftalar kala onun içindir ki Geziciler beş gün önce Londra'da panellerde tekrar ortaya çıktı.<br /><br /><br /><br /><br />Onlar hiç sorgulamadılar "Yahu İngilizler Londra'da neden Gezi Ruhu diye bizi çağırıp panel düzenliyor? Niçin Gezi'ye günler kala hem de" diye.<br /><br /><br /><br /><br />Ve onun içindir ki İngiliz Financial Times bir beklenti içinde ve dün Erdoğan'ı yerden yere vuruyor.<br /><br /><br /><br /><br />Sayfalarında Türkiye Başbakanı için "DİVİSİVE" yani bölücü, ara bozucu diye başlık atıyor. Halbuki DİVİSİVE'nin en ala ÖKÜZBAŞI kendileri.<br /><br /><br /><br /><br />Bu BULLOCKLAR yani geviş getiren dört göz mideye sahip ÖKÜZLER Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yanıp tutuşuyor.<br /><br /><br /><br /><br />Dünkü sayfalarını buna ayırıyor, "Ya Erdoğan seçilir de bugüne kadar kullanılmayan Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin tamamını kullanırsa" diye kafa patlatıp yorumlar yazıyorlar.<br /><br /><br /><br /><br />İşin acısı; "Ulan ÖKÜZLER size ne?" diyen niçin çıkmıyor bu ülkeden?<br /><br /><br /><br /><br />Bekir HazarDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-44953567319918640292014-05-05T08:49:00.001-07:002014-05-05T08:49:09.410-07:00Gezi ve çip<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-MfGQ8NfWsD0/U2eyx1KZTXI/AAAAAAAAcCk/ftHctTy-WDw/s1600/1001982_706474246066982_1401389139495307017_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-MfGQ8NfWsD0/U2eyx1KZTXI/AAAAAAAAcCk/ftHctTy-WDw/s1600/1001982_706474246066982_1401389139495307017_n.jpg" height="233" width="400" /></a></div>
Gezi ve çip<br /><br />Amerika'daki hareketliliğe çok iyi bakmak şart! Küresel savaşın, mücadelenin kodları burada gizli!<br />Ülkemizin hiç terk etmemesi, ısrarla sürdürmesi gereken rota da bu alış-verişin dengesinde!<br /><br />MIT ya da Stanford gibi dünyanın en gözde araştırmacılarına ev sahipliği yapan iki üniversiteye çok sayıda <a name='more'></a>öğrenci ASYA'dan gelir! Özellikle Çin ve Hindistan'dan! Ve çok da başarılı olurlar!<br />Genellikle zirveyi kimseye bırakmazlar!<br /><br />Ama gariptir bu kadar başarılı öğrencinin birçoğuna kalıcı VİZE VERİLMEZ. Ülkelerine dönerler! Amerikan kurallarına göre üretmeyi ve araştırmayı benimsemiş olanların orada tutulması gerekirken aksi yapılır!<br />NEDEN?<br /><br />Bunun cevabına geçmeden önce herkesin elinde olan ve hayatımızın parçası haline gelen IPHONE'lara bir bakalım!<br /><br />IPhone 5'in 16 GB'lık sürümü Apple'a 207 dolara mal oluyor! 32 GB'lık diğer ürünü 217 dolar, 64 GB'lık modeli ise 238 dolara kadar çıkabiliyor!<br /><br />IPhone yılda ortalama 250 milyon telefon satıyor! Şirket bir telefondan ortalama 610 dolar net kar elde ediyor! Bu veriye göre 250 milyonu 610'la çarparsanız karşınıza devasa bir rakam çıkıyor! Yaklaşık 152 milyar dolar gibi!<br /><br />Ama bu telefonların bilinmeyen ve hiç bakmadığımız özel yeri ise bir pirinç tanesi büyüklüğündeki ÇİP'idir! Yani eğer bir telefondan 610 dolar kazanıyorlarsa bunun temelindeki büyük gerçek 1 DOLARA mal edilen o ÇİP'tir!<br /><br />Yani AKILLA bir ÇİP üzerinden ülkeleri devirecek kadar kazanıyorlar!<br />Devam edelim!<br />Türkiye tarım ülkesidir! Malum!<br /><br />Bir ton buğdayın dünyadaki değeri 424 dolardır! Ülkemizde yılda ortalama 22 milyon ton buğday üretilir! Bu üretilen buğdayları hiç elimizi sürmeden satsak kasamıza 9 milyar 300 milyon dolar para girer!<br /><br />9 milyar dolarlık kazancı ise ülkenin nüfusunun yüzde 45'i olan yaklaşık 35 milyon kişi çalışarak elde ediyor!<br />Peki tanesi 196 milyon dolar olan F-35 savaş uçağı ne kadar buğday satın alır?<br />462.264 ton!<br /><br />Bir adedi 404 milyon dolar olan AIRBUS 380 yolcu uçağı kaç ton buğday alabilir?<br />952.282 ton! Çok sık binilen ve tanesi 240 milyon dolar olan Airbus 330 ne kadar alır?<br />566.000 ton!<br /><br />TERSİNDEN OKUYALIM!<br /><br />35 milyon TÜRK çalışıp ürettiği BUĞDAYLA ne satın alabilir?<br />47 adet F-35 savaş uçağı 23 adet Airbus 380 yolcu uçağı 38 adet A-330 yolcu uçağı...<br />Durum bu!<br /><br />Amerika'nın teknolojik ve finansal üstünlüğünü kırmaya çalışan BARONLAR Çin ve Hindistan'dan gelen parlak öğrencileri ülkede tutmayıp ülkelerine gönderiyor! <br /><br />Mesela yatırımlarının yüzde 10'unu yurtdışına yapmayan INTEL, Çin'e pastanın yarısını ayırdı!<br />Tarihinde ilk defa! Singapur ki KÜRESEL FİNANS İMPARATORLUĞUNUN kalelerinden biridir! Amerika'daki bütün önemli hocaları ve üniversitelerin bir benzerini inşa ederek Doğu'nun yıldızı olma peşinde! <br /><br />Çin de, Hindistan da, Singapur da yeni GOOGLE'ları, Facebook'ları, Twitter'ları yapmak için çalışıyor!<br /><br />Ama Amerika'dakinin aksine buralarda girişimcilerin önü kapalı! Yani orta ve küçük girişimcilere geçit yok! Devlet tabelası arkasından BÜYÜK AİLELER buraları yönetiyor ve rakip barındırmıyorlar!<br /><br />Amerika'daki kapitalizmi bu nedenle istemiyorlar! Herkesi kontrol altında tutmak amacındalar!<br /><br />Bütün bunların olabilmesi, DOĞU'nun Amerika'nın egemenliğine son verebilmesi için olmazsa olmaz bir diğer şart ise ENERJİ! Bu kadar insanı ısıtmak, doyurmak ve barındırmak için enerji şart!<br /><br />Üniversitelerdeki ışıkların yanabilmesi, dünyanın seyrini değiştirecek akılların otomobile binebilmesi için petrol, su kadar elzem!<br /><br />İşte tam da bu noktada TÜRKİYE işin içine giriyor! Girdiği için de DOĞU'da imparatorluk kurmaya çalışan İngiltere ve Kraliçe'ye bağlı BARONLAR Ankara'ya saldırıyor!<br /><br />Arşivi sevdiğim için özen gösteririm! Bir YAHUDİ atasözü der ki: AKILDA KALMAZ SATIRDA KALIR!<br /><br />Ben de öyle yapıp dosyaları açıp baktım! The Economist'in sicilini çıkardım! Buraya sığmayacak kadar kabarık!<br /><br />Rothschild ve Angelli ailesinin sahibi olduğu yayın neler demiş neler...<br />3 Haziran 2011: Demokrasi için 12 Haziran seçimlerinde CHP'ye oy verin.<br />27 Ocak 2012:<br />Erdoğan ve Davutoğlu, daha çok uykusuz geceler yaşayacak. Ortadoğu'da Türkiye yok oluyor.<br />24 Şubat 2012:<br />Başbakan Erdoğan, ülke içi ve dışında yeni düşmanlarla karşı karşıya geldi. Bu durum Erdoğan'ı köşeye sıkıştıracak.<br />12 Mart 2012: Yerli otomobil Türkiye için çok zor.<br />14 Mart 2012: İlk raunt Erdoğan'ın ama maç bitmedi. (Askerlerle ilgili) 16 Mart 2012: 4 gazeteci serbest, onlarcası hala hapiste. Ve suçları da yok.<br />23 Mart 2012: Ve isyan başladı.<br />Nevruz kutlamalarında Kürtler hak istedi.<br />5 Nisan 2012: Türkiye'nin "Hızlı büyümesi", ekonomisini kırılgan kılan yan etkileriyle birlikte geliyor. Türk ekonomisinin güçlü olduğu doğru değil.<br />Sadece ülkeye giren sıcak para çok fazla.<br />13 Nisan 2012: Türkiye'nin dış politikası giderek sertleşti. Suriye'ye yönelik "agresif" tutumunun dış politikada "emperyal tonları" olan bir kaymaya işaret ediyor. Bu alışılmış bir Türkiye değil, elbette sancıları da ağır olacak. Erdoğan'ın Osmanlı hayali, olabilecek bir hayal değil.<br />9 Kasım 2012: Erdoğan döneminde gazeteciler, öğrenciler cezaevinde.<br />14 Kasım 2012: Başbakan Erdoğan, cezaevindeki açlık grevleri için 'Bırakın homurdansınlar' dedi. Bu yaklaşımı gösteren kişi bir başbakan. Ölümler başlarsa ne yapmayı düşünüyor?<br />23 Kasım 2012: Başbakan Erdoğan'ın İsrail'i terörist devlet olarak nitelemesi çok aşırı bir tepki.<br />14 Aralık 2012: Erdoğan hayal kırıklığı yarattı. Ekonomide beklenenler olmadı.<br />6 Haziran 2013: Erdoğan artık liderliği Abdullah Gül'e bırakmalı...<br />8 Haziran 2012: Türkiye'nin Kürtler'e yaptığı muamelenin yeni zalim bir sembolü var. Uludere katliamı. Erdoğan'ın sert tutumu bölgedeki tepkileri artırıyor.<br />24 Haziran 2013: Türkiye'de Erdoğan'ın zombi demokrasisi var...<br />Ve daha neler neler...<br /><br />Bütün bu iftiraların ve saldırıların temelinde yatan şey Türkiye'nin, Kürt açılımını başarıyla yürütüp hem Irak'ı hem de ambargo altındaki İran'ı yanına çekmesi!<br /><br />The Economist bu manşetleri atarken Irak'ın petroldeki bir numarası ŞEHRİSTANİ Londra'da Chatham House'da "Üretimi üç katına çıkarıp Suudlar'ı bile geride bırakacağız! Yeni Pazar oluşturacağız! Ve bütün petroller Türkiye üzerinden dünyaya açılacak!" diyordu...<br />Sıkıntının kaynağı buydu!<br /><br />Enerji geçiş yollarında Türkiye'nin aldığı rolden çok rahatsızdılar! Kurmayı düşündükleri YENİ DÜNYA RİSK altındaydı!<br />Bu nedenle Türkiye'nin yine onlar tarafından KONTROL edilmesi gerekiyordu!<br /><br />Başaramayacaklarını gördükleri için saldırıyorlar! Daha da gelecekler!<br />The Economist, dün "Gezi'nin birinci yıldönümünde çıkacak olayları Erdoğan bastıramayacak! Belki Köşk'e de çıkamayacak!" diye manşet attı!<br /><br />Bizim üniversiteli gençlerimiz hocalarıyla birlikte GEZİ'YE çıkarken adamlar 1 DOLARA yaptıkları ÇİP'le dünyaları götürüyor!<br />Elbette gençler sesini yükseltecek!<br />Yürüyecekler de!<br /><br />Ama dönüp ders aldıkları ve siyasetin tam göbeğinde olan hocalarına "Bizde niye böyle değil?" diye de soracaklar!<br /><br />Çünkü bizim çocuklarımız Amerikalı, Çinli ya da Hintli'den çok daha zeki!<br />Devlet enerji geçiş üstünlüğünü ele aldıktan sonra Singapur'a giden akımı Türkiye'ye çevirmeli!<br />Devlet AKILLA büyür!<br /><br />Bizim çocuklarımız en az onlarınki kadar iyi okulları hak ediyor!<br />Enerjiyi teknoloji ile birleştirdiğimizde DEV oluruz!<br />İşin başı yine özgür beyin!<br />Bunu bilerek yürümeliyiz!<br /><br />Enerjiye çocuklarımızın enerjisini katmalıyız!<br />Bir AKLIN bir ÇİP'le neler yaptığı ortada!<br />EKMEK burada!<br /><br />Ergün DilerDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-77281293537537673762014-05-02T09:37:00.003-07:002014-05-02T09:37:45.313-07:00Bizim sol bir tuhaftır<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-mnRK55kyPsE/U2PJqE2nlFI/AAAAAAAAcCU/Low9tGG0IIQ/s1600/02.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-mnRK55kyPsE/U2PJqE2nlFI/AAAAAAAAcCU/Low9tGG0IIQ/s1600/02.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
Bizim sol bir tuhaftır.<br /><br />"Yaşasın Marx, yaşasın komünizm" der...<br />Küba'ya veya Kuzey Kore'ye gitmez.<br /><br />Nedense bu ülkeden kaçan tüm solcular soluğu KAPİTALİZM'in babası Avrupa ülkelerinde alır. "Kahrolsun semaye" der gırtlağını yırtarak bizim sol.<br /><br />Gezi Parkı'nda sermayenin önde giden çapulcularını öpüp koklar. Olaylar<a name='more'></a> çıkar, günler öncesinden hazırlık yapılan otele gider saklanır.<br />Otel Türkiye'nin en ZENGİN'ine aittir.<br /><br />Galatasaray Lisesi'nde mezunlar biraraya gelir.<br />Hepsi kapitalistin kralıdır, sermayenin babasıdır.<br /><br />Gezi'ye Galatasaray Lisesi'nden kazanlarla SERMAYE pilavı gider.<br />Bizim sol iştahla mideye indirip kazanın dibini görür. Bizim sol AVM'lere şiddetle karşıdır. Tüm AVM'lerde mağazası olan zenginimiz talimat verir."Mağazaları solcu gençlere açmaya hazır olun" diye.<br /><br />Mağaza ve AVM kralı SERMAYEYE "Heyy ne ayak" demez, gıkını çıkarmaz bizim sol. İngiliz medyası "3.havaalanı, köprü falan yapmayın" diye yazar.<br /><br />Bizim sol da "Evet evet karşıyız havaalanına" der, sokağa dökülür.<br />Alman Cumhurbaşkanı gelir "Bakın halk sokakta, havaalanı istemiyorlarsa yapmayın" der.<br /><br />Bizim sol alıp onu en solcu ODTÜ'de kürsüye çıkarıp konuşturur, ülkeye sövmesini dinler. Alman papazdır ve ömrünü komünizmle savaşla geçirmiştir.<br /><br />Bizim sol komünist düşmanını solcu ODTÜ'de ayakta alkışlar. "Kahrolsun komünizm, beter olsun, Tanrı belasını versin" diyen PAPAZI da öpüp koklar bizim sol.<br /><br />Bizim sol Gezi olayları sırasında sermayenin, sosyetenin, memleketin en zenginlerinin YALILAR'da yaşadığı Bebek Parkı'nda stand açar. Orada sermaye düşmanı Marks'ın kitaplarını satar. Vallahi bunu da gördüm.<br /><br />Bizim sol, "Kahrolsun komünistler" diye yılllarca bağıran ülkücülerle yanyana gelir... Gezi'de sol yumruğunu kaldırır, yanına "Bozkurt" işaretli yumruğu SOS yapar. "Yaşasın işçi sınıfı" diye bağıran solcu sanatçımız trilyonerdir, yalılarda sermayeye komşu olur ama servetini işçi sınıfı ile paylaşmaz.<br /><br />Vallahi kuruş koklatmaz.<br /><br />Bizim solun KAPİTALİST'i çoktur. Nişantaşı, Cihangir takılırlar, Bağcılar'a, Esenler'e işçi sınıfının semtlerine ayakları gitmez hiç. "Yahu Posch'ların yarıştırılıp kumara meze yapıldığı Bağdat Caddesi neden solcu?" diye düşünmezler hiç.<br /><br />Amiral gemisi gazete dünyanın en baba yabancı sermayesi ile ortaktır. Solcu gazeteciler hep orada çalışır, yerli ve yabancı sermayeye hizmet eder, plazalarda yaşar. Paris'e gidip şampanya içer, döndüğünde de köşesinde yazar.<br /><br />Alkolü fazla kaçırdığında "Kahrolsun kapitalizm ve sermaye" der.<br />Aylık 50 bin lirayı cebe indirir, sınırsız kredi kartı kullanan bir işçi sınıfı takılır. "Yaşasın 1 Mayıs" diyerek sokağa çıkar, işçi sınıfının yanına kalemi ve mercedes'i ile koşar.<br />Örnek yaz yaz bitmez, bu köşe yetmez.<br /><br />Dün 1 Mayıs gerginliğini izlerken bunlar geldi aklıma. THY binasını taşlıyordu solcular. Havaalanına karşılar ya, sanırım ondan. Zaten gezi olaylarında da "İstanbul'u ele geçirdik" demişlerdi megafonla.<br /><br />Bu açıklamayı Kuzey Kore veya Küba'da işçi sınıfının yaşadığı sokaklarda yapmamışlardı. Dünya finans merkezlerinden Londra'da haykırmışlardı.<br /><br />Hep "Neden Finansçı Londra" diye sorguladım.<br /><br />Geçtiğimiz hafta dünyaca ünlü yahudi müzisyen Gilad Atzmon ile sohbet etmiştik. O geldi aklıma.<br /><br />Adam şöyle diyordu;<br /><br />"Marks da bir Yahudiydi. Dünyada solu, tüm farklı görüşleri doğurup besleyenler de yahudilerdir. Marjinal tüm gruplara para yağdıranlar da... <br />Her türlü çatışma PARA demektir" onlar için...<br /><br />Kahrolsun sermaye... "Yaşasın bağımsız Türkiye!!!"<br />Hadi Nişantaşı yapalım!!!<br /><br />Bekir HazarDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-62527476165178993902014-04-26T00:46:00.001-07:002014-04-26T00:46:46.972-07:00Ermeniler de 2 milyon müslümanı öldürdü<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-PePVJr3JOjg/U1tkJ5kpvpI/AAAAAAAAcBE/MsJGTYOqF_s/s1600/1398467868422.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-PePVJr3JOjg/U1tkJ5kpvpI/AAAAAAAAcBE/MsJGTYOqF_s/s1600/1398467868422.jpg" height="188" width="400" /></a></div>
Ermeniler de 2 milyon müslümanı öldürdü"<br /><br />A Haber'de yayınlanan Mehmet Ali Önel yönetimindeki Deşifre Programı'na konuk olan tarihçi-yazar Kadir Mısıroğlu, Ermeni Soykırımı İddiaları ve Başbakan Erdoğan'ın taziye mesajı ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu...<br /><br />A Haber'de yayınlanan Deşifre programına konuk olan Kadir Mısıroğlu, "Başbakanın tavrı Türkiye'nin <a name='more'></a>realitesine adettir. Bir hatanın dönüm noktasıdır. Sayın Başbakanın bu tavrı Osmanlının tavrıyla paralellik gösteriyor.<br /><br />Osmanlı Devleti 1397 tane adamı, Ermenileri koruyamadın diye mahkum etmiş. Bunların 16'sı da idam edilmiş. Yok edilmesini isteseydi o devlet, Ermenileri koruyamadın diye o kadar adama ceza verir miydi?. Ermeniler millet-i sadıka idi. Bu halkı yabancılar Osmanlıya karşı kışkırttı. Hepsi olmasa da isyana katılanlar oldu…" dedi.<br /><br />ABD KAYNAKLARI: ERMENİLER 2 MİLYON MÜSLÜMAN TÜRK VE KÜRDÜ ÖLDÜRDÜ<br /><br />ABD Başkanı Ronald Reagan döneminde yapılan bir araştırmaya dikkat çeken Kadir Mısıroğlu: ABD araştırdı. Ermenilerin ne kadar Müslüman Türk ve Kürdü öldürdüğü sorusuna ABD Beyaz Saray'dan cevap geldi. Ermeniler'in 2 milyon Kürt-Türk Müslümanı katlettiği ortaya çıktı. Ermenilerdeki kayıp ise 500 bin olduğu açıklandı. Bunların açlıktan hastalıktan ölenleri de var.<br /><br />Ronald Reagan'ın hukuk danışmanlığını yapan Bruce Fein, söylüyor, burada asıl önemli konu Ermenilerin ihanetidir. Osmanlıda kendisini savundu. Ermeniler ısrarla arşivleri açmıyor. Çünkü yıllardır soykırım yalanıyla dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı an gerçek ortaya çıkacak diyor" şeklinde konuştu.<br /><br />24 NİSAN 1915, SOYKIRIM DEĞİL MUKABELEDİR"<br /><br />Ermeni meselesi ile ilgili Hrant Dink'in 11 Nisan 2005 de yaptığı bir açıklamaya değinen Mısıroğlu: Hrant Dink 1915 yılında yaşanan olaylarda Avrupalıların birinci derecede rolü bulunduğunu söyledi.<br /><br />Frankfurt halk evinde konuşan Dink Ermeniler bugün bile halen Avrupalılar tarafından politik sermaye olarak kullanılıyor" dedi.1915'te yaşananlar soykırım değil mukateledir. İlk vuran her zaman suçludur.." değerlendirmesinde bulundu…Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-40314709025105089762014-04-22T02:42:00.000-07:002014-04-22T02:42:13.524-07:00Petrol Savaşları<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-5oFz30DyWHQ/U1Y5UNwVoyI/AAAAAAAAb_c/Rv37urC9-i4/s1600/China-america-oil.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-5oFz30DyWHQ/U1Y5UNwVoyI/AAAAAAAAb_c/Rv37urC9-i4/s1600/China-america-oil.jpg" height="290" width="400" /></a></div>
Vasiyet ve akıl<br /> <br /> Türkiye kuruluşundan hatta Osmanlı'nın yıkılışından bu yana gerçekleriyle yüz yüze gelemedi! İçerideki asıl gücün kimde olduğunu bilemedi! Sonucu belli seçimler, kimin kazanacağı hesaplanmış para hareketleri, kimin işine yarayacağı bilinen anlaşmalarla çok uzun yıllar yürüdü!<br /> <br /> Sorunlarını çözmek için masanın başına geçtiğinde çok kez "Ben bu işin altında kalkamam!" diye düşündü! Devlete <a name='more'></a>ÇÖZÜM için, makas değiştirmek için gelen yoktu!<br /> <br /> Çok söylenmese de askerlerin büyük bölümü bölgesel ve küresel düşünmediği için atılacak her adımın önünde engeldi!<br /> Bunu da ezberletilmiş doğru bilinen yanlışlar yüzünden sık sık tekrarlıyorlardı!<br /> <br /> Laiklik, irtica tehlikesi, şeriat gibi asla ve kat'a bu ülkeye gelemeyecek olgularla savaşıyorlardı! Bunu yaparlarken de nasıl oluyorsa bazı cemaat mensupları KRİTPO olarak orduya sızıyordu! <br /> <br /> İNÖNÜ'den sonra askerimizin tek hedefi olan cemaatler ne hikmetse içlerine kadar girebiliyor, adam sokabiliyordu! Askerin hassasiyeti ile yaptığı arasında büyük çelişki vardı! Ya gerçek tepki koymuyor ya da gerçek savunma yapmıyordu!<br /> <br /> Tıpkı askerlik dışında aldıkları derslerde olduğu gibi! Baktığınızda subaylarımıza ders vermeye soyunan PROFESÖRLER hayatı boyunca LAİKLİK satmış olan kişilerdi! Orduya bir AKIL katması mümkün olmayan isimlerdi! ANALİTİK düşünüp bölgeyi ve dünyayı algılamaya yönelik adımlar atılmıyordu!<br /> <br /> Ülkenin en akıllı çocukları İNGİLİZ AKLININ varettiği yalan yanlış ezberlerle yürüyordu! KIŞLAYA kapatılan, sadece ve sadece içeri döndürülme hali de kabul edelim ki bir operasyondu ve başarıya ulaşmıştı!<br /> <br /> Neden çöktüğümüzü ve kimin dizlerimizden vurduğunu bilmeden ilerleme ve kurtulma şansımız yoktu!<br /> SORUN BURADAYDI!<br /> <br /> GÜLBENKYAN gibi ismi BAY YÜZDE 5'e çıkan simsarların cirit attığı dönemlerde şimdi olduğu gibi bölge yine karışıktı!<br /> Osmanlı'nın bütün petrol kanalları tespit edilip paylaşıldı!<br /> <br /> Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı'nın enerjisinin bölüşülmesi olayı idi!<br /> Peki, bu günlerde çok gündemde olan İRAN o zaman ne yapıyordu?<br /> Onların böyle bir derdi var mıydı?<br /> <br /> Uğraştıkları isimler kapılarının önünde dikiliyor muydu? İşte böyle sorulara cevap vermek için yapılması gereken tek şey PARAYI takip etmekti!<br /> <br /> Devlet-i Aliyye İngilizler'in PETROL saldırısına uğradığı zaman İRAN yönetimi çok ilginç bir karar aldı! Daha doğrusu almak zorunda kaldı!<br /> Başka çıkış bulamayan İRAN ŞAHI ülkesinin bütün petrol kaynaklarını BARON JULIUS DE REUTER isimli bir şahsa sattı!<br /> <br /> İsminden de anlayacağınız gibi bu isim BARONDU!<br /> Hem etkili cinsinden!<br /> <br /> ROTHSCHILD ailesinin bölgedeki oyun kurucularından biriydi!<br /> Bu BARON öyle bir geldi ki ŞAH "mat" demek zorunda kaldı!<br /> Başka seçeneği yoktu! Çünkü KÜRESEL ölçekte bu karar verilmiş, İngilizler HİNT'ten geri çekilip PETROLÜ bulmuştu! Kimseye de vermeye niyetleri yoktu! Zaten savaşlara ve isyanlara baktığımızda da durumun böyle olduğu net olarak ortadaydı!<br /> <br /> REUTERS ajansını da kuran bu ismin daha sonra heykeli dikildi! Bizler içeride birbirimizi yerken adamlar bir ülkeyi işgal ettiklerinde alacakları ne varsa MASADA alıyordu!<br /> Bu alınınca da işgal tamamlanmış sayılıyordu!<br /> <br /> İran ile Türkiye uzun zamandır birilerinin körüklediği DÜŞMANCA TUTUMLARLA uğraşmak zorunda kaldı! BARONLARIN yönettiği MEDYA iki ülkenin asla yan yana gelmesini istemedi! Uğur Mumcu gibi işlenen her AYDIN cinayetinden sonra İran elçiliklerine yürünmesi tesadüf değildi!<br /> <br /> Demek ki bizim uzun zamandır gözden kaçırdığımız ve üstünde hiç düşünmediğimiz ayrıntılar vardı!<br /> Bunun gereğini bir türlü yapamıyorduk! "LAİKLİK ve CUMHURİYET tehlikeye düşer" diye kimse elini uzatamıyordu! Bunu yapmadığımız gibi Avrupa'nın dev şirketlerinin İran'da cirit attığını da göremiyorduk!<br /> Tuhaftı!<br /> Peki şimdi nasıl?<br /> <br /> Hikaye ile anlatalım! Ölmek üzere olan bir baba oğullarını çağırır ve sahibi olduğu 17 deveyi aralarında paylaştırmak ister! Zor nefes alıp veren yaşlı adam zor da olsa söze girer: "Oğullarım ben ölünce birbirinize girmenizi istemiyorum.<br /> <br /> Bu nedenle 17 deveyi aranızda pay etmek istiyorum..." Çocuklar gözlerini açıp babalarını heyecanla dinlemeye devam ederler...<br /> Baba "Develerin yarısını büyük oğluma, üçte birini ortanca oğluma, 9'da birini de küçük oğluma bırakıyorum!" der...<br /> Yaşlı ve hasta baba sözünü tamamlar tamamlamaz son nefesini verir!<br /> Oğullar da vakit kaybetmeden paylaşıma koyulurlar!<br /> Ancak ortada ciddi bir sorun vardır! Çünkü babalarının bıraktığı 17 deve ne 2'ye, ne 3'e, ne de 9'a bölünebilmektedir!<br /> <br /> Sorun kavgaya dönüşmeden büyük olan, köyün en yaşlısı olan bilge kişiye gitmeyi önerir!<br /> Kabul ederler ve birlikte adamın kapısını çalarlar!<br /> <br /> Yaşlı bilge çocukların gözlerinden bir sorun olduğunu anlar ve "Ne istiyorsunuz?" diye sorar!<br /> Büyük oğlan deve problemini anlatır ve gelecek cevabı beklemeye koyulurlar!<br /> <br /> Yaşlı bilge "Dert ettiğiniz bu mu?" diyerek çözümü anlatır: "Benin bir devem var! Alın onu da hesaba katın! Göreceksiniz işiniz hallolacak!" Çocuklar şaşkınlıkla evden çıkıp o devenin yanına giderler ve aldıkları gibi 17 devenin yanına koşarlar!<br /> Tekrar bölüşüm başlar!<br /> <br /> BÜYÜK oğlan yarısını yani 9 deveyi alır!<br /> ORTANCA oğlan ise 3'te birini yani 6 deveyi alır!<br /> KÜÇÜK olan ise 9'da birini yani 2 deveyi alır!<br /> Ama sorun bitmemiştir!<br /> BİR DEVE fazladır!<br /> <br /> Yine YAŞLI BİLGE'nin kapısını tekrar çalarlar!<br /> Çocuklar ortada kalan bir devenin ne olacağını sorar!<br /> Yaşlı bilge gülerek "Sorunu çözdüğünüze göre ben de devemi geri alayım isterseniz" der!<br /> İşte DEVLET işi de böyledir, AKIL gerektirir!<br /> <br /> Ufuk ve zeka şarttır!<br /> <br /> Oyunu kurmak için hem dengeleri, hem rakamları iyi bilmek gerekir!<br /> ANKARA bunları çok iyi yaptığı için hızla ilerlemekte ve saldırıya uğramaktadır!<br /> <br /> Kimin DÜŞMAN ettiğini bilmediği İRAN'la kapışmak yerine AKLI ortaya koyup KAZANMAYI tercih etmektedir!<br /> Bizden beklenmeyen buydu!<br /> <br /> Bizi düne kadar burnunun dibini göremeyen devlet olarak görüyorlardı! Şimdi ise nasıl baş edeceklerini düşünüyorlar!<br /> <br /> Çünkü onların alabileceği fazladan bir DEVE artık ortada yok!<br /> Sorunu biz çözdük!<br /> Bu nedenle bölge bize geliyor!<br /> <br /> Baksanıza İngiliz medyasındaki paniğe!<br /> <br /> BÖLGEDE o kadar çok para varmış ki MAFYA yöntemleriyle yönetilecekmiş!<br /> YOK DEVE!<br /> <br /> Ergün DilerDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-55380580419199972762014-04-21T10:29:00.002-07:002014-04-21T10:31:18.468-07:00İlluminati şirketleri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-bKCvU3NOIYw/U1VVRMELjqI/AAAAAAAAb_M/q1JgKPrK9qE/s1600/5+the-corporation-dvd-label.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-bKCvU3NOIYw/U1VVRMELjqI/AAAAAAAAb_M/q1JgKPrK9qE/s1600/5+the-corporation-dvd-label.jpg" height="400" width="400" /></a></div>
İlluminait şirketleri<br />
<br />
Rusya içindeki ve bölgesindeki kavgaların, çatışmaların, gerilimlerin nedenini bizden çok daha iyi bilir! Özellikle Putin, Rusya'nın kaderini çizen ve ülkesini geleceğe taşıyan bir isimdir! Kiminle mücadele ettiğini bildiği için kısa zamanda yol aldı!<br />
<br />
<br />
SOROS üzerinden Rothschild ailesine BAĞLI OLİGARKALRI yok ederek yürüdü! Kendisi sözü geçen bir lider,<br />
<a name='more'></a>ülkesi de büyük oldu!<br />
<br />
Aynı şekilde Amerika da yani Obama da kimlerle mücadele ettiğini biliyordu!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
O da Putin kadar olmasa da değişime gidiyordu! Aynı şekilde Erdoğan da!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
İçlerinde en çok zorlanacak olan Erdoğan'dı! Çünkü ROTHSCHILD ailesi ve Kraliçe 1800'lerin başından beri buradaydı! Kimlik ve şekil değiştirip gizlenerek yürüyorlardı! Hepsi Türk ve Müslüman görünümüne sahipti!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Gerçekle hiç ilgisi yoktu! Ama ülkenin KAYMAĞINI onlar yerdi! Pastanın büyük bölümü perde arkasındaki patronlara giderdi! Ama ne devletimiz, ne milletimiz bunu görebilirdi!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Göstermezlerdi! Buna kafa yoranı MECZUP diye bir kenara atarlardı!<br />
<br />
Sonuçta MEDYA onların en büyük silahıydı!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Rusya'da Putin'in yaptığı tasfiyeden sonra ikinci büyük operasyon ABD'de yapıldı!<br />
<br />
Nasıl mı?<br />
<br />
Anlatalım!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Lehman Brothers, New York (İngiliz Kraliyet ailesinin koyduğu isimdir!) merkezli bir bankaydı! 20 bin çalışanı vardı! Dünyanın her yerinde eli kolu olan bir yapıydı! 15 Eylül 2008'de 613 milyar dolar BORÇLA battı!<br />
<br />
Tarihin en büyük iflasıydı!<br />
<br />
Peki, batan bu dev kimdi?<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
İşte bunu bildiğiniz zaman kimin, kimle savaştığını da anlardınız!<br />
<br />
1844'te sığır tüccarının 23 yaşındaki oğlu Henry Lehman, Almanya'dan, Amerika'ya göç etti. ALABAMA'ya yerleşip kuru gıda işine girdi! Birkaç yıl sonra kardeşi Emanuel Lehman'ın gelişiyle H. Lehman and Bro. şirketini kurdu! Daha sonra küçük kardeş Mayer de gelince Lehman Brothers doğdu!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Yükselen değer PAMUKTU ve bu işe girdiler! Ticaretin karşılığı olarak ham pamuk kabul etmeye başladılar!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Büyüdüler! New York'a gelmek zorundaydılar! Pamuk borsasının kurulmasında rol aldılar! Ardından DEMİRYOLU işine girdiler! Nedense Amerika'ya gelip DEV OLAN bütün YAHUDİ aileler demiryolu işine girip çok kazanıyordu! Bunu kurcaladığınızda Rockefeller ve arkada da Rothschildler'i görüyordunuz!<br />
<br />
Anahtar kelime DEMİRYOLU idi!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Şirket yani BİRADERLER daha sonra HİSSE SENEDİ işlerine el attı!<br />
<br />
Finansal olarak da büyüyorlardı! Ancak önleri bir şekilde tıkanıyordu! Galiba isteneni tam olarak yapmıyorlardı!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Sorunlar dev haline gelince birden GOLDMAN SACHS (sahibini söylemeyeyim artık!) ile ortaklık yapmak durumunda kaldılar! Bütün pürüzler kaybolup gitti! Onlarca şirketin bünyesine girip yol aldılar! <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Şirketin başına gelen çocuklar özellikle BOBBIE lakaplı Robert çok başarılıydı! Başka alanlara da kayıldı! DUMONT ile yan yana gelerek TELEVİZYON dünyasına girildi! Bu şirketin halka arzı gerçekleştirildi! Hem de daha 1930'larda! Sonra Digital Equipment Company gibi şirketleri de HALKLA buluşturdular!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Oyunları birbirini izliyor, para parayı çekiyordu!<br />
<br />
Aileden koltuğa oturacak kimse kalmayınca 1969'da dışarıdan CEO getirildi! Peter Peterson bir numaraydı!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Eski parlak günler yoktu! Sorunlar büyümüştü! Yeni CEO hiç beklemeden doğru adrese gidip kapıyı çaldı! Açan KUHN LOEB'ti! Yani Rothschildler'in devi! Ortaklık başladı! Bir anda ülkenin 4 büyük yatırım bankasından biri oldu!<br />
<br />
İşler büyüdü!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Birkaç yıl sonra devreye koca bir dev daha girdi! American Express! Artık KOMİSYON ve GAYRI MENKUL işleri de onlardan soruluyordu! Şirket büyürken 1997 büyük Asya Krizi'ne yakalandı! Herkes yere serilirken bunlara hiçbir şey olmadı! Daha sonra Kuhn Loeb ne derse o oldu!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu tempoyla 2008'e gelindi!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
MORTGAGE türbülansı nedeniyle Amerika sarsılıyordu!<br />
<br />
Devlet işin içine girmeden önce 30 yıldır şirketin içinde olan ve CEO koltuğunda oturan Richard Fuld'un istifa etmesi gerektiği söylendi! Sadece bu şirkete değil! Paranın sahibi olan Bear Steams, Merrill Lynch ve Citigroup'un CEO'larının görevden alınması için baskı oluşturuldu!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Hedefteki şirketler hep o iki aileye aitti! Bu tesadüf olamazdı!<br />
<br />
Bu, Putin'in başlattığı KÜRESEL SERMAYEYE yani YAHUDİ BARONLARA karşı oluşturulan cephenin ikinci aşamasıydı! Fakat bizler her şeyi YEREL gözlükle incelediğimiz için bunları ıskalıyorduk!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Geniş bakamadığımız için KÜRESEL oyuncuları ve içerideki ADAMLARINI atlıyorduk! Kurdukları oyunun nasıl 160 yıldır sürüp gittiğini sorgulamıyorduk! Biz üzerimize düşeni yapmayınca ADAMLAR bizi istedikleri gibi yönetmeye devam ediyor DEVLETİMİZİN TAPUSU onların kasasında durmaya devam ediyordu!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ne gariptir ki bunu ne asker, ne MİT, ne siyaset biliyordu! Tabii düne kadar!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu uyarıdan sonra gereken yapılmayınca Amerikan devleti LEHMAN BROTHERS'ın ipini çekti!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Kuhn Loeb yani Rothschild ailesinin amiral gemilerinden olan şirketin dümen suyunda giden BİRADERLER bitirildi!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu aslında biraderlere değil PERDE GERİSİNDEKİ BARONLARA uyarıydı! En arkadaki KRALİÇE'ye de "Dikkat et!" mesajıydı! Bu yıllarda, Amerika içinde bunlarla savaşırken bizler de KAPATMA DAVASI ve CUMHURBAŞKANLIĞI gibi krizlerle boğuşuyorduk!<br />
<br />
Ve içerideki her problemin kaynağının burası olduğunu sanıyorduk!<br />
<br />
Ama gerçekte böyle bir şey yoktu!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bakın, Putin KIRIM'da ileri gidince JAPON BANKASI olarak bilenen Sumitomo Mitsui ile Bank of Tokyo-Mitsubishi Rus vatandaşlara asla ve kat'a kredi vermeyeceklerini açıkladı! Üstelik verilen bütün kredilerin de geri çağırılacağı açıklandı! Bankaların arka planında yine Rothschildler vardı! Parayla vurmaya çalışanlar yine onlardı! Ama tabelada JAPON yazıyordu!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bizde de bunun gibi pek çok örnek vardı!<br />
<br />
Aslında DEVLETİMİZİ ele geçirenlerle 160 yıldır savaşıyor ancak bir türlü BAYRAĞIMIZI dikemiyorduk!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bize kısa ve anlamsız zaferler vererek susmamızı ve oyalanmamızı istiyorlardı! "TÜRKLER ülkelerini ele geçirmesin" diye yıllardır saldırdılar!<br />
<br />
Ama kalenin burçları gibi peşpeşe sıralanmıştılar! Ve biz hep öndeki bize benzeyenleri gördük! Birkaç halka gerideki BARONLARI ve en tepedeki KRALİÇE'yi seçemedik!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Cumhuriyet tarihi boyunca ilk kez KAZANMANIN eşiğine geldik!<br />
<br />
Cumhurbaşkanı olarak değil de DEVLET BAŞKANI olarak Erdoğan yukarı çıkarsa işlem tamamdır!<br />
<br />
Ama bunu ıskalamış değiller!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Erdoğan yukarı çıkarsa AŞAĞISINI kontrol edeceklerini düşünüyorlar! Bunu yapamayacaklarını anladıklarında kesinlikle tekrar gelecekler!<br />
<br />
Bu net! İşte AĞUSTOS bu milletin en önemli seçimi olacak!<br />
<br />
Ya PARANIN EFENDİLERİ kazanacak ya bu MİLLETİN çocukları!<br />
<br />
Bunun aksine söyleyenleri CİDDİYE almayın!<br />
<br />
Kimileri ya gerçeği bilmiyor ya da işlerine gelmiyor!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ankara bunların hiçbirini DIŞLAMADAN kontrol etmeyi amaçlıyor ve bu başarıyı bir kat daha artırıyor!<br />
<br />
Eğer kabul edip, uslu dururlarsa ve bu ülke için çalışırlarsa ne ala!<br />
<br />
Yok "Biz buralı değiliz" derlerse işleri çok zor! "Verecekleri hesap var" demektir!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Son 10 yılda kat kat zenginleşenler DARBEYİ NEDEN DESTEKLEDİKLERİNİ AÇIKLAYAMAZLAR! Önümüzdeki günler ne getirecek bakalım!<br />
<br />
Sakın gittiklerini düşünmeyin!<br />
<br />
Bunlar kolay pes etmez!<br />
<br />
Kertenkele gibi kuyruğu bırakıp yine gelirler!<br />
<br />
Rehavete yer yok!<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ergün Diler Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-50336142488491695972014-04-19T08:29:00.002-07:002014-04-19T08:29:11.894-07:00işte Victor Hugo'nun Peygamberimiz için yazdığı dizeler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-YL1y9B6s7As/U1KWHzys7RI/AAAAAAAAb-8/VA1cWwWZUnQ/s1600/victor-hugo-musluman.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-YL1y9B6s7As/U1KWHzys7RI/AAAAAAAAb-8/VA1cWwWZUnQ/s1600/victor-hugo-musluman.jpg" height="192" width="400" /></a></div>
işte Victor Hugo'nun Peygamberimiz için yazdığı dizeler<br /> Hristiyan dünyasının asırlardır tartıştığı Victor Hugo'nun Hazreti Muhammed (SAV) için yazdığı dizelerin tam metni Türkçeye çevrildi. <br /> <br /> Ünlü Fransız yazar Victor Hugo'nun, 1855 yılında sürgündeyken yazmaya başladığı, insanlık tarihi ve gelişimini anlatan ve hala Fransa'nın gerçek <a name='more'></a>anlamdaki tek destanı olarak kabul edilen, "La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)" adlı eserinde; Allah, İslam, Kur'an ayetleri ve Hz. Muhammed ile ilgili çok sayıda şiirinin olduğu yüz yıllardır biliniyor. Ancak, aynı eserin Brüksel'de 28 Eylül 1859 yılında yapılan ilk baskısında yer alan İslam ve İslam peygamberine dair 'Mahomet', diğer baskılarından çıkarılmıştı. Yüzyılın Efsanesi'nde de yer alan "Mahomet"'i Le Centre national de la recherche scientifique (Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi), ancak, Hugo'nun ölümünden yüzyıl sonra yani 1985 yılında yayınlamıştı. Bu yayınla birlikte Hristiyan dünyasında bir çok tartışmaya neden olan Hugo'nun Müslüman olduğu da tartışılmaya başlanmıştı.<br /> <br /> Hugo'nun 'Mohamet'i nin orijinal metinlerini Le Centre national de la recherche scientifique 'den elde eden Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Bölümü Öğretim Görevlilerinden Yakup Yaşa, uzun bir çalışma sonucu eseri Türkçe'ye çevirdi. Yakup Yaşa, "7 yıldır yaklaşık 400'e yakın Fransızca şiiri Türkçe'ye çevirdim. Uzun süredir Hugo'nun Hz. Muhammed'e yazdığı şiir üzerinde çalışıyordum. Fransa'da çeşitli üniversitelerde görev yapan edebiyatçı akademisyenlerle görüştüm. Hugo'nun şiirinin orijinalini bulup Türçe'ye çevirdim. Çeviriyi henüz bitirdim. Üniversitede üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Hugo şiirinde Hz. Muhammed'i o kadar güzel anlatıyor ki etkilenmemek mümkün değil. Bu anlatımlar Hugo'nun İslamiyet'le ne kadar ilgili olduğunu gösteriyor" dedi.<br /> <br /> "KİM OLDUĞUMU VE ADIMIN NE OLDUĞUNU, YALNIZCA ALLAH BİLİR"<br /> <br /> "Son zamanlarda Victor Hugo ile ilgili yazılan en ciddi yapıtlardan biri olan ve ünlü yazın araştırmacısı, Henri Guillemin imzasını taşıyan "Hugo" adlı eserin ön sözünde, Hugo'nun şu sözlerine yer vermektedir:<br /> <br /> "Je m'ignore ; je suis pour moi-même voilé, DIEU seul sait qui je suis et comment je me nomme : Ben bile kendimi tanıyamıyorum ; kendi kendime yabancıyım, kim olduğumu ve adımın ne olduğunu, yalnızca Allah bilir."<br /> <br /> Hugo'nun, gerek iki oğlu gerek erkek torununun vaftiz edilmediğini ve Hristiyanlık adetlerine göre defnedilmediğini belirten yazar, ayrıca kitabın bir çok yerinde onun sürekli evinde gizli ibadet ettiğini belirtir. Bu durum ve "Mahomet" mersiyesindeki içerik, detaylar ve anlatılan öykü Hugo'nun Müslümanlığının konuşulur hale gelmesine en büyük etkendir.<br /> <br /> Yaşar'ın çevirdiği dizeler şöyle:<br /> <br /> L'AN NEUF DE L'HEGIRE<br /> <br /> (HİCRİ DOKUZUNCU SENE)<br /> <br /> MAHOMET<br /> <br /> HZ.MUHAMMED<br /> <br /> Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu<br /> <br /> Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu<br /> <br /> Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu<br /> <br /> Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu<br /> <br /> Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında<br /> <br /> Durup su içen develeri izliyordu arada sırada<br /> <br /> Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.<br /> <br /> Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı bulmuştu<br /> <br /> Sanki kâinatın yaratılışına şahit olmuştu<br /> <br /> Alnı dik, yanakları kusursuz, benzersizdi<br /> <br /> Kaşları ince, bakışları anlamlı ve keskindi<br /> <br /> Boynu, gümüş bir testinin boğazıydı sanki.<br /> <br /> Tufanın sırlarını bilen Nuh'un havası vardı.<br /> <br /> Ona danışmaya gelenlere, adil davranırdı<br /> <br /> Kimi itiraf eder, kimi güler ve inkâr ederdi<br /> <br /> Sessizce dinler, en son konuşurdu kendisi<br /> <br /> Ağzından dua ve zikir hiç eksik olmazdı<br /> <br /> Çok az yer, karnının üzerine taş koyardı.<br /> <br /> Boş durmaz, koyunlarını sağıp oyalanırdı<br /> <br /> Oturur yere, elbiselerini kendi yapardı<br /> <br /> Artık genç değildi, eski gücü de kalmamıştı<br /> <br /> Yine de, herkesten daha fazla oruç tutardı<br /> <br /> Altmış üç yaşında, bir ateş sardı vücudunu<br /> <br /> Kutsal Kitap Kur'an'ı bir kez daha okudu<br /> <br /> Sonra, sancağı, Said'in oğluna teslim etti.<br /> <br /> Onlara: "Artık aranızdan ayrılma vakti geldi<br /> <br /> Allah birdir, hep onun yolunda savaş" dedi.<br /> <br /> Mahzundu, bakışlarında, yurdundan zoraki<br /> <br /> Sürülen yaşlı bir kartalın hüznü vardı sanki<br /> <br /> Yine, her günkü vaktinde mescide geldi,<br /> <br /> Ali'ye tabi olanlar da arkasından geliyordu<br /> <br /> Ve, kutsal sancak rüzgarda dalgalanıyordu.<br /> <br /> Benzi soluktu, döndü ve kalabalığa seslendi<br /> <br /> "Ey insanlar, ömür bitiyor, hayat gelip geçici<br /> <br /> Biz, karanlıkta birer zerreyiz, yüce olan O'dur<br /> <br /> Ey insanlar, O'ndan başka rehberim yoktur<br /> <br /> Onsuz bir değerim olmazdı."<br /> <br /> Bir zat ona : "Ey müminlerin gerçek Sultanı!<br /> <br /> Seni dinler dinlemez, herkes inandı sözüne<br /> <br /> Sen doğduğunda, bir yıldız doğdu gökyüzüne<br /> <br /> Kisra sarayının üç kulesi birden devrildi" dedi.<br /> <br /> O da: "Melekler ölümümü müzakere etti;<br /> <br /> Vakit tamam, dinleyin! Eğer herhangi birinize<br /> <br /> Bir kötülük yaptıysam, çıksın herkesin önünde<br /> <br /> Ben ölmeden, gelsin intikamını alsın şimdi;<br /> <br /> Kime vurmuşsam, o da bana vursun" dedi.<br /> <br /> Ve uzattı usulca asasını oradan geçenlere.<br /> <br /> Yaşlı bir kadın, bir koyunu kırpıyordu eşikte<br /> <br /> Ona: "Tanrı yardımcın olsun!" diye seslendi.<br /> <br /> Bakışlarında bir hüzün vardı, oldukça bitkindi<br /> <br /> Dalgındı; birden, şöyle dedi: "Herkes duysun!<br /> <br /> Allah benim adımı andı! Bundan emin olun<br /> <br /> Topraktan insan, nurdan bir peygamberim<br /> <br /> İsa'nın getirdiği dini tamamlamaya geldim.<br /> <br /> Ashabım, ben sabır taşıyım, İsa tatlı dilliydi.<br /> <br /> Zira her şafak, doğacak güneşin müjdecisi<br /> <br /> İsa benden önce, ama ne Tanrıdır ne de oğlu<br /> <br /> O, gülü koklayan Bakire Meryem'den doğdu.<br /> <br /> Unutmayın, ben de etten kemikten bir faniyim<br /> <br /> Kuruyan bir balçıktan başka bir şey değilim;<br /> <br /> Şu dünyada başıma gelmeyen şey kalmadı;<br /> <br /> Çektiğim çilelere, yol olsa, dayanmazdı<br /> <br /> Baskı ve işkenceden, şu bedenim çok çekti;<br /> <br /> Ve eğer işlediğimiz her bir günahın bedeli<br /> <br /> Korkunç bir haşere olsaydı, o karanlık mezarı<br /> <br /> Bize dar eder, cehenneme çevirirdi orayı.<br /> <br /> Tekrar tekrar bedenlenir cehennem ehli<br /> <br /> Ve kurtlar yeniden kemirir tüm bedenlerini<br /> <br /> Böylece, defalarca tükenir ve yeniden dirilir<br /> <br /> Cezalarını çekince de, yeniden huzura erişir.<br /> <br /> Ben, kutsal savaşların mütevazı meydanıyım<br /> <br /> Bazen bir efendi bazen de bir köle gibiyim<br /> <br /> Kelamım, tıpkı çöldeki kum ve kuyular gibidir<br /> <br /> Bir sözüm korkutuyorsa, bir diğeri müjdecidir;<br /> <br /> Ey inananlar! Çektiklerimi görüyorsunuz işte!<br /> <br /> Karşıma alıp, insanı aldatıp yeniden delalete<br /> <br /> Sürüklemek isteyen o dehşet saçan iblisleri<br /> <br /> Engellemeye çalıştım, bağladım o pis ellerini<br /> <br /> Çoğu zaman, Yakup gibi, karanlıklar içinde<br /> <br /> Çarpıştım durdum, görmediğim kimselerle;<br /> <br /> Fakat insanlar beni özellikle öldürmek istedi<br /> <br /> Bana karşı sürekli kin ve kıskançlık besledi<br /> <br /> Ben ise, asla, Hak davamdan vazgeçmedim<br /> <br /> Onlarla savaştım, ama kimseden incinmedim<br /> <br /> Savaş boyunca: "Bırakın yapsınlar!" diyordum<br /> <br /> Kanlar içinde tek yaralı ben olayım istiyordum<br /> <br /> Varsın hepsi vursun bana, zaten durmazlar ki<br /> <br /> Zira sağ ellerine Ayı, sol ellerine Güneşi<br /> <br /> Versem de, düşmanlarım vazgeçmezdi asla<br /> <br /> Yine de saldırırlardı bana şu çileli yolculukta<br /> <br /> Fakat ne olursa olsun geri adım atmadım<br /> <br /> Zira bu kutsal dava uğruna tam kırk yıl savaştım<br /> <br /> İşte, böyle geçen bir ömrü nihayet tamamladım<br /> <br /> Şimdi Allah'a gidiyorum, dünyayı geride bıraktım.<br /> <br /> Greklerin Hermès'i, Yahudilerin de Lévi' yi<br /> <br /> Desteklediği gibi siz de hiç bırakmadınız beni<br /> <br /> Çektiğiniz bu sıkıntılar, mutlaka son bulacak<br /> <br /> Bu soğuk, ıssız geceye elbet Güneş doğacak<br /> <br /> Müminler, asla ümidinizi kesmeyin O'ndan<br /> <br /> Zira Kronnega dağlarını aslan yuvası yapan,<br /> <br /> Denizleri incilerle, karanlıkları da yıldızlarla<br /> <br /> Donatan Allah, elbet sizleri de koymaz darda.<br /> <br /> Sonra: "O'na inanıp teslim olun " diye ekledi<br /> <br /> İnanmayan, ancak, inkâr da etmeyenlerin yeri<br /> <br /> Cennet ile cehennemi ayıran duvarın üzeri<br /> <br /> Kararmıştır kalpleri, günah işlemek tek işleri;<br /> <br /> Hiç kimse tamamen günahsız değildir belki<br /> <br /> Ama çabalayın ki, Allah cezalandırmasın sizi<br /> <br /> Namaz kılın, bütün azalarınız değsin yere<br /> <br /> Zira o dayanılmaz cehennem ateşi, sadece<br /> <br /> O'nun için yere kapanmayan bedenleri yakar<br /> <br /> O, kapkaranlık dünyayı, masmavi gökle açar;<br /> <br /> Misafiri sevin, dürüst olun, adaletle hükmedin<br /> <br /> Yüce katında türlü türlü nimetler var sizin için<br /> <br /> Yedi göğü geçmek için altın eğerli atlar,<br /> <br /> Ve yıldırımları geride bırakan hızlı arabalar<br /> <br /> Huriler, tertemiz, hep ter ü taze ve neşeli<br /> <br /> İncilerden yapılmış köşklerde oturur her biri<br /> <br /> Cehennem ateş ehlini bekler, vay hallerine!<br /> <br /> Ateşten ayakkabıları olacak ve giydiklerinde,<br /> <br /> Sıcaklıkları kazan gibi beyinlerini kaynatacak<br /> <br /> Cennet ehli ise, pek neşeli ve gururlu olacak."<br /> <br /> Biraz durdu, hep ümitli olmalarını öğütledi<br /> <br /> Sonra, ağır adımlarla yürümeye devam etti<br /> <br /> Ardından : "Ey insanlar! Size sesleniyorum<br /> <br /> Vakit saat doldu, ebedi bir âleme gidiyorum<br /> <br /> Belki bu sizinle son görüşmemiz, acele edin<br /> <br /> Beni tanıyan herkes gelip son kez dinlesin<br /> <br /> Bir hatam olduysa, yüzüme söylesin" dedi.<br /> <br /> Kalabalık sessizce sağa sola açılıp yol verdi<br /> <br /> Gitti ve Ebufleya Kuyusunda sakalını yıkadı<br /> <br /> Biri ondan üç drahmi istedi, çıkardı verdi<br /> <br /> "Şimdi, mezara bırakmaktan daha iyi" dedi.<br /> <br /> Herkesin, bir güvercininki gibi ışıl ışıldı gözleri<br /> <br /> Bakıp, kendilerini hep kollayan o yüce insana,<br /> <br /> Ağlıyordu halk; evine kadar eşlik ettiler ona<br /> <br /> Birçoğu gözünü bile kırpmadan orada bekledi<br /> <br /> Bütün geceyi dışarıda taşların üzerinde geçirdi<br /> <br /> Ve ertesi sabah, günün ağardığını fark edince<br /> <br /> "Ben artık kalkamıyorum, dedi, Ebubekir'e<br /> <br /> Kitap'ı alıp yanına, sen kıldıracaksın namazı."<br /> <br /> Eşi Aişe de o sırada cemaatin arkasındaydı<br /> <br /> Ebubekir okuyor, Muhammed ise dinliyordu<br /> <br /> Nihayet, okuduğu ayetleri usulca bitiriyordu<br /> <br /> O, dua ve zikrini yaparken herkes ağlıyordu<br /> <br /> Ve, Ölüm Meleği çıka geldi akşama doğru<br /> <br /> "İçeri girebilir miyim" diye müsaade istedi<br /> <br /> "Gelsin" dedi. Dünyaya açtığı o ilk günkü gibi<br /> <br /> Yine ışıl ışıl parlıyor ve gülümsüyordu gözleri,<br /> <br /> Ve, Melek ona : "Allah seni bekliyor" dedi<br /> <br /> Memnuniyetle, dedi. Şakakları şöyle bir titredi<br /> <br /> Bir an aralandı dudakları ve ruhunu teslim etti.<br /> <br /> Kaynak: İHADünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-14873248003519697222014-03-29T13:38:00.003-07:002014-03-29T13:38:20.977-07:00Anlattıklarım belki canıma mal olabilir<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-lNv28ouEynw/UzcvGIVcGgI/AAAAAAAAb38/LpPvHZcjg_s/s1600/1396106262611.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-lNv28ouEynw/UzcvGIVcGgI/AAAAAAAAb38/LpPvHZcjg_s/s1600/1396106262611.jpg" height="210" width="400" /></a></div>
Anlattıklarım belki canıma mal olabilir"<br /><br />Başbakanın başdanışmanı gazeteci-yazar Yiğit Bulut, "Eğer, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının kılına sandık dışı bir zarar gelirse değil bu topraklarda, dünya coğrafyasında önümüzdeki 100 yıl kimse huzur içinde kahvaltı edemez" dedi.<br /><br />Balkonuk Center'da düzenlenen Milli İrade konulu konferansı yüzlerce kişi izledi. Yaklaşık 1 saat süren bir konuşma yapan Yiğit Bulut, yerel seçimlerin Türkiye'nin, milletin geleceği için <a name='more'></a>atılacak bir adım olduğunu söyledi. Başbakanın 10 yıllık AK Parti iktidarının ardından infaz edilip iktidardan düşürülmek istendiğini söyleyen Bulut, rahmetli Adnan Menderes'in idam edildiği gün Türkiye'de yaşanan halk sessizliğini hatırlatarak bugün ise durumun çok farklı olduğunu söyledi.<br /><br />Başbakanın kılına zarar gelmesi ihtimalinin dahi son derece vahim sonuçlara yol açacağını kaydeden Yiğit Bulut, "Babaannem bana anlatırdı, 'Halk olarak biz Menderes'e aşıktık' derdi. Ben de, 'Madem aşıktınız da Menderes'i astıkları zaman niye bir tek cam bardak kırmadınız' dedim.<br /><br />Türkiye'de Menderes'in asıldığı gün kırılmış bir cam rapor edilmedi. Halk kuzu kuzu Menderes'in asılmasını seyretti ama bugün öyle değil, ben buradan diyorum ki, eğer Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının kılına sandık dışı bir zarar gelirse değil bu topraklarda, dünya coğrafyasında önümüzdeki 100 yıl kimse huzur içinde kahvaltı edemez. Hiçbir şey eskisi gibi olmaz" diye konuştu.<br /><br />Seçimlerin önemine de değinen Yiğit Bulut, "Biz gerekirse bu uğurda canımızı da veririz. Türkiye ya tam bağımsız olacak ya da 150 yıl daha bağımlılığa devam edecek. Devletin adına milletin vereceği karar çok önemli. Bu bir seçim değil, gelecekle ilgili atılacak bir adımdır" dedi.<br /><br />Ben bu ülkede 2002 yılında bir konsolide bütçe gördüm 140 katrilyon bütçe büyüklüğü, 70 katrilyonu faiz ödemesi. Bugün bütçenin yüzde 13'ü faiz ödemesine gidiyor. 10 yılda düşen faizle ödemediğimiz faiz miktarı 642 milyar TL. <br /><br />Ben bu ülkede bir medya patronuna, 'Bir emriniz var mı?' diyen genelkurmay ikinci başkanı gördüm. O da, 'Evet bir emrim var, Erbakan hükümetini düşürün' diyor. Ben bu ülkede bir medya patronuna 'Efendim, siz' diye hitap eden o medya patronunu da, 'sen' diye hitap ettiği bir başbakan gördüm. <br /><br />Menderes'i, 'Yeter söz milletin' dediği için astılar. 1950-60 iktidarın 10. yılında Menderes'i astılar. Arkasından, 'Yeter söz yerleşik düzenin' dediler.<br /><br />1983-93 iktidarın 10. yılında Turgut Özal şüpheli şekilde öldü. 2003-2013 Mayıs Gezi olaylarının başlangıcı, iktidarın 10. yılında Recep Tayyip Erdoğan'ı infaz etmek için bir düzen harekete geçti. Türkiye'deki yerleşik düzen hiçbir iktidarın 10 yılın üzerinde kalmasına izin vermedi. Bunu herkesin bilmesi lazım.<br /><br />Şunu hiç unutmayın, bu ülkede gerçek derin yapı halkın iktidarıdır ama halk hiçbir zaman iktidar olamadı. Kısa bir Menderes dönemi, çok kısa Erbakan dönemi. Erbakan 12 ay iktidarda kaldı, reel faiz 30'dan 18'e düştü ve hükümet karar aldı,<br /><br />bundan sonra devletin, kamunun parasını bundan sonra özel bankalara koymayacağız. Halkın parasını korumaya kalkınca Erbakan'ı infaz etme kararı aldılar. <br /><br />Sonra gazeteler nasıl çıktı? 'Türkiye İran mı oluyor?' 72 tane Aczimendi, eli sopalı adam Türkiye'de rejimi değiştiriyor, hikayenin önde gideni. Sonra rektörlerden hükümete uyarı, savcılardan hükümete uyarı, düşürdüler. <br /><br />Ertesi gün, daha bir gün geçmeden kamunun paraları tekrar özel bankalara yatırıldı, reel faiz hemen yükseldi. Misak-ı Milli sınırları içinde Musul ve Kerkük vardı. Musul ve Kerkük dışarıda kaldıktan sonra Türkiye'nin Misak-ı Milli sınırları tanındı. Gaz ve petrol onların cebinde kaldı. <br /><br />Türkiye küresel anlamda onların istediği gibi oldu. Klasik Anglosakson sistemi. Burjuva sistemi çıktı, ardından burjuva medyayı ortaya çıkardı, medya sermayeyi. Türkiye'yi kontrol edebilecekleri üçgen sistemi kurdular ve Menderes'i bu üçgende boğdular. <br /><br />Sermaye, medya, finans sistemi. Türkiye'de herkesin bunu iyi anlaması lazım. Sermaye, medya, finans sistemi. Bu üçgenin içinde olmayan hiç kimse Türkiye'de iktidara gelemez. Yapmadıkları kalmadı, Başbakanı götürdüler Kırklareli'nde cezaevine koydular.<br /><br />O gece İstanbul'da birçok yerde parti yapıldı. Ertesi gün Hürriyet gazetesi şöyle çıktı, 'Artık muhtar bile olamaz'. Ama takdir-i ilahi, Yüce Allah öyle demedi, muhtar da oldu, başbakan da oldu, inşallah cumhurbaşkanı da olur. Yüce Allah o kadar büyük ki artık, 'Muhtar bile olamaz' diye kendi takdirini takdiri ilahiden yukarıda görenler bugün 8 dakikalık randevu alabilmek için 888 takla atıyorlar.<br /><br />Bakın, Türkiye bu yerleşik düzen üçgenini kırmalıdır. Bu yolda birçok insan feda olabilir, belki biz bu yolda ölebiliriz, bu benim anlattıklarım benim canıma mal olabilir. Hiç önemli değil ama birileri bunu kırmak zorunda. Çanakkale'de yatan yüz binler bu yerleşik düzen Türkiye'nin kanını emsin diye ölmedi, Türkiye'yi 5 bin kişi sömürsün diye ölmediler. Sabah ezan okunurken evine yakın cami varsa camiye hoparlör koyana bela okuyor, o ses rahatsız ediyor. Bu zihniyet şimdi hayasızca Başbakan Erdoğan'a saldırıyor. Niye? Onu kapatırsa yerleşik düzen tekrar iktidara gelecek."<br /><br />"BAŞBAKANI ORTA DOĞU'DA KEFENLE DOLAŞIRKEN GÖRDÜM"<br />Türkiye Orta Doğu bataklığına saplandığını söyleyen Yiğit Bulut, Türkiye'de bazı köşe yazarlarının oturdukları yerden ahkam kestiklerini, Orta Doğu'yu tahlil etmek için oraya gidip kefeni giymek gerektiğini anlatan Yiğit Bulut, Orta Doğu'da Başbakanı kefenin içinde gördüğünü söyledi. Yiğit Bulut, konuşmasını şöyle sürdürdü:<br /><br />"İstanbul'dan Bebek sahilinden Orta Doğu tahlili olmaz. Varsa cesaretin Kerbela'ya gideceksin. Cesaretin varsa oradan yaz. Ben Başbakanı Orta Doğu'da kefenle dolaşırken gördüm, kefenle.<br /><br />Nasıl gördüm? Kerbela'ya gittik, mahallede duruyoruz, sokağın ortasında. Durduğumuz yerde bile ciddi sıkıntı var. Başbakanın Şii lider Sistani ile görüşmesi var. Dediler ki, 'Şii lider Sistani 80 yaşında buraya gelemez.' Başbakanın gitmesi gerekti.<br /><br />Başbakana, 'Asla gidemezsiniz, giderseniz dönemezsiniz' dediler. Sayın Başbakan 'Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaati için ben bu görüşmeye gideceğim, istiyorsanız siz gelmeyin' dedi ve tek bir koruma polisi ile çelik yelek dahi giymeden o blokların arasından geçti, 3.5 saat sonra da geri geldi. Yazacaksan Lübnan'a gideceksin, Kerbela'dan girip çıktıktan sonra yapacaksın. Resmi ziyaret için Lübnan'a gittik, ben o zaman gazeteciydim. 'İsrail sınırındaki Türk birliğine gidelim' dedi<br /><br />Başbakan, o zaman Lübnan Başbakanı öldürülen Hariri'nin oğlu idi.<br /><br />Hariri, 'Ben gelemem, orası Hizbullah bölgesi' dedi, Başbakan, 'O zaman sen arabadan in' dedi ve gitti. Lübnan'da 138 kilometre Hizbullah bölgesinden geçtik, 138 kilometre Hizbullah bölgesinden tekrar geriye geldik.<br /><br />Hizbullah'ın bile gözleri açık kaldı, 'Bunlar ne yapıyor?' diye. O gece Hizbullah'ın 7 milletvekili gelip Başbakanı ziyaret etti. Orta Doğu'da ilişki böyle kuruluyor işte, oturduğun yerden öyle atmakla kurulmuyor.<br /><br />Sen daha Ankara'nın doğusundaki illere gidemiyorsun, Ankara'nın doğusunda tabela asamıyorsun, ondan sonra Orta Doğu'dan bahsediyorsun. Türkiye, Türk İslam coğrafyası ile Türk-Kürt coğrafyası ile Türkiye Osmanlı coğrafyası ile entegre olarak ayağa kalkıyor.<br /><br />1699'da Karlofça Anlaşması'nı imzaladık, Osmanlı'nın sancağı yere düştü. Sadece Osmanlı sancağı yere düşmüyor, Peygamber Efendimizin sarı-siyah sancağını da yere düşürmek istediler. 1699'dan 2008'e kadar bizi ve doğuyu Batı yönetti. 2008'de kefenini giymeyi göze alan biri çıktı, 'IMF'yi Türkiye'den çıkarıyorum arkadaş' dedi. 2008'de Türkiye'den çıkardığı IMF 2001'de girmemişti Türkiye'ye, 1854'te girmişti, Osmanlı'dan.<br /><br />Osmanlı'nın borçlanmaya başladığı yıl, tam 100 yıl bu anlaşmanın borcunu ödedik, son taksit 1954'te bitti. IMF'yi Türkiye'den çıkardığı gece yanındaki birçok insan dahil, bürokrat, akademisyen, iş adamı Başbakana baskı yaptı, 'İmzala' diye. Ertesi gün Başbakan evine çekildi ve 'IMF'nin Türkiye'deki varlığı bitmiştir' dedi.<br /><br />IMF'yi Türkiye'den çıkarmak için bu kefeni giymek lazım. Daha önce bunu söyleyeni asmışlar. Birçok sadrazam ve başbakan varlıklarımızı onlara vermediği için yok edildi. Cumhurbaşkanlığı seçimi için ne dediler? Yerleşik düzenciler, 'Eşi başörtülü cumhurbaşkanı olmayacak.' O da, 'Eşi başörtülü cumhurbaşkanı seçeceğim' dedi ve evinin adresini de verdi. Geçmişte çok acılar çektik. Bu ülkeyi soymak için kırmızı kitap yazdılar.<br /><br />'Bu ülkede iki büyük tehlike var' dediler, 'Bir tanesi irtica.' İnancından dolayı başını örtenler, baş örtüsüyle okula gitmek isteyen kız mürteci imiş. Bunların hepsi yalan, Türkiye'de hiçbir zaman irtica, bölünme vs tehlikesi olmadı. Bunlar halkı sindirmek için uyduruldu hep.<br /><br />Biz bunlarla uğraşırken yerleşik düzenciler hep cebini doldurdu, hep malı götürdüler. 90 günde devletin hazinesindeki paranın neredeyse tamamı sadece 5 bin kişiye transfer edildi. O beş bin kişi 94 krizinde Türkiye'yi soydu. 1980 ile 2003 arasında ödediğimiz faiz 1 buçuk trilyon dolar. 1946 ile 2003 arasında 2.5 trilyon dolar.<br /><br />25 tane 100 milyon dolar. O kadar büyük bir para ki, İstanbul-Ankara arasındaki hızlı trenin maliyeti 5 milyar dolar. İktidarın bir tek sahibi var, o da Türk milleti. 30 yılda terörü besleyip 2 buçuk trilyon dolar paramızı çaldınız."Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-82649434673320732642014-03-29T11:10:00.002-07:002014-03-29T11:10:13.281-07:00Düğmeler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-lnm3KyD9guM/UzcMaWDg3dI/AAAAAAAAb3s/h5lRzwfxiFA/s1600/v-for-vendetta-maskeleri-yasakland%C4%B1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-lnm3KyD9guM/UzcMaWDg3dI/AAAAAAAAb3s/h5lRzwfxiFA/s1600/v-for-vendetta-maskeleri-yasakland%C4%B1.jpg" height="227" width="400" /></a></div>
Düğmeler<br /> <br /> Ortada inanılmaz bir CASUSLUK olayı var.<br /> Ortada BÜYÜK bir İHANET var.<br /> <br /> Türk istihbaratı ile TÜRK ORDUSU'nun en üst düzeydeki SUBAYLARI toplantı yapıyor.<br /> <br /> ULUSAL GÜVENLİĞİMİZİ ilgilendiren konuları masaya yatırıyor.<a name='more'></a><br /> Ve HAİN bir ŞEBEKE, dinliyor, kaydediyor, tüm dünyaya servis ediyor.<br /> <br /> Bunun adı VATANA İHANETTİR.<br /> <br /> Savaş anlarında dünyanın her yerinde cezası İDAMDIR.<br /> Bugün DEVLETİN düğmelerini sökmeye çalışan HAİN BÖCEKLER aramızda kol geziyor.<br /> <br /> Bugün Türk SUBAYLARININ üniformasından DÜĞME koparmak için birileri kendini SATIYOR.<br /> O bir askeri stratejist ve Yarbay...<br /> Londra'dan kalktı, Osmanlı topraklarına geldi.<br /> Büyük bir arayışa girdi.<br /> <br /> Bulmak istediği Hıristiyan veya Yahudi değildi.<br /> O SATIN alabileceği hainlerin peşindeydi.<br /> Cebinde PARA çoktu.<br /> <br /> Gitti SATIN almaya müsait bazı Hainler buldu.<br /> Osmanlı subaylarının üniforma düğmelerini gündeme getirdi.<br /> Osmanlı subayları altın kaplama düğme takıyordu o zamanlar. "Kim ki bir Osmanlı subayının üniformasından beş düğme getirirse onu PARA'ya boğacağım" dedi Londralı Yarbay.<br /> <br /> HAİNLER bulmak hiç zor değildi bu topraklarda.<br /> Düğmecinin adı Lawrence'di.<br /> <br /> Şam'da HAİNLERİ kullanarak oluk oluk TÜRK KANI akıtan ... "Evet onları isyana ben teşvik ettim...<br /> Böylesine VAHŞİLEŞECEKLERİNİ hiç düşünmemiştim" diyen de <br /> oydu. "Yerlerdeki Türk cesetlerine bakamadım" diye anılarına yazan da Lawrence'di.<br /> <br /> İşbirlikçi HAİNLERDEN biri ona mavzer hediye edip "Al bunu TÜRKLER üzerinde dene" dedi.<br /> Lawrence o mavzerle bir Türk Generalini öldürdü ve mavzerin üzerine çentik attı.<br /> <br /> Anılarına bir olayı daha ekledi;<br /> <br /> "Elde ettiğim HAİNLERİN zehirlediği bir kuyudan su içen Türk askerleri ölmek üzereydi.<br /> Mavzeri üzerlerinde denedim.<br /> <br /> Kuyu başında kaç Türk askeri varsa, onların sayısı kadar mavzerime ÇENTİK attım."<br /> <br /> İşte bu şerefsiz Lawrence, ecdadımızın kan verdiği topraklarda DÜĞME Operasyonuna da girişiyordu Osmanlı'nın MİLLİ GÜVENLİĞİ'ne tehdit oluşturmak için içeriden Hainlerden ÖRGÜT kuruyordu.<br /> <br /> Hainler Osmanlı subaylarının peşine düştü o dönemde.<br /> <br /> Gizli gizli, adım adım takip etti.<br /> <br /> Issız yerlerde SUBAYLARIMIZI öldürüp DÜĞME topladı üniformalardan.<br /> Hedef Türk ASKERİNİ İTİBARSIZLAŞTIRMAKTI.<br /> <br /> Nitekim kendini İNGİLİZ'e satan HAİNLERE karşı TEDBİR amacıyla Osmanlı Subayları DÜĞMESİZ gezmeye başladı sokaklarda.<br /> <br /> Düğmesiz subay, "Saygınlığı olmayan ASKER" demekti.<br /> <br /> Düğmelerin koparılması demek, bazı bölgelerin bu topraklardan koparılması demekti.<br /> PROJE buydu.<br /> <br /> Ve DÜĞMELERİ birer birer kopardılar.<br /> <br /> Bugün DÜĞMECİLER aramızda, her yerden geliyorlar.<br /> Durmaksızın koparmak için PUSULAR kuruyorlar.<br /> Ne yapacağız?<br /> DÜĞMESİZ mi gezeceğiz?<br /> Karar sizin!!!<br /> <br /> Bekir HazarDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-36152276874654244622014-03-29T03:55:00.003-07:002014-03-29T03:55:20.112-07:00Başbakan gaz verilerek öldürülmeye çalışıldı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-tfxAnH9S2_s/UzamfJnIw0I/AAAAAAAAb3Y/eqasFobKkTM/s1600/0000000000.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-tfxAnH9S2_s/UzamfJnIw0I/AAAAAAAAb3Y/eqasFobKkTM/s1600/0000000000.jpg" height="183" width="400" /></a></div>
Başbakan gaz verilerek öldürülmeye çalışıldı"<br />A Haber’de Zeynep Bayramoğlu’nun sunduğu Kadraj programına katılan tarihçi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu 31 Mart 1909 ile 17 Aralık sürecinde benzerlikler olduğunu öne sürdü. Başbakan Erdoğan’ın 2006’da arabasına gaz verilerek, uydudan <a name='more'></a>arabasının kapıları kilitlenerek öldürülmek istendiğini iddia etti.<br /><br />2016'da Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin yenileneceğini hatırlatarak "Başbakan istenilen sözleşmeye imza atmayacaktır" dedi. 31 Mart seçimlerinin çok önemli olduğunun altını çizen Sofuoğlu Başbakan Erdoğan'ı diktatörlükle suçlayanları eleştirerek "Aptal aydınlar Başbakan'ın ufkunu anlamıyor" ifadesini kullandı.<br /><br />31 MART İLE 17 ARALIK ARASINDA PEK ÇOK PARALELLİK VAR<br /><br />Bugün yaşanan olaylar 31 Mart'a çok benziyor. Tek 31 Mart değil. Küresel güçler siz güçlendikçe sizin ayağınızı tökezletmekten vazgeçmez. Osmanlı tarihinde kesintiler olmuş. Padişahlardan bağımsız düşünürsek sadece padişahlar dersek Fatih, Yavuz Kanuni geliyor. Çok büyük sadrazamlar geçmiş Osmanlı tarihinden. Başbakan'ın konumu bugün Sadrazamlık konumu. Osmanlı tarihinde büyük devlet adamları pasifize edilip ortadan kaldırıldıktan sonra bir yenisi gelene kadar Osmanlı büyümesini durdurdu. 1402 Ankara Savaşı'ndan sonra 42 yıl beklendi. Osmanlı tökezletildi bu tür operasyonlarla. Başka bir örnek, Gedik Ahmet Paşa, muhteşem bir sadrazam, Kırım'ı almış, Otranto'yu almış, ne yazık ki 1482'de öldürülmüş, Yavuz gelene kadar bekledi Osmanlı Sokullu Mehmet Paşa muhteşem bir sadrazamdır, ufukların sadrazamıdır. Karadeniz ve Hazar'ı birleştirme projesi vardır, çalışmayı başlatmış, Süveyş'i açtırmak istemiş, Mursi'yi de bu açıdan değerlendirebiliriz. Cebeli Tarık Boğazı'na ulaşmış, Arap Baharı'nın geçtiği yerlere nüfuz etmiş ve öldürülmüş. Liderler kolay gelmiyor. Sokullu'dan sonra Köprülüler gelmiş 27 yıldır. Bürokrasi en kudretli sadrazamı Merzifonlu'yu öldürtmüş. Osmanlı bir 150 yıl dört devletle savaşmış Merzifonlu'dan sonra. Liderler pasifize edilirse o devlet bekleyecek. Birebir baktığınızda o kadar çok denk düşen noktalar var ki. Abdulhamit'e diktatör deniyordu. Abdulhamit'e isyan Taksim'de başladı. Gezi Parkı'nı unutmayın.Diktatör diyenler asıl diktatörü sonra gördüler. Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok cinayetleri bu dönemde mi oldu, asit kuyuları bu dönemde mi oldu. Abdulhamit'in bir kişiyi öldürdüğü vaki değildir. Abdulhamit en azıllı muhaliflerini cebine para koyup Avrupa'ya gönderdi. İttihat Terakki iktidara gelince faili meçhuller, idamlar olmuştur. Diktatör nasıl olunur İttihat Terakki gösterdi. <br /><br />ABDULHAMİT DÜŞÜRÜLDÜ, KURŞUN ATMADAN 5 DEVLET KAYBEDİLDİ<br /><br />Şimdi 31 Mart İsyanı tezgahlandığında, 2. Meşrutiyet'in ilanı için 30 yıl Abdulhamit ile uğraşıldığında bekledikleri hürriyet, kardeşlik, eşitlikti. Meşrutiyet ilan edilirse ülkede birlik bütünlük sağlanacaktı. Bunlarla Jön Türk kongrelerini yaparken Taşnak Sutyün gibi terör örgütleriyle kongre yaptılar. Derler ki biz bütünlüğü sağladık. Abdulhamit'in arabasına bomba koyan terör örgütleriyle işbirliği yaptılar. Prens Sabahattin, Ahmet Rıza grubu ile ayrılığa düştüler. Tüm hedef Abdulhamit'i düşürmekti. Sonra ne oldu, İkinci Meşrutiyet ilan edilir edilmez, tek kurşun atılmadan, 5 devlet toprağı kaybedildi.Girit, Kıbrıs, Bosna, Doğu Rumeli. 1908'e kadar biz Adriyatik'e kıyısı olan devlettik.<br /><br />BU BAŞBAKAN'A 2016'DA MONTRÖ'YÜ İMZALATAMAZLAR<br /><br />Abdulhamit tahta çıkar çıkmaz onların istediği padişah olmadığı anlaşılınca borcunu bir defada ödeyeceksin tek şartımız Mithat Paşa'yı affetmeniz dediler. Mithat Paşa üzerine niye düşüyorlar? Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin imzalanması yakınlaşıyor 2016, Kırım Ruslarca ilhak edildi. Bunlar tesadüfi değil. Bir müteahhit bir arsayı beğenir, satın alır, arsa sahibi satmak istemez, bu satmıyor ama çocuğu satmak istiyor. Der ki ben bunun babasını öldürürsem ben bu araziyi alırım der. Abdulhamit ülkeyi Birinci Dünya Savaşı'na sokmayacaktı. Mithat Paşa ülkeyi 93 Harbi'ne soktu. Abdulhamit sokmayacaktı. Birinci Dünya Savaşı öncesi Mithat Paşa muktedirdi, ülkeyi savaşa sokacak kişiyi aradılar. Almanlar ülkeyi savaşa sokacak kişiyi iktidara getirmek istedi. Abdulhamit ülkeyi Birinci Dünya Savaşı'na sokmayacağı için düşürüldü. 2016'da Montrö Anlaşmasını bu Başbakan'a imzalatamazlar. Rusya'nın sıcak denizlere inme manevrasıdır. resmin büyüğünü göremezseniz kaybedersiniz. Ortadoğu kaynakları Türkiye'ye akıyor. Kaynaklar eskiden Amsterdam, Brüksel'e akıyordu. Batı'daki krizleri başka türlü değerlendirmeyin Ağaoğlu'nun ofisinden açıklama yapıldı, şunu diyor, "iki üç günlük gözaltı sürecinde Ağaoğlu ofisinden üç dört milyar Dolar ya da Euro değerinde satış yapıldı" Ortadoğu'ya. Ağaoğlu gibi işadamları Ortadoğu'ya satış yapıp, Ortadoğu'dan sermaye çekiyor. Başbakan bu yüzden tehlikeli. O paralar Avrupa'ya gidiyordu. Yağmurun altında ıslanan araziyi alacak diye El Maktum için kıyamet koparıldı. El Makdum İngiltere'de Kraliçe tarafından karşılandı. <br />Mursi indirildi çünkü Süveyş'i Türkiye'ye kullandıracaktı. Abdulnasır, Süveyş'i millileştirdi, savaş açıldı kendisine. Süveyş şah damarıdır. birinci Dünya Savaşı Süveyş yüzünden çıkmıştır. Abdulhamit Hicaz Demiryolu ihalesini Almanya' ya verince İngiltere Süveyş'i işgal etti. Mursi'yi bundan bağımsız düşünemeyiz. istediğiniz kadar fabrikanız olsun, satamazsanız olmaz. Başbakan da bunu yaptı artık satacak imkanlara kavuşacaksınız. Toros tünelleri, Hicaz Demiryolları bugün yapılanlara bakın, hızlı trenler, bölünmüş yollar, yollar ticaret için önemli.<br /><br />APTAL AYDINLAR BAŞBAKAN'IN UFKUNU ANLAMIYOR<br /><br />Başbakan'ın aptal aydınlar tarafından anlaşılamayan ufku, Kanal İstanbul'dur. Panama ikinci kanalı atıyor. Büyük resmi görmeyip "rüşvet yolsuzluk" diyorlar. Neresi rüşvet yolsuzluk? Ülke kuşatılmış halde. Genelkurmay, Cumhurbaşkanılğı Başbakanlık dinleniyor. Senin dik duran bir liderin var. Davos neyi ifade ediyor, Türkiye'nin onurunu, haysiyetini ifade eden bir Başbakan var. Yunan gazetesi bile "bunu birisi İsrail'e yapmalıydı" diye yazdı. Diplomasi kuralları efendi ülkelere şöyle itaat edeceksiniz denilen teşrifat kuralıdır. İsrail uluslararası Madrid Görüşmeleri'ni "Cumartesi benim Şabat'ım" deyip çekip gidiyor. <br /><br />BAŞBAKAN ANA CADDEDE BİR YÜRÜDÜ O İŞ BİTTİ<br /><br />Arap Baharı bir projedir. Condoliza Rice'ın makalesini okuyun. 22 ülkenin rejimleri, coğrafyası, sınırları değişecek. Washington Post'a yazmış. İngiltere Mursi'yi o yüzden devirdi. "Arap Baharı" denildi, bu kadar operasyon yapıldı. Başbakan'ın bütün gayretleri Tunus ve Mısır'da Türkiye dostu kişiler seçildi. Türkiye dost elini uzattı. Yunus Emre ve Yurt Dışı Türkler kuruldu. Arap ülkelerinde altı büyükelçilik vardı. Bunun neresi diplomasi? Kırım'da çalıştım bir yıl. Kırım Tatarların Rus mafyası öldürüyordu, Başbakan geldi Kırım'ın ana caddesinde yürüdü o iş bitti. Şimdi Türkiye eski tarihi kodlarını hatırladı. Montrö'yü ihmal etmeyin, Kırım Ruslara hediye edildi. Batı'nın Kırım'ın Ruslarla işgali karşısındaki cümlelerine bir bakın, çok komik. ABD, Ukrayna'da daha fazla ileriye gitme diye açıklama yapıyor. Ruslar Güney'e iniyor. Türkiye tarihi kodlarını hatırladığı için. Mursi iktidarda kalsaydı, Suriye Türkiye'nin istediği gibi dönüşseydi ne olacaktı? Sizinle işbirliği yaparlarsa bütün Arap ülkeleri buna uyar. Batılılar bunu iyi bildiği için Dubai'de bu ülkenin ileri gelenlerini toplayıp, "Türkiye güçlenirse sizin petrollerinizden pay alır" dendi. Türkiye'nin güçlendiğini Türkiye'dekiler göremiyor. Başbakan gibi bir lider kaybedilirse Türkiye içine kapanacak. <br /><br />BAŞBAKAN ARABASINA GAZ VERİLEREK ÖLDÜRÜLMEYE ÇALIŞILDI<br /><br />Bu hadiselerin rüşvet ve yolsuzlukla ilgisi olmadığı açık . MİT tırlarına yapılan operasyonla rüşvet ve yolsuzluğun ne ilgisi var. Bu ülkenin başbakanı arabasında öldürülmeye çalışılmadı mı? Niye öldürmeye çalıştınız? Arabası uydudan kilitlendi ve gaz verildi ve arabasının camı balyozla kırıldı. Büyük bir şanstı. 60 saniye sonra Başbakan'a ulaşılsaydı Başbakan ölmüş olacaktı. MİT tırlarına yapılan saldırın rüşvet ve yolsuzlukla ne ilgisi var. CIA aracına operasyon yapılabilir mi?<br />O kadar aptal var ki karşımızda. Rüşvet Yolsuzluk diyor, MİT tırları ile alakasını kur. IHH deposuna yapılan baskınla ne ilgisi var. Buyrun bunu anlatın. Dışişleri Bakanlığı'nın dinlenmesinin rüşvet ve yolsuzlukla ne alakası var. İçine kapanacaksın, liderin kaybolacak. Bir öğretim görevlisiyim, tarihte bunları çok gördüm. Bir Sokullu Paşa'nın daha kaybına bu milletin tahammülü yok. Ey sevgili vatanseverler, çıkartmalar yapıştırıyorsunuz, bu vatan değil mi, bu kuşatılma değil mi? Argela Merkel'e de yapıldı. Başbakan'ın miting miting bağırıp söylemeye çalıştığı buydu. Sözüm ona bazı aydınlar Başbakan'ın üslubunu aşırı buluyoruz. Herkes size saldırıyor Başbakan'ın psikolojisini düşünün. Niye Başbakan bu kadar agresif, herkes size saldırıyor, sessiz sakin konuşacaksınız. Dinleme olayı Başbakan'ın haklı olduğunu ortaya koyuyor. Feryat ediyor. 31 Mart öncesinde Abdulhamit çok uyardı. 31 Mart isyanında aydınlar Abdulhamit aleyhinde yürüdü. Millet artık bu küresel operasyonu anladı. Tahttan indirilme fermanını, gayrimüslimler verdi, bu kadar zulüm olur mu? Emanuel Karasu kimdi biliyor musun, padişahın huzuruna gelen, Filistin ile teklif getiren kişiydi. Bu 31 Mart çok önemli..Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-39617200888261750312014-03-28T12:01:00.002-07:002014-03-28T12:01:26.227-07:00Yere düşüremedikleri Erdoğan'a her gün, her saat, her dakika durmaksızın SALDIRIYORLAR...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-Wp6fd1gDy0g/UzXG0HCsg7I/AAAAAAAAb28/5px007206Do/s1600/0000011.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-Wp6fd1gDy0g/UzXG0HCsg7I/AAAAAAAAb28/5px007206Do/s1600/0000011.jpg" height="286" width="400" /></a></div>
Yok böyle bir şey<br /> <br /> Osmanlı tarihinde böylesine şiddete maruz kalan bir lider yok.<br /> Cumhuriyet tarihinde bu kadar BÜYÜK SALDIRIYA uğrayan bir Başbakan yok.<br /> <br /> Dünyada evet yeryüzünde böylesine bir SALDIRI hiç yok.<br /> Gelmedi, gelmeyecek de...<br /> <br /> Tarihler yazmadı, yazmayacak da... Artık her şey ortada.<br /> Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı tüm <a name='more'></a>zamanların en acımasız, en gaddar, en şiddetli ve ahlaksız SALDIRISI ile karşı karşıya.<br /> Kavgada bir yumruk atarsın, iki tokat vurursun.<br /> <br /> Yere düşüremedikleri Erdoğan'a her gün, her saat, her dakika durmaksızın SALDIRIYORLAR...<br /> <br /> Tekme, tokat yüzüne, gözüne ve dahası BELDEN AŞAĞIYA...<br /> Sağdan, soldan, heryerden geliyorlar. "Biz SALDIRGANIZ" diye artık bas bas bağırıyorlar.<br /> <br /> Evet ERDOĞAN tüm zamanların en BÜYÜK SALDIRISI ile karşı karşıya.<br /> Yok böyle bir şey!!!<br /> <br /> Böyle bir HÜCUM ORGANİZASYONUNU yönetecek AKIL Bizans saraylarında bile yoktu.<br /> <br /> Yüzlercesi, binlercesi ile, gazetelerden, televizyonlardan, twitter'dan, facebook'tan, dış ve iç basından, montaj stüdyolarından, KARANLIK ODALARDAN her yerden durmaksızın gelen bir TAARRUZ artık kabak gibi ortada.<br /> <br /> Evet Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na AKILLARA DURGUNLUK veren bir SALDIRI;<br /> <br /> "BEN BURADAYIM" diye avaz avaz bağırıyor.<br /> <br /> Türkiye'ye yeni bir MONTAJ yapmak istiyorlar. Türkiye'ye bir KUKLA aradıklarını açık açık belgeliyorlar. İNDİRMEK istedikleri kişiye yaptıkları her HAMLE, her gün ortaya sürdükleri TAPELERLE, KASETLERLE ve ardından gelen yerli-yabancı tüm MANŞETLERLE bırakın dünyayı uzayda yankı buluyorlar.<br /> <br /> 7 KAT GÖKLER'e taştı SALDIRILAR...<br /> <br /> Evet DIŞARIDAN İNDİRME OPERASYONU 2 kere 2'nin DÖRT ettiği gibi ortada. Vuruyorlar, vuruyorlar, ertesi sabah, öğlen, akşam yine vuruyorlar.<br /> <br /> Her yumruktan sonra MEYDANLARDAN cevap gliyor.<br /> MİLLİ İRADE sokakta yumruğa BEYZBOL SOPASI indiriyor.<br /> Adamlar çıldırıyorlar, deliriyorlar, düşüyolar, kalkıyorlar yine SALDIRIYORLAR...<br /> <br /> MEYDANLAR bu defa BALYOZ indiriyor. Evet, indirmek isteyenler, iç ve dış tüm GÜÇLER her gün İNİYOR, KALKIYOR, HACIYATMAZ'a dönüp bir MEYDAN SOPASI daha yiyor.<br /> <br /> Bu artık bir ERDOĞAN meselesi değil.<br /> <br /> Bu Türkiye Cumhuriyeti DEVLETİ'nin bir meselesi. Vuruyorlar yıkamıyorlar, "DİKTATÖR" diyorlar.<br /> <br /> Kendi ülkesindebu kadar SALDIRIYA uğrayan bir "DİKTATÖR" gelmedi yeryüzüne. Doğmadı, doğmayacak da...<br /> <br /> Şeytani PLANLARLA her saniye saldırıyorlar. Önceki gün Bloomberg tv'de bir program vardı. Amerika'daki bir tartışmayı veriyordu kanal.<br /> <br /> Konuklar Kırım'a giren PUTİN'e acımasızca SALDIRIYORLARDI.<br /> Kissinger yayına katıldı. "Bir lideri bu kadar saldırarak Şeytanlaştıracağınıza ÇÖZÜM üretin" dedi.<br /> <br /> Evet AKIL saldıran değil çözüm bulanda devreye girer...<br /> Bu ülkede AKILLAR durdu artık.<br /> ŞEYTANİ ZEKAYA döndü.<br /> Bunlarda ÇÖZÜM yok.<br /> <br /> ABD'deki o programa katılan tüm uzmanlar Obama'yı da yerden yere vuruyordu. "KIRIM"daki Rus işgaline müdahale etmedi diye "KORKAKLIKLA" suçluyorlardı. <br /> <br /> Bu ülkede uzman kesilen tüm AKILLILAR ise "Bizim ne işimiz var, Irak'ta, Suriye'de, Ortadoğu'da, Afrika'da, enerji hatlarında" diye bas bas bağırıyorlar. Çünkü "KÜÇÜK DEVLET"ANGAJE edilmiş beyinlere...<br /> <br /> Yıkana yıkana çekmiş, sinmiş, küçülmüş düşünce haznemiz.<br /> <br /> Ve bizim beyinlerimize "KÜÇÜK DEVLET" angajmanını şırınga edenler yerli tüm BOKSÖRLERİ TAPE TAPE kullanıyor. <br /> <br /> Ne yapacağız? Dünya tarihinin en BÜYÜK SALDIRISINI alaska-frigo yiyerek mi seyredeceğiz?<br /> <br /> ANGAJMAN KURALLARI değişmedi mi artık bu ülkede?<br /> SINIRI AŞANLARI görmüyor muyuz?<br /> RADARIMIZ mı çöktü, ne?<br /> <br /> Bekir HazarDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-89211959009255121082014-03-26T11:27:00.002-07:002014-03-26T11:27:53.109-07:00Recep Tayyip Erdoğan şehit edilecekti<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-3-MlVwenNYw/UzMb-e518PI/AAAAAAAAb0c/HCfeGjdrklI/s1600/00.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-3-MlVwenNYw/UzMb-e518PI/AAAAAAAAb0c/HCfeGjdrklI/s1600/00.jpg" height="188" width="400" /></a></div>
Fethullah Gülen'in 4 büyük düşmanı var"<br /><br />Paralel yapının ele başı Fethullah Gülen ile ilgili şok sözler ortaya atıldı. Bediüzzaman'ın öğrencilerinden Muhammed Sait Nasır A Haber'e gündeme bomba gibi düşecek <a name='more'></a>açıklamalarda bulundu.<br /><br />Bediüzzaman Said Nursi'nin öğrencilerinden olan Muhammed Sait Nasır, A Haber'in sorularını yanıtladı.<br /><br />Muhammed Sait Nasır, 86 yaşında Bediüzzaman Said Nursi'nin yaşayan öğrencilerinden biri. Fethullah Gülen'in ırkçılık maskesi altında dershaneler açtığını söyleyen Nasır, asıl amacının Türkiye'de ihtilal yapmak olduğunu ileri sürdü.<br /><br />video<br /><a href="https://www.facebook.com/photo.php?v=687053744675699">https://www.facebook.com/photo.php?v=687053744675699</a><br /><br />"Gezi Parkı'ndan sonra duruma hakim olacağını anladı" diyen Nasır, "Ondan sonra ikinci darbeyi yaptı. Eğer Tayyip Erdoğan, Allah'In himayesinde olmasaydı kurtulamayacaktı. Şehit edilecekti ve Türkiye bir daha 1924'lere dönecekti" açıklamasında bulundu.<br /><br />Nasır; her fırsatta Bediüzzaman'ın talebesi olduğunu söyleyen Gülen'in aslında Bediüzzaman'la hiç görüşmediğini hatta cenaze törenine bile katılmadığını ileri sürdü.<br /><br />Bediüzzaman'ın vefatından 20 gün önce görüşen Nasır, Said Nursi'nin kendisine "Said, bu münafıka dikkatli ol fakat zamanı gelince açıkla" dediğini söyledi.<br /><br />"GÜLEN'İN 4 BÜYÜK DÜŞMANI VAR"<br /><br />Muhammed Sait Nasır, Gülen'in 4 büyük düşmanı olduğunu belirtti.<br /><br />1- ALLAH<br />2- Hz. Muhammed (SAV)<br />3- Bediüzzaman<br />4- Recep Tayyip ErdoğanDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-52998519564320094662014-03-21T13:05:00.002-07:002014-03-21T13:05:41.333-07:00Osmanlı'yı biz yıktık, Türkiye'yi biz kurduk" diyen GÜÇLER yine kirli ittifakları piyasaya sürdüler.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-Hlv9PZarD6w/Uyybd1Q09yI/AAAAAAAAbyU/GVmgfRlgTXA/s1600/BC_s0tmCYAAB9Ap.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-Hlv9PZarD6w/Uyybd1Q09yI/AAAAAAAAbyU/GVmgfRlgTXA/s1600/BC_s0tmCYAAB9Ap.jpg" height="215" width="400" /></a></div>
Osmanlı'yı biz yıktık, Türkiye'yi biz kurduk" diyen GÜÇLER yine kirli ittifakları piyasaya sürdüler.<br /> Oyun hep aynı, senaryo hiç değişmiyor.<br /> <br /> Osmanlı'nın son dönemlerinde İNGİLİZLER sürekli DARBE yaptı bu ülkede.<br /> <br /> İçerideki İttihatçı MASONLARI kullandılar hep.<br /> Sultan Abdülhamid'i de bir darbe <a name='more'></a>sonrası tahta geçirenler MASONLARDI.<br /> Sessiz ve sakin KEDİ gibi görmüşlerdi onu. "Enseye tokat istediğimizi yaptırırız" diyorlardı.<br /> <br /> Ancak o Abdülhamid bu ülke topraklarında OYUN oynayanlara müthiş bir çalım atmıştı.<br /> Aslında onun sessizliği bir oyundu.<br /> <br /> Saraya girdiği andan itibaren sesi GÜR çıktı. Bu ülkeyi İngiliz'e PEŞKEŞ çekenlere SAVAŞ açtı. Onları feci tokatlayarak aslında İNGİLİZLER'E sürekli yumruk attı.<br /> <br /> Onu etliye sütlüye karışmayan KEDİ olarak gören İngiliz AKLI, İmparatorluğu PARALEL DEVLET kurarak yönetecekti.<br /> PARALEL lider olarak MASON Mithat Paşa'yı seçmişlerdi.<br /> <br /> Mithat Paşa'nın hedefi ise Osmanlı Hanedanı'na son vermekti.<br /> İngiliz kuklası PARALEL lider bu konuda öyle ileri gitti ki, şu sözleri tarihe geçti; "Bu zamana kadar Ali Osman yürüdü, bundan sonra da biraz ALİ MİTHAT yürüsün."<br /> <br /> Eğer tahta geçtiğinde Sultan Abdülhamid Han sessizliğini sürdürüp, KEDİ kalsaydı Osmanlı 50 yıl öncesinden YIKILACAK, MİTHATLI DEVLETİ olacaktı.<br /> <br /> Abdülhamid Han tam 33 yıl DEMİR YUMRUK oldu PARALEL Hainlere.<br /> Bu yüzden "DİKTATÖR" diye yaygara yaptılar. Buckhingam Sarayı'nda DARBE planları yapıp yürürlüğe koydular.<br /> Hatta PARALEL ORDU bile kurdular.<br /> <br /> Selanik'te kurdukları ORDU ile İstanbul'a yürüdüler.<br /> Gelen Ordu Osmanlı elbisesi giyiyordu.<br /> <br /> Askerleri TÜRK ve MÜSLÜMAN görünen yabancılardı. 31 MART Vakası ile Sarayı koruyan Türk subaylarını ve askerlerini, Osmanlı Ordusu elbisesi giyen BULGAR caniye kurşunlattılar.<br /> <br /> O askerlerimizi Ermeni mezarlığında Toplu Mezara gömdüler.<br /> MASON yerli Paşalarla çıkardıkları ayaklanmalarda SARAY'a kadar girdiler.<br /> <br /> Kendi uydurdukları YOLSUZLUK senaryolarına, kendileri de inanmıştı.<br /> Sultan Abdülhamid'in olmayan hazinelerini aradılar günlerce.<br /> Dedik ya senaryolar hep aynı.<br /> 100 yıl sonra değişen bir şey yok.<br /> <br /> Bugün de PARALEL ORDULAR kurdular. Türk ORDUSU'na ve DEVLETİ yönetenlere her yerden saldırıyorlar.<br /> <br /> SERMAYE BARONLARIYLA ittifaka girerek yapıyorlar hem de.<br /> Çünkü tarihte hep böyleydi, şimdi de böyle olmalıydı. Bu senaryo hep kazanmıştı.<br /> <br /> Anadolu'dan gelen Sermaye'ye de savaş açtılar. Bu ülkeyi kalkındıracak her büyük projenin sahibi İŞADAMI'nı hapislere atmaya kalktılar. 3. Köprü, 3. Havalanı projelerine bile saldırdılar.<br /> <br /> İran'dan 87 MİLYAR dolar getiren HALKBANK'a hücuma geçtiler. Millileşen MİT'i Adana'da yerlere yatırdılar.<br /> <br /> Son olarak önceki gün bu ülkeye yılda 14 MİLYAR DOLAR kazandıran THY'ye hücuma geçtiler. "Uçaklarla Nijerya'ya gizlice silah sokuyor" diye yaygara yapıp dünyaya İSPİYONLADILAR.<br /> <br /> Halbuki her devletin uçağı, yasal yolarla silah satan firmaların ürünlerini alır, gideceği yere götürür. THY'nin gizli yaptığı hiçbir şey yok. Hepsi kayıt altında.<br /> <br /> Bu ülkede silah üretiliyorsa tabii ki alıcısı varsa yasal yollarla satılacak.<br /> ABD veya İngiltere dünyayı silaha boğuyor. Ne yani o silahları ışınlayarak mı gönderiyorlar?<br /> <br /> Dedik ya ALGI İmparatorlarına çalışan yerli PARALEL ORDULAR işbaşında.<br /> <br /> Tek hedefleri var o da tarih boyunca kendilerine verilen AYNI görevi ifa etmek; Yani İNDİRMEK.<br /> 30 Mart seçimleri bir MİLAT olacak.<br /> <br /> Bunu biliyorlar ve kapalı kapılar ardında planlar yapıyorlar. "30 Mart'ın ertesi gün yeni bir 31 MART VAKASI'nı nasıl hayata geçiririz" diye.<br /> Burada önemli olan biziz...<br /> <br /> Evet biz ne yapacağız?<br /> <br /> Mart KEDİSİ olup çatıdan mı bakacağız?<br /> <br /> Bekir HazarDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-15284047283495041932014-03-15T12:55:00.000-07:002014-03-15T12:55:07.786-07:00nerden geldi bu paralar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-pOR6bfBslvI/UySv-a7mAKI/AAAAAAAAbvM/vrNenDc0F28/s1600/page_genel-mudurun-evindeki-ayakkabi-kutusunda-45-milyon-dolar-bulundu_740117887.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-pOR6bfBslvI/UySv-a7mAKI/AAAAAAAAbvM/vrNenDc0F28/s1600/page_genel-mudurun-evindeki-ayakkabi-kutusunda-45-milyon-dolar-bulundu_740117887.jpg" height="263" width="400" /></a></div>
Akparti iktidar olduktan sonra Türkiye’ye yapılan yatırımların 5%’inin bile halktan alınan vergilerle yapılamayacağını düşünen bir tane Allahın kulu oldu mu? ( İngiltere, Amerika, İsrail haricinde )<br /><br />Ey Türk Milleti, hiç düşündün mü söylesene?<br /><br />Bu ülke petrol satmaz<br />bu ülke doğalgaz satmaz<a name='more'></a><br />bu ülke maden satmaz<br />bu ülke altın çıkarmaz<br />bu ülke araba üretmez<br />bu ülke elektronik telefon v.b bir araç üretmez<br />bu ülke elmas çıkarmaz<br />bu ülke’nin turizmden başka hiç bir dış geliri yoktur.<br /><br />Bu ülkenin hatta ithalat-ihracat dengesi bile bozuktur.<br />Kıymeti üzerinden hesap yapıldığında bu ülkeye giren mal, çıkan maldan çok daha fazladır.<br /><br />Buna rağmen, petrol satan Suudi Arabistandan<br />doğalgaz satan Rusya ve Azerbaycandan<br />Silah satan Amerika, İngiltere ve İsrail’den<br />Araba satan Avrupa ülkelerinden<br />Elektronik satan Güney Kore<br />Japonyadan<br />ucuz iş gücü satan Çin’den daha fazla yatırımı nasıl oluyor da Türkiye yapıyor?<br /><br />Krizler bütün ülkeleri sarsarken Türkiye nasıl oluyor da sarsılmıyor?<br />Yatırımlar durmuyor?<br /><br />Sağlık, Bilim, Eğitim, Askeri alanda gelişmeler yavaşlaması gerekirken aksine hızlanıyor? Sosyal devlet olma yolunda Türkiye neden dünyada en hızlı devlet? Ne satıyor, nerden geliyor bu para?<br /><br />Gerçekten bütün bunlar nasıl oldu? Tekrar ediyorum halktan alınan vergilerle son 10 yılda bu ülkeye yapılanların 5%’i bile yapılmazdı. Peki nerden buldu bu parayı Türkiye?Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-33877763527545380712014-03-08T06:32:00.003-08:002014-03-08T06:32:45.412-08:00KURTLAR VADİSİNDE BOY GÖSTEREN YENİ BARON ASLINDA KİMDİR<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-3jppVLL_Zos/Uxsp5lc_J3I/AAAAAAAAbrU/uEP2EcJHNgU/s1600/asd-1409184-465x309.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-3jppVLL_Zos/Uxsp5lc_J3I/AAAAAAAAbrU/uEP2EcJHNgU/s1600/asd-1409184-465x309.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
KURTLAR VADİSİNDE BOY GÖSTEREN YENİ BARON ASLINDA KİMDİR<br /><br /> Avni Özgürel’in iki yıl aradan sonra ikinci kez kaleme aldığı “Ejder” yazısı, en çok Fehmi Koru’yu heyecanlandırdı. İlk yazıya “Ejder”in İnan Kıraç olduğunu deşifre ederek katkıda bulunan Koru, bugün de çarpıcı tespitler yaptı.<br /><br />Avni Özgürel’in iki yıl aradan sonra <a name='more'></a>ikinci kez kaleme aldığı “Ejder” yazısı, en çok Fehmi Koru’yu heyecanlandırd...ı. İlk yazıya “Ejder”in İnan Kıraç olduğunu deşifre ederek katkıda bulunan Koru, bugün de çarpıcı tespitler yaptı.<br /><br />Beş yıldır ilgiyle izlenen, bol ödüllü ‘Mentalist’ adlı bir televizyon dizisi var ABD’de... Başından itibaren gerilimi yükselterek izleyiciyi diziye bağlayan senaristler, beşinci sezonun sonunda, nihayet, seri cinayetler işleyen kâtilin kim olduğunu açıkladılar.<br /><br /> Ama ne açıklayış...<br /><br />Meğer kâtil aslında görevleri yasaları yerine getirmek olan polis, yargı ve güvenlik bürokrasisi içerisinde yuvalanmış bir üst-düzey suç şebekesinin üyesiymiş...<br /><br />Şimdilerde bizde birileri olan-bitenler için, ‘sayıları fazla olmayan, emniyet ve yargı bürokrasisi içerisinde yuvalanmış bir çete’ açıklaması getiriyor ya, aklım hemen ilgiyle izlediğim o diziye gitti. Dizinin ‘çözüm’ bölümleri henüz bizde gösterilmediği için, “Oradan esinlenilmiştir” diyemeyeceğim...<br /><br /> Dünya küçüldü; belki de senaristler bizde olanlardan esinlemiş olabilir...<br /><br /> Mentalist’te, şebeke, üyelerini ‘suça bulaşmış’ devlet görevlilerinden seçiyor... Kimse kimseyi tanımıyor... Zor duruma düşen, karşısındakinin çeteden olup olmadığını anlamak için “Tiger, tiger” diyor... Bir de omuzlarında üç noktadan oluşan dövme bulunuyor çete üyelerinin...<br /><br /> Galiba bizden değil, ama İngiltere’de ITV Televizyonu tarafından 2000 yılına kadar gösterilmiş, şimdilerde tekrarları yayınlanan Colin Dexter romanlarından başarıyla dizileştirilmiş ‘Inpector Morse’tan esinlenmiş olmaları mümkün... Gizli örgütleri sevmez başkomiser Morse, özellikle de emniyet teşkilâtı içerisinde hatırı sayılır miktarda bulunan Masonları... Onlar da mesai arkadaşlarını ‘kâtil’ olarak yaftalayıp cezaevine tıkacak bir tuzak kurarlar... Soruşturmasında yer alan her âmir, her denetçi ‘onlar’dandır...<br /><br /> Amerikan dizisi Mentalist’te, şebeke üyeleri tarafından seri-cinayetleri işleyen kâtili bulmaya çalışan görevlilere karşı benzer bir kumpas kurulur...<br /><br /> Çetelerden, teşkilâtlardan ve örgütlerden dem vurmamın sebebi Avni Özgürel... Radikal’de düzgün düzgün yazarken birden adrenalimi tepe noktaya fırlatacak bir ‘Ejder’ yazısı patlatıyor. Dün yine öyle bir gündü ve ‘Ejder’in bir süre araziye uymuşken Gezi sonrasında yaşananlardan umutlanıp yeniden başını çıkardığını yazdı.<br /><br />‘Ejder’ de kim mi? Medya üzerinde etkili biri; tek sesliliğe yönlendirecek kadar etkili hem de... Siyasete de meraklıymış ve etkisi altındaki medya sayesinde siyaseti yeniden biçimlendirmeye çabalarmış...<br /><br />Vaktiyle, üçlü koalisyon döneminde, MHP’yi dışlayıp Tansu Çiller’in DYP’sini ele geçirme girişimini ondan bilmeliymişiz... 12 Eylül 2010 referandumunda sandıktan ‘Hayır’ oylarının fazla çıkması için de çabalamış... CHP’nin son genel seçimde oyları artsın diye de devreye girmiş... O seçimde Ak Parti’nin büyük bir darbe yiyeceğine dair iddialara girdiğini de yazdı Ejder’in Avni Bey...<br /><br /> O günlerde çok yaygındı iddiaya girmeler... Söz gelimi, Cumhuriyet’te, Cüneyt Arcayürek, gazetesinin yönetim kurulunda yer alan büyük patronlardan İnan Kıraç’ın, bir toplantıda, “Sizlerle bahse girerim, CHP bu seçimde birinci parti olacak” dediğini ceste ceste yazmıştı. <br /><br />Avni Özgürel’in son olayları değerlendiren yazısının bitiş paragrafı şöyle: “Bir kere daha yol verdi çarka Ejder! Ve dokunduğu ilk tellerden istediği sesler gelince aylardır gerilen yüz hatları gevşedi, gülümsemeye başladı… Aklında sadece ABD’nin efsanevi Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın İran-Irak savaşı sırasında yöneltilen ‘Hangisinin kazanması Amerika’nın çıkarına olur’ sorusuna verdiği cevap vardı: İkisinin de kaybetmesi!”<br /><br /> ‘Ejder’ şimdilerde yaşanan olayın neresinde, bilse bilse Avni Özgürel bilir...<br /><br /> Hayretimi fevkalade çeken bir konu, televizyonda ‘Kurtlar Vadisi’ gibi bir dizinin başarısına bakan yapımcıların hadi beni düşünmüyorlar ama Avni Özgürel’i daha iyisini kotarması için yanlarına çekme çabasına neden girmedikleri konusudur... Senaryosunu yazdığı belgeseller yanında başarılı ‘Zincirbozan’ filminin her şeyi onun elinden çıkmadır.<br /><br />‘Ejder’ etrafında geçecek bir dizinin yalnız ülkemizde değil, Balkanlar’dan Orta Asya’ya, Rusya’dan Ortadoğu’ya uzanan geniş coğrafyada ilgi çekeceğine bahse girerim...<br /><br /> Görüyorsunuz ‘Ejder’ ile ortak bir noktamız var: bahse girmeyi ben de seviyorum...<br /><br /> TAHA KIVANÇ<br /><br /><br /> AVNİ ÖZGÜREL BU KONUDAKİ YAZISI<br /><br /> Ejder'in yüzü gülüyor!<br /><br /> Kendileri için çarkların ister düz ister ters, her ne gerekiyorsa öyle <br /> çalıştırılmasına alışmış insanlar sözünü ettiklerimiz. <br /><br /> Particiliğin hedefi malum: Hükümet olmak! Geniş manada siyasetin hedefi ise <br /> biraz daha farklı: İktidar! Yani muktedir olmak. Koltukta kimin oturduğundan <br /> değil koltuğun yetkilerine kimin sahip olduğundan; kimin kişiler/toplum <br /> üzerlerinde nüfuz ve kontrol imkânına sahip olduğundan söz ediyorum. <br /><br /> Bugünün meselesi değil bu. Asırlar ötesinden süzülüp gelen bir düzen. <br />Şimdilerde adına vesayet diyoruz. Somutlaştırırsak imparatorluk öncesi dönemde <br /> devletin başında hanedandan birinin olduğu ancak işleri Çandarlı ailesinin <br /> gördüğü yapı konuştuğumuz. Fatih’in kestirip attığı ama asırlar sonra 2. <br /> Mahmud’un önüne Sened-i İttifak belgesiyle konulan yapı. Keza cumhuriyet <br /> yıllarında demokrasiye geçtik denildikten sonra seçilmişleri asker-sivil <br /> bürokrasi; medya- üniversite ve iş dünyası üçgeninin içine itip kıpırdayamaz <br /> hale getiren; buna karşılık hırsızlığa, yolsuzluğa, kayırmacılığa kapı açan <br /> anlayış. <br /><br />Teferruatına girip bilinenleri tekrar etmeme gerek yok. Neticede olan şu ki, bu <br /> durum 2007 Nisanı’nda son buldu. Tarihe ‘e-muhtıra’ adıyla geçen gece yarısı <br />belgesi karşısında Türkiye’de şimdi ve gelecekte siyaset yapan/yapacak kadrolar <br /> adına ortaya konan radikal tavırla ülkeyi seçilmişlerin yöneteceği, dolayısıyla <br /> iktidarın kimseyle paylaşılmayacağı ilan edildi. <br /><br /> Siyaset ne denli kararlı olursa olsun bu durumun geleneksel rol paylaşımını <br />benimseyip buna ayak uydurmuş dar çevrenin içine sinmediğini söylemek için <br /> müneccim olmaya gerek yok. Ve işin doğrusu söz konusu çevrenin ortaya çıkan yeni <br /> durumu içine sindirememekte haksız olduğunu söylemek kolay değil. Zira <br /> ellerinden adeta koparılarak alınan sıradan bir şey değil; neredeyse <br /> varlıklarıyla eşanlamlı gördükleri şey: Güç! <br /><br /> Para, paranın satın alabildiği hiçbir şeye ihtiyaç duymayan, istedikleri her <br /> neyse elde etmek için işaret etmelerinin yeterli olmasına alışmış, olsa olsa iki <br /> elin parmakları sayısınca insandan söz ediyoruz. Kanun, nizam, suç, yargı, <br />hâkim, savcı, polis vs’nin ahali yani sıradan insanlar için var olduğuna inanan; <br /> bugüne kadar öfke sillelerinin yol açtığı kimi kanlı tabloların görmemezlikten, <br /> bilmemezlikten gelindiği; izlerini temizlemeyi devletin üstlendiği kesim bu. Ve <br /> dilediği an doğrudan veya telefonla siyasetin zirvesi dahil her katının <br /> ulaşabilen, kibarlığından dolayı taleplerini rica cümleleriyle dillendirse dahi <br /> herkesin sözlerinin tebligat olduğunun idraki içinde hareket ettiği; istekleri <br /> kanuna uymuyorsa kanun değişikliği, özel düzenleme gerektiriyorsa öyle <br /> yapılageldiği… <br /><br />Kendileri için çarkların ister düz ister ters, her ne gerekiyorsa öyle <br /> çalıştırılmasına alışmış insanlar sözünü ettiklerimiz. <br /> 27 Nisan 2007’de Tayyip Erdoğan’ın muhtıraya karşı çıkışıyla kopan bağ buydu <br /> işte. <br /><br /> Kendilerine memleketin asli sahibi ‘Beyaz Türk’ olarak bakılan insanların <br /> işlerini gördürdükleri siyasetin yere çakıldığı; yerine göre kışkırtıp yerine <br /> göre yatıştırdıkları asker bürokrasinin açılan bir dizi soruşturmayla kendi <br /> derdine düştüğü; medyanın, finans sektörünün alt- üst olduğu; paradan para <br /> kazanma, devlet sırtından servet edinme, halk deyişiyle ‘Derenin taşıyla <br /> tarlanın kuşunu vurma’ döneminin sona erdiği yeni bir dönemin başlangıcıydı bu. <br /><br />İçine sinmese, her fırsatta hoşnutsuzluğunu yansıtsa da sonuçta uluslararası <br />dengeler Erdoğan’dan yana olduğu için hareket edemez haldeydi dar çevre. <br /><br /> Ve Ejder, yani Türkiye’nin hâkimi ‘sahib-i aslisi’ olmakla övünen insan! <br /> Gururu, kibiri bir yana bırakıp Ankara’ya kadar gitmiş, bizzat ziyaret ederek <br /> yenilgiyi kabul ettiğini, bundan böyle siyaset dışında kalacağını sosyal <br /> sorumluluk projeleriyle meşgul olacağını bildirmişti başbakana! <br /><br /> Ta ki ‘Gezi’ye kadar! <br />İsrail’le müzminleşen gerginlik, Suriye konusunda evdeki hesapların çarşıya <br /> uymaması -ya da yanlış hesaplar- Irak merkezi yönetimiyle zıtlaşma; yetmezmiş <br />gibi Washington’dan esen sert rüzgârlar! Bu sıkıntılı havaya kimi belediyelerin <br /> işgüzarlıkları, icraya dönüşmese de maksadı aşan beyanlar, medeni her ülkede <br /> mevcut olan ama dini hassasiyetler sebebiyle konulduğu söylendiğinde öfke <br /> doğuran kısıtlamaların tümden yasaklamaymışçasına sunulmasının gerdiği ortamda <br /> bir başka hadise patlak verdi: Gezi! <br /><br /> Bir ay önce nisan başında Beyoğlu’nda tarihi Emek Sineması’nın restore ediyoruz <br /> denilse de gerçekte AVM inşası olan projeye yöneldiğinin anlaşılmasıyla kabaran <br /> hoşnutsuzluğun kaşla göz arasında hükümet karşıtı eylemlere dönüşebileceğinin <br /> işaretleri görülmüştü aslında. Polisin orantısız şiddet ve hesapsız biber gazı <br />kullanmak suretiyle kontrol altına almaya çalıştığı gösterilerin izi hafızalarda <br /> tazeyken geldi Gezi Parkı dalgası… Ve hızla herkesin hak verdiği çevre <br /> duyarlılığı çıtası aşıldıktan sonra farklı bir istikamete yöneldi. <br /><br /> Başlangıçta önemsememişti Ejder olan biteni. Çocuksu hatta Sırrı Süreyya <br /> Önder’in meydanda göründüğü fotoğrafa bakarak rahatsız edici bulmuştu eylemi. <br /> Başbakan’ın benimsediği proje doğrultusunda tarihi Topçu Kışlası’nın tanıdığı <br />işadamlarının pay alacağı AVM-Otel-Rezidans olarak yeniden inşa edilmesi fikri <br /> hoşuna bile gitmişti… Ama olayların gelişimi sıradan protesto olarak başlayan <br /> hareketin ülke çapında ayaklanmaya dönüşebileceği ve Tayyip Erdoğan’dan rahatsız <br /> herkesin eylemi desteklemekte tereddüt etmeyeceği hissi güç kazanınca işin rengi <br /> değişti… <br /><br />Sürece katılabileceğini düşünmeye başladı Ejder! <br /> Biraz dürtüklemeyle uluslararası siyasetin ve medyanın ilgi odağı haline gelen <br /> hükümet karşıtı eylemler öyle bir raddeye vardı ki; iyi planlandığı takdirde <br /> olayın kabından taşırılmasının hiç de zor olmadığı düşünülmeye başlandı. <br /><br />Ak Parti ve çevresindeki halka eskisi kadar sağlam değildi artık! Ancak o kadar <br /> apansız yakalanılmıştı ki fırtınaya, ne muhalefet partileri ne sivil inisiyatif <br /> baş rolü üstlenmeye hazırdı. PKK harekete geçse, BDP sokağa inse belki bitebilir <br /> iş ama olmadı, yapılamadı, tutulup kaldı hepsi. Üç-beş sanatçı, gazeteci, Paris <br /> Komünü’vari nostalji rüyası gören romantikler ve marjinal grup lideri dışında <br /> kimse yoktu ortalıkta. <br /> Sırf başsızlıktan toplumda var olan enerjinin boşa aktığını gören Ejder <br /> öfkesinden alaya vuruyordu olan biteni. “Düşünebiliyor musunuz, ana muhalefet <br /> lideri meydana geldi ama kovdu bizim salaklar” deyip gülüyordu. Kaybedilmişti <br />‘meydan muharebesi’. <br /><br />Ancak yaşananlar Ak Parti’yi destekleyen halkada oluşan tereddüdün özellikle <br />‘cemaat’ çevresi söz konusu olduğunda çatlağa dönüşebileceğini düşündürmeye <br /> başladı Ejder’e… Genelde Ak Parti’yi desteklese de zaman zaman kimi stratejik <br /> konularda hükümetten farklı bir yol izleyen cemaat öteden beri yan yana gelmeyi <br /> arzuladığı büyük sermaye ve merkez medyadan ilgi/teşvik görürse muhtemelen artan <br /> oranda eleştirel bir tutum içine girebilir, bunun davet edeceği hükümet tepkisi <br /> ise pekâlâ ilişkileri kopma noktasına ya da pamuk ipliğiyle bağlı hale <br /> getirebilirdi. <br /><br /> Bir kere daha yol verdi çarka Ejder! Ve dokunduğu ilk tellerden istediği sesler <br /> gelince aylardır gerilen yüz hatları gevşedi, gülümsemeye başladı… Aklında <br /> sadece ABD’nin efsanevi Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın İran-Irak savaşı <br />sırasında yöneltilen “Hangisinin kazanması Amerika’nın çıkarına olur” sorusuna <br /> verdiği cevap vardı: İkisinin de kaybetmesi!Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-8382356254354029142014-03-07T05:59:00.003-08:002014-03-07T05:59:53.121-08:00nereden geliyor bu paralar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-IvcHDwd9XLo/UxnQnocN_SI/AAAAAAAAbqU/pjRUBDHfHWw/s1600/www_meteoritecollector_org_gallery_main_php_ea23a35e883058c4a63610e3e82c0fec._.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-IvcHDwd9XLo/UxnQnocN_SI/AAAAAAAAbqU/pjRUBDHfHWw/s1600/www_meteoritecollector_org_gallery_main_php_ea23a35e883058c4a63610e3e82c0fec._.jpg" height="287" width="400" /></a></div>
Türkiye’de sağcısı da solcusu da, cemaatçisi de, partilisi de tek bir olayı konuşuyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın ses kaydı montaj mı yoksa gerçek mi?<br /> <br /> Bir kere şunu söyleyelim, montaj demek sahte demek değildir. Montaj demek başkasına ait sesin kullanılması demek değildir. Montaj demek bir ses kaydından bazı bölümleri çıkarmak veya başka ses kaydı ile birleştirmek <a name='more'></a>demektir.<br /> <br /> Ancak !<br /> <br /> Akparti iktidar olduktan sonra Türkiye’ye yapılan yatırımların 5%’inin bile halktan alınan vergilerle yapılamayacağını düşünen bir tane Allahın kulu oldu mu? ( İngiltere, Amerika, İsrail haricinde )<br /> <br /> Ey Türk Milleti, hiç düşündün mü söylesene?<br /> <br /> Bu ülke petrol satmaz<br /> bu ülke doğalgaz satmaz<br /> bu ülke maden satmaz<br /> bu ülke altın çıkarmaz<br /> bu ülke araba üretmez<br /> bu ülke elektronik telefon v.b bir araç üretmez<br /> bu ülke elmas çıkarmaz<br /> bu ülke’nin turizmden başka hiç bir dış geliri yoktur.<br /> <br /> Bu ülkenin hatta ithalat-ihracat dengesi bile bozuktur.<br /> Kıymeti üzerinden hesap yapıldığında bu ülkeye giren mal, çıkan maldan çok daha fazladır. <br /> <br /> Buna rağmen, petrol satan Suudi Arabistandan<br /> doğalgaz satan Rusya ve Azerbaycandan<br /> Silah satan Amerika, İngiltere ve İsrail’den<br /> Araba satan Avrupa ülkelerinden<br /> Elektronik satan Güney Kore<br /> Japonyadan<br /> ucuz iş gücü satan Çin’den daha fazla yatırımı nasıl oluyor da Türkiye yapıyor? <br /> <br /> Krizler bütün ülkeleri sarsarken Türkiye nasıl oluyor da sarsılmıyor? <br /> Yatırımlar durmuyor? <br /> Sağlık, Bilim, Eğitim, Askeri alanda gelişmeler yavaşlaması gerekirken aksine hızlanıyor? Sosyal devlet olma yolunda Türkiye neden dünyada en hızlı devlet? Ne satıyor, nerden geliyor bu para?<br /> <br /> Bütün bu soruları sormadan size anlatmak istediğimi anlatmam İMKANSIZDI.<br /> Bu yüzden bu soruları sordum. Şimdi siz de sorun kendinize. <br /> <br /> Gerçekten bütün bunlar nasıl oldu? Tekrar ediyorum halktan alınan vergilerle son 10 yılda bu ülkeye yapılanların 5%’i bile yapılmazdı. Peki nerden buldu bu parayı Türkiye?<br /> <br /> Yeter soru sorduk, gelelim cevaba;<br /> <br /> 11 Eylül sonrasında Amerika Birleşik Devletleri ve Uluslararası kuruluşlar bir çok arap iş adamını El-Kaide’ye yardım ve yataklık yapmakla suçladı. <br /> <br /> Bu iş adamları 2′ye ayrılıyordu. <br /> <br /> Birinci gurup Amerika ve İngiltere’nin sözünden çıkmayan ve bu tehditlerden korkarak yelkenleri indiren ve bu 2 ülkeye teslim olup haklarındaki bütün suçlamaları düşüren arap şeyhleri<br /> <br /> 2. gurup ise suçlamaları kabul etmeyerek davalarla tek tek mücadele edip masumiyetini kanıtlayan samimi arap iş adamları. <br /> <br /> İşte bu iş adamlarından bir tanesi de Yasin El Kadı ( adamı bana anlattırmayın araştırın) idi.<br /> <br /> Daha sonra 2. guruptaki bu iş adamları New York ve Londra borasındaki bütün paralarını çekerek nakit olarak uçaklarla Türkiye’ye taşıdılar. <br /> <br /> Bu paraların çoğu kayıt dışı olarak $ halinde depolarda tutuldu.<br /> <br /> Bu paraların bir kısmı ile son 10 yıldır Türkiye’de yatırımlar yapıldı. <br /> <br /> Arap iş adamlarının bu paraları Türkiye’ye taşıma sebebi Amerika ve İngiltereye olan nefretlerinin artması ve İslam dünyasında Türkiye dışında ayakta kalan başka ülkenin kalmamış olmasıydı. <br /> Son kalenin Türkiye olduğunu onlar da farketmişlerdi.<br /> <br /> Samimi olan 2. guruptaki Yasin El Kadı gibi iş adamları kayıt dışı olan bu paraları Erdoğan’a teslim etmişlerdi. <br /> <br /> Erdoğan, yakın çevresini kullanarak bu paraları kullanana dek muhafaza etmek zorundaydı. <br /> <br /> Nitekim Merkez Bankası’nda bile casuslar kol geziyor, Türkiye’deki dolar miktarını öğrenmeye çalışıyorlardı. Hatırlarsanız Merkez Bankası’ndan bir kaç kişinin işine casusluk suçlaması ile son verilmişti. <br /> <br /> Bu suçlamalar bu casusların içerdeki para miktarını öğrenerek ABD’ye bildirmesinden müteşekkil idi. Bu yüzden paralar Merkez Bankasında bile güvende olamazdı. <br /> <br /> Erdoğan Reza Zerrab’ı kullanarak paranın bir kısmını İran ile olan ticarette eritiyor, bir kısmını Türkiye’deki yatırımlarda nakit olarak kullanıyor, kalan kısmı da yakınları ile beraber muhafaza ediyordu. <br /> <br /> Bu paralar devletin parası değildi. <br /> <br /> Devletin kasası açık vermiyor, aksine gelen para giden paradan daha az olduğu için sürekli fazla veriyordu. Bu fazlalığı kimse sorgulamıyordu. <br /> <br /> Bu ülkenin geliri bu ülkenin giderini karşılamıyorken, nasıl oluyor da Ülke batmıyordu?<br /> <br /> Bu soruyu bizden başka bütün ülkeler soruyordu aslında. <br /> <br /> Gezi olaylarında dolar 2 TL’yi görmeyecek diyen merkez bankası her gün piyasaya 1 milyar dolar sürüyor, bu da ABD ve İNGİLTERE’yi çıldırtıyordu. <br /> <br /> Hangi paraydı bu piyasaya sürülen para? Merkez Bankasında dolar limitinin tükenmiş olması gerekiyordu. Doların en az 5 TL ‘ye fırlamış olması gerekiyordu. Ama olmuyordu işte.<br /> <br /> Arka planda merkez bankasına birileri kamyonla dolar taşıyor, merkez bankası da bu dolarları piyasaya sürerek ekonomiyi dengede tutmaya çalışıyordu.<br /> <br /> Bu paralar dostlar, Yasin El Kadı gibi bir kaç arap iş adamının parasıydı. Ve Yasin El Kadı sırf bu yüzden Türkiye’ye geldiğinde bile bir kaç kere suikaste maruz kaldı. ( Google’dan bakın kazalara ) .<br /> <br /> Bütün bu detayları devlet açıklayamaz. Kayıt dışı paralar devleti uluslararası arenada suçlu yapar, arap iş adamlarını da hedef haline getirir. <br /> <br /> Bu durumda aslında bu hikayeyi Cemaatte çok iyi biliyor. Ama Başbakan’a hırsız muamelesi yapmak işlerine geliyor. <br /> <br /> Devletin kasasına gelen para belli, kasadan çıkacak olan para da belli.<br /> <br /> Gelen gidenden az ise bu ülkenin batması gerekmiyor mu? <br /> <br /> Söyleseniz de yukarda saydığım altın, maden, elmas, araba, telefon, petrol, doğalgaz gibi kaynakların yoksa nasıl ayakta duruyorsun? İşte bu paralarla.<br /> <br /> Bu para miktarı öyle 1 Milyar dolar filan da değil. Çok daha fazla. Ama cemaat 100 milyar dolar dediğinde herkes OHA diyeceği için 1 milyar dolar gibi inandırıcı bir rakam söylemeyi tercih ediyorlar.<br /> <br /> Aslında Erdoğan ve ekibinin sakladığı nakit para bence 100 milyar dolara yakın bir para. Ve bu paralar nakit olarak bir çok yerde sır gib saklanıyor. Bu paraların miktarını bilen kişi sayısı bir elin parmağı kadar.<br /> <br /> Bu durumda bu gerçekleri dillendiremeyen Başbakan’ın yerine halkın bir şeyler yapması lazım. <br /> <br /> Halkın bunu dillendirmesi lazım. Gerçekleri Başbakan işgal ettiği makam itibarı ile dile getiremez. Ak Parti de öyle. <br /> <br /> Ama ben BİSİMİT olarak bunu ilk dile getiren kişi oluyorum. Bu beni kahin yapmıyor. Bu gerçeği bir İngiliz, Bir Alman, Bir Amerikalı, Bir Yahudi bilir ama bir Türk bilemez mi ?<br /> <br /> Bizi aşağılayan hain köpeklere cevabını verin.<br /> <br /> Bu para devletin geliri değil, aksine devlete Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi itibarı ile kattığı ek gelirdir. <br /> <br /> Recep Tayyip Erdoğan’ın itibarı bu ülkeye bu parayı getirmiştir. <br /> <br /> Bu paralar bu güne dek milletin çıkarları için kullanılmıştır ve bundan sonra da bu çıkarlar doğrultusunda kullanılacaktır.<br /> <br /> Uyumayın, dirayetli olun. <br /> <br /> Bu ülkeyi İngiliz, Amerikan, Yahudi uşaklarına yem etmeyin. <br /> <br /> 100 tane de kaset çıksa bilinki Başbakan bir hırsız değil aksine bu ülkeye dışardan para getirmiş kaybetmeye tahammülümüzün olmayacağı tek liderdir. <br /> <br /> Son sözüm şudur, şu anda bir kaç tane daha Arap Şeyhi’nin ismini verebilirim. <br /> <br /> Ama bu onlara zarar verir. Şu an deşifre olmuş tek isim size yeter.Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-46362405568134422352014-02-26T06:04:00.003-08:002014-02-26T06:04:17.337-08:00Hocalı katliamı nasıl gerçekleşti<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-0qfUEDuj8K0/Uw30Q4rtMNI/AAAAAAAAbnU/tVSbAGerEgc/s1600/g%C3%B6khan-k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk-hocal%C4%B1-katliam%C4%B1-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-0qfUEDuj8K0/Uw30Q4rtMNI/AAAAAAAAbnU/tVSbAGerEgc/s1600/g%C3%B6khan-k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk-hocal%C4%B1-katliam%C4%B1-1.jpg" height="228" width="400" /></a></div>
Hocalı katliamı nasıl gerçekleşti ?<br /> <br /> Ermeni kuvvetleri 25 Şubat’ı 26 Şubat'a bağlayan gecede Hocalı kasabasında, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti. Yaşanan sadece insanların katledilmesi değildi. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde bir çoğunun yakılmış olduğu, gözlerinin oyulduğu tespit edildi. Hamile kadınlar <a name='more'></a>ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı belirlendi. <br /> <br /> Bundan 22 yıl önce Azerbaycan’nın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında Ermeni kuvvetleri yüzlerce Türkü katletti. 336.Sovyet Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı kasabasına giren Ermeniler kadın çocuk erkek ayrımı yapmadan işkenceye varan yöntemlerle eşine az rastlanır bir katliam gerçekleştirdiler. 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren SSCB’nin dağılma sürecine girmesi Azerbaycan ile Ermenistan arasında gerilimli bir süreci başlattı. Ermenistan Sosyalist Cumhuriyeti Azerbaycan’a ait olan Karabağ bölgesinin dağlık kısmında Ermeni nüfusunun fazla olduğunu belirterek bölgenin kendisine ait olması gerektiğini iddia edecekti. 1989 yılında yapılan nüfus sayımına göre Dağlık Karabağ bölgesinin nüfusunun %75’i Ermenilerden, %25’i Azerilerden oluşmaktaydı. Ancak bölgede Ermeni nüfusunun fazla olmasının sebebi Sovyetler Birliğinin yıllar süren politikalarıydı. Bölge uluslar arası örgütlerin de kabul ettiği gibi tarihi ve hukuki olarak Azerbaycan’a ait topraklardı. <br /> <br /> Bölgedeki gerilim 1988 yılında Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermenilerin Azerbaycan’dan ayrılarak Ermenistan’a katılmak istemeleri ile arttı. Dağlık Karabağ Meclisi karar alarak Ermenistan’a bağlandığını ilan etti. Bu gelişme üzerine Azerbaycan, Dağlık Karabağ bölgesinin özerk statüsünü kaldırdığını ve kendine bağladığı yönünde bir karar aldı. Karabağ özerk yönetiminin buna cevabı ise bağımsızlık referandumu oldu. Bölgede yaşayan Azerilerin katılmadığı referandumdan çıkan bağımsızlık kararının ardından 6 Ocak 1992’de Dağlık Karabağ Cumhuriyeti resmen ilan edildi. <br /> <br /> Bölgesinde yaşanan bu gelişmeler Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşı başlatan sebep oldu. 1991 yılının sonlarında başlayan savaş Ermenilerin lehine gelişti. Rus desteğini alan Ermeniler Dağlık Karabağ bölgesine girerek bölgeyi işgale ettiler. Hocalı kasabasında yaşananlarsa bu savaşın henüz başlarında yaşanan bir katliamdı. <br /> <br /> Dağlık Karabağ’ın en önemli tepelerinden ve dolayısıyla hakim konumu itibariyle önemli bir mevki olan Hocalı kasabası Ermeni kuvvetleri için önemli bir askeri hedefti. Kasaba aylarca top ateşine tutuldu ve Ermeni kuvvetlerince abluka altına alındı. Etrafıyla bağlantısı kesildi. Katliamın gerçekleştiği tarihlerde 10 bin nüfuslu Hocalı’da 3 bin civarı Azeri bulunmaktaydı. Ermeni kuvvetleri 25 Şubat’ı 26 Şubat'a bağlayan gecede bölgedeki Sovyetlerin 366. Mekanize Alayının da desteği ile Hocalı kasabasında, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 kişiyi katletti. Yaşanan sadece insanların katledilmesi değildi. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde bir çoğunun yakılmış olduğu, gözlerinin oyulduğu tespit edildi. Hamile kadınlar ve çocukların da bu vahşete maruz kaldığı belirlendi. <br /> <br /> Hocalı'ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklerine komutanlık yapmış olan Monte Melkonyan katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde şöyle tasvir etmiş:<br /> <br /> Bir gece önce akşam 11 civarında, 2.000 Ermeni savaşçısı, Hocalı'nın üç tarafındaki yüksekliklerden ilerleyerek, kasaba sakinlerini doğudaki açılışa doğru sıkıştırmışlar. 26 Şubat sabahına kadar mülteciler Dağlık Karabağın doğu yüksekliklerine ulaşmış ve aşağıdaki Azeri kenti olan Ağdam'a doğru inmeye başlamışlar. Burdaki tepeciklerde yerleşen sivilleri güvenli arazide takip eden Dağlık Karabağ askerleri onlara ulaşmışlar. Mülteci kadın Reise Aslanova İnsan Hakları İzleme Örgütüne verdiği açıklamada "Onlar sürekli ateş ediyorlardı" diye konuşmuştu. Arabo'nun savaşçıları daha sonra uzun zaman kalçalarında taşıdıkları bıçakları kınlarından çıkararak bıçaklamaya başlamışlar.<br /> <br /> Şu anda yalnız kuru çimenden esen rüzgarın sesi ıslık çalıyordu, ve ceset kokusunu uçurması için bu rüzgar henüz erkendi.Monte üzerinde kadınların ve çocukların kırılmış kuklalar gibi saçıldığı çimene eğilerek "Disiplin yok" diye fısıldadı. O bu günün önemini anlıyordu: bu gün Sumgayıt Pogromunun dördüncü yıldönümüne yaklaşıyordu. Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.<br /> <br /> Hocalı’da yaşanan bu katliama Birleşmiş Milletler ve Batılı devletler ciddi bir tepki göstermediler. Batılı ülkelerin bu tutumu ve Rus desteğiyle Ermeni kuvvetleri kısa bir süre içerisinde Dağlık Karabağ bölgesini ve bir kısım Azerbaycan topraklarını işgal etti. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki bu savaş 1994 yılına kadar devam etti. 1994 yılında iki taraf arasında ateşkes sağlandı. Ancak ateşkesin ardından başlayan barış görüşmelerinde herhangi bir sonuca ulaşılamadı.Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-79031357540650180892014-02-22T03:00:00.002-08:002014-02-22T03:00:51.254-08:00Hafıza silme oyunu - 17 Ağustos Depremi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-dzWp96n6asw/UwiDSALtRHI/AAAAAAAAblI/hFarByWJ3aI/s1600/Ads%C4%B1z3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-dzWp96n6asw/UwiDSALtRHI/AAAAAAAAblI/hFarByWJ3aI/s1600/Ads%C4%B1z3.jpg" height="226" width="400" /></a></div>
Hafıza silme oyunu - 17 Ağustos Depremi<br /><br />Sizleri on beş yıl kadar geriye götüreceğim. 17 Ağustos gecesine. Ben o geceyi çok iyi hatırlıyorum. Sıcak yüzünden uyuyamadım. Önce derinden gelen bir uğultu ile sallandık. Sonra durur gibi oldu ve birden bir patlama oldu. <br /><br />Arkasından ….Bu kısım çok dehşet. <a name='more'></a>Bir akrabam camdan bakıyormuş. Patlama olunca kıyamet kopuyor sanmış.<br /><br />Deprem sonrası bir tv kanalı, bir fabrikanın kamerasına ait görüntüleri birkaç gün yayınladı. Muhabir ısrarla denizdeki patlamaya işaret ediyordu. Sonra birden bu yayın kesildi. Sanki, İstanbul'un koca koca binalarının, şirketlerinin hiçbirisi o gece ki görüntüleri kaydetmemişdi. Sanki bir el bütün kamera kayıtlarını silmişdi.<br /><br />Aylar sonra işyerimize bir deprem uzmanı geldi ve deprem hakkında bilgi verdi.<br /><br />Ben " Tarih boyunca patlama ile birlikde meydana gelen deprem örneği var mı?" diye bir soru sordum. "Neyi kastettiğinizi anladım. Böyle bir örnek yok." dedi. <br /><br />Bu esnada mesai arkadaşlarımın şaşkın bakışlarını gördüm. Daha sonra, ilk defa bunu duyduklarını söylediler. Halbuki o geceyi yaşamışlardı. Benim gibi. <br /><br />Garip değil mi? <br /><br />Deprem sabahı Amerikan gemisinin burnumuzun dibinde hazır olması, İsrail'in koşa koşa yardıma gelmesi , o panikde sorgulanmadı. Rusya gemisinin yardım için Boğaz'a girmesine izin verilmemesi ilgi alanımıza hiç girmedi.<br /><br />Şimdi sıkı durun daha ilginç bir şey açıklayacağım. <br /><br />Tam o sıralarda bir James Bond filmi vizyona girdi. 1999 yapımı "Dünya Yetmez" akıllara ziyan bir film. <br /><br />James Bond, İstanbul'u yerle bir olmakdan kurtardı. Bir Rus ajanının, Kız Kulesi'nin altında patlatacağı plütonyum bombasına engel oldu. <br /><br />Dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum. 1997 yapımı "Komplo Teorisi" filminde Türkiye'de suni bir deprem olacağından bahis vardı. <br /><br />1999'da deprem oldu. Depremin bir Amerika-İsrail ortak yapımı Tesla deneyi olduğu iddiaları ortaya atıldı. Bu iddianın en sağlam mesnedi ise denizdeki patlamaydı.<br /><br />"Canım adamlar yapacakları depremi filmde söyleyip kendilerini ihbar eder mi? Olur mu hiç?" demeyin. Olur, olur. "Kod Adı Kılıçbalığı" filminde , amaçları için gerekirse gökdelenleri yerle bir edeceklerini söylediler. Sonra ikiz kuleleri yerle bir ettiler. <br /><br />Yine de bütün dünya hadisenin müsebbibinin Arap teröristler olduğuna inandı. Ruslar'ın, Marmara'da bomba patlatma teşebbüsünü konu alan bir Bond filminin, 17 Ağustos depreminin ardından, gösterime hazır olmasının tesadüf olduğuna inanmak Polyanna'yı bile güldürür. <br />(yani suçu Rus lara yıkmaya çalışıyorlar)<br /><br />Dünya Yetmez'in sonunda ajanımız, Bond kızı ile kadeh kaldırdı ve şöyle dedi." Christmas'ı hep İstanbul'da kutlamayı istemişimdir." <br /><br />İnsan düşünmeden edemiyor. Acaba Kız Kulesi gibi özel bir mekanda sadece film mi çektiler? <br /><br />Yukarıda bahsettiğim fabrika kamerası görüntüsünde denizdeki patlama net olarak vardı. <br /><br />Yıllarca bu görüntü aklımdan çıkmadı. İnternetde aradım durdum. Hadiseye benim gibi bakanlarla sohbet ederek sürekli hafızamı tazeledim. <br /><br />17 Ağustos depremi ile ilgili hiçbir görüntüye rastlayamadım. Nasıl olurdu da tek bir kamera kaydı olmazdı? Aradan geçen zaman zarfında deprem esnasındaki patlama unutuldu. Eh neticede kamera kaydı yok.<br /><br />Nihayet bir delil buldum. Hem de benim seyrettiğim görüntü. Can Dündar'ın hazırladığı 17 Ağustos belgeselinin girişinde o görüntüler var. <br /><br />Bir fabrikanın kamera kaydı. Patlama yuvarlak içinde gösteriliyor. Fonda Dündar’ın sesi “ Yeryüzü çatladı.” Dündar, muhtemelen o tv kanalından aldı bu görüntüleri. Belgesel internette var. Seyredebilirsiniz.<br /><br /><a href="http://www.facebook.com/l.php?u=http%3A%2F%2Fwww.youtube.com%2Fwatch%3Fv%3DEI-NLI0sO9M&h=UAQHAo1S9&enc=AZM-tpV0nkG0EV665B3rE6er34ROzNsQ_tsu4qyyAWpcDEucyNrT2kOydusnk5Kw6pG3KuP6P-etd7StFLhFjrGwsG_BKlq5Uui3Pagi5vCd8pvMdeCU07IRQbqwzL8rMeDi0W33JzClq2I9rv-g9x5c&s=1">http://www.youtube.com/watch?v=EI-NLI0sO9M</a><br /><br />Peki bu görüntünün, sonradan bir belgesele girmesi sorun değil mi? Depremle ilgili bir tartışma başlatmaz mı? Hayır. Patlama toplumun hafızasından silindi çünkü. Zaten hepi topu 45 saniye.<br /><br />Bunu niye anlattığıma gelince… Günlerdir devam eden kamera kayıtları muhabbetinden dolayı…Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-5039400883144652562014-02-11T09:57:00.003-08:002014-02-11T09:57:50.588-08:00Sultan Abdülhamid'in önüne 1.600.000 İngiliz altını kondu.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-1YRSYM7SZ3s/UvpkgY1an7I/AAAAAAAAbf4/SPgpFfiqF4A/s1600/siyonizm-gc3b6zlc3bcgc3bc-kemalizm-nedir-kemalizm-ne-demek-atatc3bcrkcc3bclc3bck1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-1YRSYM7SZ3s/UvpkgY1an7I/AAAAAAAAbf4/SPgpFfiqF4A/s1600/siyonizm-gc3b6zlc3bcgc3bc-kemalizm-nedir-kemalizm-ne-demek-atatc3bcrkcc3bclc3bck1.jpg" height="360" width="400" /></a></div>
Sultan Abdülhamid'in önüne 1.600.000 İngiliz altını kondu.<br /> İsrail'i kurmak isteyen Musevi Filistin'i satmasını istiyordu.<br /> Osmanlı'nın borçları vardı.<br /> <br /> Ve ülkeleri satın almak isteyen zihniyetler hep PARA ile geldiler.<br /> Ya borçlandırdılar...<br /> Ya da borçlarına talip oldular.<br /> İngiliz Merkez Bankası'nı da, ABD Merkez Bankası'nı da devletten kapan GÜÇ hep böyle yaptı.<br /> Savaş vardı iki ülkede de...<br /> <br /> Ve savaşmak, ordu toplamak için <a name='more'></a>kuruş yoktu.<br /> Gittiler PARA'yı önlerine koydular, ülkeleri cebe indirdiler.<br /> Sultan Abdülhamid büyük bir dehaydı.<br /> Ülke içindeki işbirlikçi medyayı, yazarları görmüştü.<br /> İngilizlerden maaş alıyorlardı.<br /> <br /> İngilizler Avrupa'nın her ülkesinde gazeteleri, yazarlarını satın alıyordu.<br /> Abdülhamid Han Osmanlı'yı yıkmak isteyen düşmanın silahı ile silahlanmak istedi.<br /> <br /> Gitti Hollanda ve Belçika basınından yazarları maaşa bağladı.<br /> İngiliz medyasındaki yazarlara daldı.<br /> Ancak onları bir türlü ikna edemedi.<br /> Çünkü patronları hep Musevi'ydi, çalışanları da...<br /> <br /> İşte Filistin'i satın almaya Dolmabahçe'ye gelen o Yahudi, Sultan Abdülhamid'e bir teklifte daha bulundu. "Size İngiliz medyasını da verelim" dedi.<br /> <br /> Adam bu kadar rahat ve kendinden emindi.<br /> <br /> Zira İngiliz medyası onlarındı. Ve hala da onların.<br /> <br /> ABD medyası da öyle... Onun içindir ki, Türkiye'ye saldırıyorlar.<br /> Son üç yıldır Türkiye'nin İstihbarat teşkilatı MİT'i yerden yere vuruyorlar.<br /> <br /> MİT'in başkanını hedef tahtasına koyuyorlar.<br /> Geçmişte MİT, onların bir elemanıydı.<br /> <br /> Adı Milli'ydi ama üzerine binilen bir Midilli atıydı.<br /> <br /> Şu anda MİT'le yatıp MİT'le kalkıyorlar.<br /> <br /> Demek ki artık gittikleri her yerde karşılarına çıkan bir Türk istihbaratı var.<br /> <br /> Artık onlar Midilli atı oldu.<br /> <br /> Ayaklarına öyle basmışız ki, avaz avaz bağırıyorlar.<br /> <br /> En son Almanların Der Spiegel dergisi de saldırıya geçti.<br /> <br /> Paris'teki PKK'ya düzenlenen suikastı MİT'e yıkmaya çalışıyor.<br /> Ülkeleri ayrı olsa da tüm bu medyanın kalplerine aynı yerden kan pompalanıyor.<br /> <br /> Ve Türkiye'de barış sürecini sabote etmek için her yolu deniyorlar.<br /> Kan akmasını, ortalığın karışmasını, Türkiye'nin içine kapanmasını, geçmişte olduğu gibi KOYUN takılmasını istiyorlar.<br /> Bizi gütmek istiyorlar.<br /> <br /> Dünyaya, Ortadoğu'dan Afrika'ya, Asya'dan Balkanlara açılan YENİ TÜRKİYE'yi sabote etmek için tutuşuyorlar.<br /> <br /> Onun için Saraybosna'yı bu ülkeden gitme işbirlikçilerle karıştırıyorlar.<br /> Evet Türkiye'de Erdoğan'a operasyon üzerine operasyon düzenleyen GÜÇ'ler şimdi Saraybosna'da da sahnede.<br /> <br /> Türkiye'nin kucakladığı yerleri karıştırıyorlar. "Biz senin gittiğin ülkelerde de yolunu keseriz, GÜÇ biziz" mesajı veriyorlar.<br /> Unutmayın...<br /> <br /> Adnan Menderes'i, TÜRKİYE'yi uydusu gibi yöneten GÜÇLER astı.<br /> <br /> Ve onu asarken mahkemelerde neden Cezayir'e gittin diye yargıladı.<br /> <br /> Örtülü ödenekten Cezayir'deki Fransız köleliğine karşı direnişe gönderilen paralar yüzünden idamını istediler.<br /> <br /> Ve Sultan Abdülhamid de, dünya birbirini yerken Hicaz'a kadar her yeri demir ağlarla örüyordu.<br /> <br /> Geleceğe yatırım yapıyordu.<br /> <br /> Asya'dan Afrika'ya her yere TÜRKLERİ gönderiyordu.<br /> ABD'ye gönderdiği elçi Münci Paşa'dan "HAWAİ nasıl Amerikan topraklarına alınmak isteniyor" diye istihbarat raporları alıyordu.<br /> <br /> Ve dahi Osmanlı'nın borçları 128 bin altına düşmüş, bitmek üzereydi.<br /> Ve bitmek üzereyken indirdiler.<br /> <br /> Oyun ve senaryolar hep aynı.<br /> <br /> Ancak geçmişte ne internet, ne tv, ne de ceptel vardı?<br /> Artık Türk halkı ANKARA'yı, ANKARA Türk halkını biliyor.<br /> Oyunlar birer birer enter ediliyor.<br /> <br /> Bekir hazarDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-30180509189340021722014-02-08T02:26:00.001-08:002014-02-08T02:26:41.361-08:00Operatörler ve jönTürkler<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-B0Oj9a-UDSw/UvYGJOC_UzI/AAAAAAAAbeg/5XTBdJbEfrw/s1600/url.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-B0Oj9a-UDSw/UvYGJOC_UzI/AAAAAAAAbeg/5XTBdJbEfrw/s1600/url.jpg" height="321" width="400" /></a></div>
Operatörler!!! <br /><br />Türkiye'de yaşıyoruz.<br />Ama hayal dünyasındayız.<br />Rüyalar aleminde uyutulan bir millet olduk hep.<br />Bizi sağcı, solcu, dinci, ateist, laik, anti laik, Türkçü, Kürtçü diye böldüler.<br /><br />12 Eylül öncesi kot giydirdiklerine faşist, kadife pantolon giydirdiklerine komünist dediler.<br /><br />Türban'dan girdiler etekten çıktılar.<br />Tekme tokat birbirimizin üzerine <a name='more'></a>saldılar.<br /><br />Biz sokakta birbirimize yumruk sallarken onlar yalılarda bu ülkeyi yönettiler.<br />Onlar Osmanlı'nın son dönemlerinden itibaren Avrupa'ya gönderilenlerdi.<br /><br />Avrupa kültürü ile yoğrulan, masonlaştırılan, Londra-Paris hayranlığı rozetini takarak geri gönderilenlerdi.<br /><br />Onlar JÖNTÜRKLERDİ <br /><br />Paris'te bir üniversitenin en önde gelen akademisyenlerinden biri, bu Jöntürkler'den birine "Sen bizim ülkemize çok faydalı birisin ama kusura bakma vatan hainisin, vatan haini ile işimiz olmaz" diyordu.<br /><br />Bunu da hatıratına yazıyordu.<br /><br />Bizi içeriden yıkmak için dışarıda yakaladılar.<br /><br />Kendi evlerinde aldılar, eğittiler, yoğurdular, ısıttılar, pişirdiler ve servis ettiler.<br /><br />Osmanlı'yı bunlarla yıktılar.<br />Türkiye cumhuriyetini bunlar kurdular.<br /><br />Lozan'da İngiliz AKLI "Barış için olmazsa olmaz" şart diyerek Hilafetin kaldırılmasını öne sürdü.<br /><br />İşte hilafetin kaldırıldığı o günlerden biriydi.<br /><br />Güney Afrika'nın en zengin Müslümanlarından biri ölmüştü.<br />Serveti muazzamdı. Vasiyetini açtılar. "Tüm servetimi İstanbul'daki Halife Hazretlerine bağışlıyorum" diyordu.<br /><br />Halbuki adamcağız bilmiyordu bu ülkede Hilafetin kaldırıldığını.<br />O zamanlar IPhone yoktu.<br /><br />Serveti Halifeye teslim edilmek üzere İstanbul'a gönderildi.<br />İstanbul'da büyük bir şaşkınlık yaşandı.<br />Para Halifeye gelmişti ama ortada Halifelik yoktu.<br />Ne yapacaklardı bu parayı?<br /><br />Aylarca düşündüler ve tartıştılar.<br /><br />Sonunda "Eğitime ayıralım" diye karar verdiler.<br /><br />O parayla, seçmece yaptıklarını Avrupa'ya eğitime göndermeye karar verdiler.<br /><br />Burs parası olarak seçkinlerin cebine kondu, Avrupa'ya gönderildi.<br /><br />Osmanlı Arşivlerine girerseniz Güney Afrika'dan gelen PARA'nın izini ve belgelerini bulursunuz.<br /><br />Ve hep söylüyoruz, "Tüm olayları anlamak için PARA'nın izini sürün" diye.<br /><br />İşte o PARA ile Londra ve Parislerde mezun olanlar, JÖNTÜRKLER olarak memlekete döndüler..<br />Ve bu ülkeyi hep onlar yönettiler.<br /><br />Medyadan iş dünyasına, siyasetten bürokrasiye her yere onlar girdi.<br /><br />Güney Afrika'dan bu ülkenin bekası için "Olmayan Halife"ye gönderilen PARA'yla bu ülkeyi kamplara bölecek "SEÇKİN YÖNETENLER" yetiştirdik dışarıda.<br /><br />Onun için bizim tonlarca siyasetçimiz dışarıya, MİT'imiz yıllarca CIA'ya MOSSAD'a çalıştı.<br /><br />Onun için Londra yanlısı, Berlin hastası, Paris tutkunu, New York aşığı, Tel Aviv dostu ELİTLER çoğaldı ülkemde.<br /><br />Her yeri kapladılar.<br /><br />Ne zaman biri çıktı "Artık kavga yok, Anadolu sermayesi, Balkanlar, Ortadoğu, Afrika, Orta Asya, Milli Devlet, ülkenin ayakta kalabilmesi için enerji hatları" dedi işte o zaman düğmeye bastılar.<br /><br />Operasyon yapmak zor değildi onlar için.<br /><br />Her daim OPERATÖRLER bulmuşlardı bu ülkede.<br />Türkiye'nin yeni YÖN'üne ot tıkamak için eski JÖN'leri devreye soktular.<br /><br />İşte onun içindir ortaya "AKLIMIZIN ALMADIĞI" ittifaklar çıktı.<br /><br />JÖN'ler eğitildikleri merkezlerden ne gelirse uygulardı.<br /><br />Kollarına girdikleri kim olursa olsun önemli değildi.<br /><br />Her şeyin doğrusunu merkez bilirdi.<br /><br />Merkez "Tesbih çekin" derse...<br /><br />Tesbih bile çekerlerdi.<br /><br />BEKİR HAZAR/ TAKVİMDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-20567721458695405812014-02-07T10:22:00.001-08:002014-02-07T10:22:06.464-08:001999 yılında apo ya ait sorgu kayıtları ortaya çıktı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-YfyJCoLuQOE/UvUkLooRdOI/AAAAAAAAbeA/Tg6ezzu6Vj8/s1600/abdullah-ocalanin-ikinci-kasedi-ortaya-cikti-izle_1961.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-YfyJCoLuQOE/UvUkLooRdOI/AAAAAAAAbeA/Tg6ezzu6Vj8/s1600/abdullah-ocalanin-ikinci-kasedi-ortaya-cikti-izle_1961.jpg" height="256" width="400" /></a></div>
1999 yılında apo ya ait sorgu kayıtları ortaya çıktı<br />kayıt gizli alımış<br />yani apo nun kameradan haberi yok.<br />bu kaydı işçi partisi medyaya servis etti<br />yani aponun kankası doğu perinçekin partisi<br />ama önemli olan bu kaydı kimin ve ne için şuan da işçi partisine verdiğidir<br />artık israil mi ingiltere mi abd mi <a name='more'></a>ananascılarmı vermiş bilemem<br /><br />ama DAHADA ÖNEMLİ OLAN İSE aponun konuşmalarıdır<br />apo nun konuşmalarının özeti şu<br />diyor ki ben devlet için her şeyi yaparım ve ayrıca her türlü bilgiyi vermiş<br />yani resmen iftiracı olmuş <br /><br />peki taaa 1999 da kaydedilmiş olan bu videoyu şuan servis edenlerin amacı nedir<br /><br />tabi ki çözüm sürecini sabote etmek<br /><br />yani pkk lılara şu mesajı veriyorlar<br /><br />diyorlar ki<br /><br />bakın pkk lı kardeşlerimiz gördüğünüz gibi sizin taptığınız apo aslında size ihanet etmiş bir ezik bir hain.. o nedenle siz silahları alın savaşa devam edin. devletle olan savaşa devam edin karakol basın mayın döşeyin biraz şehid haberi gelsin belki akp yıkılır..evet tek amaç bu. aşağda aponun konuşmalarından bir kısım var okursanız anlarsınız<br /><br />Görüntülerde Öcalan şunları söylüyor:<br />video<br /><br />Çözüm sürecini sabote etmek için aponun kasetini yayınladılar<br /><a href="https://www.facebook.com/photo.php?v=664303023617438">https://www.facebook.com/photo.php?v=664303023617438</a><br /><br />-Ben de PKK ile savaştım. Devletten daha fazla savaştım.<br />-Cemil Bayık fazla politik değil. Bunlar korkunç adamlar.<br />-Suriye alternatif bulamadığı için bana mecbur<br />-İçimizdeki sapık adamlar oluk oluk kan akıttılar. Şimdi her şiddeti övmemi istiyorlar<br />-Devleti tanımadan devlete karşı çıkmaya yeltendik<br />-Arkadaşlara 'Türkiye ile birlikte yürüyün' diyeceğim<br />-Devletin hizmetinde dev gibi bir çalışma yapabilirim<br />-Devlet bana hizmet imkanı versin, inanılmaz girişimler ortaya çıkacak<br />-'Gel şunu yap' deyin bu benim için emirdir<br />-Devletin akıllı bir eri gibi çalışacağım<br />-Düşmanlığın en büyüğü devletle bana yapılmıştır<br />-Hizmetim karşılığında rütbe istemiyorum<br />-Yüzde 90 eylemlere karşıyım diyorum<br />-En büyük sevgi bendedir, belki yine şaşarsın<br />-Bana 6 ay verin örgütü halledeyim<br />-Milyonlarca insanı ilaç gibi kullanacağız<br /><br />NOT : 1999 yılında aponun bu sözlerine rağmen neden devlet yetkilileri apo yu kullanp bir çözüm süreci başlatmadılar..bu oldukça düşündürücü.. ve akp işte bunu yaptı. yani apo yu kullandı...Akpkk diyenlere duyrulurDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-80571326172332221912014-02-05T06:36:00.003-08:002014-02-05T06:36:46.732-08:00Baronlar imparadorluğu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-5Kyb_rebyW4/UvJMYkZLVII/AAAAAAAAbcg/7Ou3e7-2PPg/s1600/1271314.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-5Kyb_rebyW4/UvJMYkZLVII/AAAAAAAAbcg/7Ou3e7-2PPg/s1600/1271314.jpg" height="328" width="400" /></a></div>
Baronlar imparadorluğu<br /> <br /> Ortadoğu'da bir ülke.<br /> O ülkenin Başbakanı davet veriyor.<br /> Bir Türk gazeteci de davetliler arasında.<br /> <br /> Sohbetler başlıyor, söz Türkiye'ye geliyor. Türk gazeteci "Bizim Başbakanımız" diye söze giriyor. Ortadoğu ülkesinin Başbakanı lafını kesiyor. "Yanlış bir ifadede bulundunuz" diyor.<br /> <br /> Ve ekliyor;<br /> <br /> "Siz Erdoğan'ı sadece sizin lideriniz mi <a name='more'></a>zannediyorsunuz?" İşte Türkiye üzerine oynanan oyunların tamamının arkasında bu soru var.<br /> <br /> Dünyayı soyan Para İmparatorlarının bankaları, medyası, düşünce kuruluşları hep bundan saldırıyor.<br /> <br /> Tüm tezgahlar bu nedenle kuruluyor.<br /> <br /> CFR'nin yönettiği Brookings Enstitü'sünü yazmıştım dün. O enstitü Ortadoğu ülkelerine gidiyor birkaç sene önce.<br /> Mesela Mısır'da bir araştırma yapıyor.<br /> Erdoğan sevgisini yerinde görüyor.<br /> <br /> Anket sonucu ortaya konan rapor şu; "Erdoğan burada adaylığını koysa Başbakan olur."<br /> <br /> Dünyayı sömürenlerin gitmediği ülke kalmadı. Portekiz bile yıllarca sömürge ülkelere sahipti. TÜRK SEVGİSİ Belçika'nın bile Afrika'da kolonileri vardı.<br /> Dünya PETROL, ELMAS ve PARA Baronlarının güdümünde her yere girdiler.<br /> <br /> Avrupa'da sömürgeleri olmayan ülke yoktu.<br /> <br /> Gittiler, kan gölleri oluşturarak oralara BAYRAKLARINI diktiler.<br /> <br /> Türkiye ise Osmanlı'dan kalan bir mirasa sahipti. Balkanlar'dan Ortadoğu'ya, Kafkaslara, Asya'daki Türk Cumhuriyetlerine ve Afrika'nın en ücra köşelerine kadar yaşanan SEVGİYDİ bu.<br /> <br /> Onlar milyonlarca insanı katlederek BAYRAKLARINI DİKİYORLARDI.<br /> Bizim ise gitmediğimiz ülkelerde insanlar TÜRK BAYRAĞINI SALLIYORDU.<br /> <br /> Evet bayrağımız sallansa bile biz oralara gidemiyorduk tam 100 yıldır.<br /> <br /> Çünkü Osmanlı'yı borçla, faizle, işbirlikçi masonlarla paramparça edenler bizi dar alanda kuma gömmüşlerdi.<br /> <br /> Bizi alıyorlar, kamplara bölüyor, birbirimize düşürüyorlardı. İçeride "TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR" sloganı ile Türk'ü Türk'e kırdırıyorlardı.Kırılma sona erdiğinde Türk-<br /> Kürt kavgası başlatıyorlardı.<br /> <br /> Dışarıya bakacak gözümüz yoktu.<br /> <br /> Çünkü devamlı birbirimize yumruk attırdıkları için morarmaktan kapanıyordu gözlerimiz.<br /> <br /> İlk defa bir Başbakan çıktı, son kavga "Türk-<br /> Kürt" kapışmasını bitirmek için kolları sıvadı. "Barış yapalım, Osmanlı'nın gittiği, Türk bayraklarının sallandığı ülkelere, kardeşlerimize gidelim, 100 yıllık hasreti sonlandırıp kucaklaşalım. Türk Bayrağını sallayan ellerinden tutalım, BÜYÜK TÜRKİYE'yi kuralım" dedi.<br /> <br /> İşte bundan saldırıyorlar.<br /> <br /> Sırf bu yüzden Baronların, KANDAN BESLENEN PARADORLARIN yönettiği ABD'deki düşünce kuruluşlarına Kürtleri çağırıyorlar. <br /> <br /> "APO'yu boşverin, onu dinlemeyin, Kandil'e çıkıp savaşı sürdürün" diye çağrı yapıyorlar.<br /> <br /> Dünyayı yöneten Musevi HANEDANLARI ve onların Kraliçesi, Osmanlı'yı yıktıkları gibi, yerine kurdukları bu ülkenin olduğu yerde kalmasını istiyor. <br /> <br /> Birbirini kırıp, gömmesini istiyor. 767 Uluslararası şirket ve onların tepesindeki 10 aile ile bu sistemi dizayn için her yolu deniyorlar.<br /> <br /> BARONLAR imPARAdorluğu, yeni bir Türk İmparatorluğunu istemiyor.<br /> Onları yeni kitabımda anlattım uzun uzun.<br /> <br /> Evet "BARONLAR İMPARADORLUĞU" adlı kitabım nihayet matbaadan çıktı.<br /> <br /> Yeni doğan bir bebeğim var elimde.<br /> <br /> Yeniden doğmak isteyen Türkiye'ye KÜRTAJ yapmak isteyenlerin maskesini düşürüyor.<br /> <br /> Ne yaparlarsa yapsınlar bu çocuk doğacak.<br /> <br /> Çünkü devirmek istedikleri Türkiye lideri sadece bu ülkenin lideri değil.<br /> <br /> Balkon konuşmasında boşuna milyonlara söylemedi. "Bu seçimi Ramallah kazandı, Beyrut kazandı, Saraybosna kazandı, Üsküp kazandı" diye.<br /> <br /> Ona kazandıran Türk Milleti'ydi.<br /> Ve bu ülke artık uyandı.<br /> <br /> NOT; Yeni kitabımı ve sevgili Ergün Diler'in "Kraliçe'nin Adamları" kitabını divanyolu.com.tr veya 0212 528 91 92 nolu telefondan temin edebilirsiniz.<br /> <br /> BEKİR HAZARDünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-70262469554965260682014-02-02T11:11:00.001-08:002014-02-02T11:11:09.834-08:00Balıkçı gemileri ve 'TIR'lar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-iflBiOdZZaI/Uu6YJbqE7CI/AAAAAAAAbbQ/cEkqpB1FAUk/s1600/sayfa_24_1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-iflBiOdZZaI/Uu6YJbqE7CI/AAAAAAAAbbQ/cEkqpB1FAUk/s1600/sayfa_24_1.jpg" height="268" width="400" /></a></div>
Balıkçı gemileri ve 'TIR'lar<br /> <br /> 1958 yılıydı. Mersin'de gümrük memurları ticari bir geminin personeli hakkında kaçakçılık yaptıkları iddiasıyla savcılığa ihbarda bulundular. Kıbrıs'a erzak taşıyan gemi hareket etmek üzere limanda bekliyordu.<br /> <br /> İhbar üzerine savcılık harekete geçerek gemi personelini gözaltına aldırdı. Gümrük memurlarının da, savcının da bilmediği şeyler vardı. Mersin'de kaçakçılık suçlamasına maruz kalan <a name='more'></a>gemi aslında Kıbrıslı Türklere gizlice silah taşımakla görevliydi.<br /> <br /> İngiltere'nin 1950'lerde Kıbrıs'tan çekileceği belli olmuştu. Kıbrıs'ı ilhak etmek isteyen Yunanistan'ın desteklediği Rum milliyetçiler Ada'da terör estiriyorlardu.<br /> <br /> Kıbrıslı Türklerin ise ne silahı vardı, ne cephanesi. Kıbrıslı liderler Türkiye'den yardım istediler. Başbakan Adan Menderes gizli olarak 'Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kurulmasına karar verdi. <br /> <br /> Konu Bakanlar Kurulu'nda görüşüldü. Adaya silah gönderilmesi ve Mücahitlerin eğitilmesi görevi Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı 'Özel Harp Dairesi'ne tevdi edildi. Akdeniz limanlarından balıkçı gemileri, erzak gemileri, hatta kayıklarla silah sevkiyatı başladı. Mersin'de alıkonulan gemi Kıbrs'a ilk silah sevkiyatını yapmak üzereydi. <br /> <br /> Sevkiyatın akamete uğraması üzerine Binbaşı İsmail Tansu Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'ya durumu bildirdi. Zorlu, Gümrük ve Tekel Bakanı Hadi Hüsman'ı arayarak şöyle dedi:<br /> <br /> 'Beyefendi, biliyorsunuz Bakanlar Kurulu'nda sözünü ettiğim, Kıbrısla ilgili bir çalışmamız var. Mersin gümrüğünde bir olay olmuş. Şimdi size İsmail Tansu adında bir subayı gönderiyorum. Kendisini dinleyiniz. Bu arkadaşların görevi o kadar önemli ki, altın kaçırsalar, biz Hükümet ve Devlet olarak göz yumacağız. Sizden binbaşının istekleri doğrultusunda ilgililere gereken talimatın verilmesini rica ediyorum.'<br /> <br /> İsmail Tansu Bakan Hadi Hüsman'dan İzmir, Antalya, Alanya, Anamur, Taşucu ve Mersin gümrük müdürlüklerine 4 görevli subayın isimlerini bildirmesini istedi. <br /> <br /> Subaylara her türlü kolaylık sağlanmalı ve bu durum son derece gizli tutulmalıydı. Bakan Hüsman 'Merak etmeyin bu milli davamıza hizmette hepimize düşen görev var. İstekleriniz için bizzat gerekli talimatı vereceğim, size başarılar dilerim' demişti.<br /> <br /> Silah sevkiyatının NATO'da Türkiye'nin müttefiki olan İngiltere'nin ve Yunanistan'ın haberi olmadan gerçekleştirilmesi gerekiyordu. İşin içine Akdeniz bölgesindeki Türk istihbarat (MAH) birimleri de dahil oldu.<br /> <br /> 1959 Ekim'inde bir ihbar sonucunda Kıbrıs açıklarında 'Elmas' isimli, silah yüklü bir balıkçı gemisi bir İngiliz muhribi tarafından yakalanmak üzere idi. <br /> <br /> Geminin alıkonulması halinde hem gizlilik kuralları ihlal edilmiş olacak, hem Menderes Hükümeti İngiltere'ye karşı zor durumda kalacaktı. <br /> <br /> Gemi kaptanı aldığı talimat üzerine gemisini batırdı ama personeli tutuklandı. Personel daha sonra Türkiye'nin girişimleriyle kurtarıldı. <br /> <br /> İsmail Tansu'nun 2001'de yayımladığı 'Aslında hiç kimse uyumuyordu' kitabında vurguladığı gibi devlet birimlerinin sağlıklı koordinasyonu sayesinde mekanizma tıkır tıkır işledi, Kıbrıslı Mücahitlere kendilerini koruyabilmeleri için gerekli donanım ve zemin sağlandı. <br /> <br /> Buradan 'TIR'lar meselesine geleceğim. <br /> <br /> Türkiye'nin Suriye sınırındaki gelişmeler halde ve istikbalde ülkemiz için bir güvenlik riski oluşturuyor ise devletin ilgili ve sorumlu birimlerinin sınır ötesinde önlem almaları kadar doğal bir şey olamaz. <br /> <br /> Eğer devlet birimleri arasında eşgüdüm eksikliği var ise bir an önce giderilmesi gerekiyor. Zira ortaya çıkan manzara hoş olmamıştır.<br /> <br /> ABDULLAH MURADOĞLU<br />Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-1267101965089320858.post-8215635744748861912014-01-26T10:06:00.000-08:002014-01-26T10:06:03.031-08:00Ne zaman özgürlük desek bir hain çıkar içimizden<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-Y_FRqaVWMj0/UuVObkpILCI/AAAAAAAAbWI/QmA7k3rzSbw/s1600/maskeler.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-Y_FRqaVWMj0/UuVObkpILCI/AAAAAAAAbWI/QmA7k3rzSbw/s1600/maskeler.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
Ne zaman özgürlük desek bir hain çıkar içimizden<br /> <br /> Bu topraklarda ne zaman ezan sesi insan sesine karışsa<br /> <br /> Ne zaman tekbirler kubbelere dolsa<br /> <br /> Ne zaman 'Allah' dese bu millet, 'Hayy' dese, 'Hak' dese<br /> <br /> İçimizden bir hain çıkartıp saldırtırlar üzerimize.<br /> <br /> Ne zaman bu topraklarda yaşayan milletler birbirini <a name='more'></a>kardeş bilse<br /> <br /> Ne zaman bir Kürt, bir Türk'e aşık olsa, sarılsa özlemle, sevgiyle<br /> <br /> Ne zaman bir Arap'ın Acem'e, Mağriplinin Şimalliye üstünlüğü olmasa<br /> <br /> Toprağın bereketle verdiği nimet ne zaman adil pay olsa<br /> <br /> İçimizden bir hain çıkar, aşımıza ağu katar.<br /> <br /> Yaktılar, yıktılar şehirlerimizi.<br /> <br /> Şam'ı, Halep'i Bağdat'ı, Kahire'yi, Kudüs'ü, Basra'yı, Kandahar'ı, Kabil'i.<br /> <br /> Tıpkı Gırnata'yı, Kurtuba'yı, Semerkant'ı, Buhara'yı yaktıkları gibi.<br /> <br /> Bir Moğol istilası daha adil olurdu Halep'i, Hama'yı yıkanlardan.<br /> <br /> Ciğerlerinden kan kusturdular çocuklarımızın İskenderiye, Asyut, Minye sokaklarında.<br /> <br /> Ne zaman ki bir kahraman çıktı<br /> <br /> Ne zaman ki bir yiğit çıktı, şehirlerimizi mamur etmeye<br /> <br /> Ne zaman ki bir güzel adam çıktı çocuklarımızın başını okşadı, elini öptü<br /> <br /> Ne zaman ki lider doğurdu analarımız<br /> <br /> İçimizden bir hain çıktı, hançerledi bizi sırtımızdan.<br /> <br /> Bu millet, ne zaman mutlu olsa, zengin olsa, özgür olsa<br /> <br /> Bu millet ne zaman ki evladını ölüme değil, düğüne gönderse<br /> <br /> Bu millet ne zaman ki kızını gelin etse, toy etse<br /> <br /> Ne zaman sokaklarında kan değil, karanfil kokusu yayılsa bu milletin<br /> <br /> Ne zaman ki gül bahçesine erguvanlar dolansa<br /> <br /> Bir hain çıkar, ocağına bağına, çiftine çubuğuna ateş salar.<br /> <br /> Bir gün gariban kalbi sevinçle atsa, korkuyla değil<br /> <br /> Kapısına kara haber değil, yârin muştusu gelse<br /> <br /> Bu millet ne zaman açlığın, fakirliğin, yokluğun pençesinden kurtulsa<br /> <br /> Ne zaman koyunu kuzulasa, yoğurdu mayalansa bu milletin<br /> <br /> Bir hain kurt, bir nankör çakal çıkar sürümüze saldırır.<br /> <br /> Bu milletin ne zaman ki alnı secdeye değse<br /> <br /> Bu diyarlarda 'Ümmet' diyen, 'İslam' diyen, 'Peygamber' diyen ne zaman çoğalsa.<br /> <br /> Daralmış, kuşatılmış, sınırları çizilmiş ülkelerin esaretini değil, Ümmetin özgürlüğünü savunsa biri.<br /> <br /> Birisi Afrika'nın kara derisini, Asya'nın beyaz tenine kardeş, kara gözlüyü maviye eş yapsa<br /> <br /> 'Biriz, tekiz, kardeşiz, Ümmetiz' dese gür bir ses<br /> <br /> İçimizden bir hain çıkar, boğazımıza sarılır, sesimizi kısar.<br /> <br /> Ne zaman ki esarete itiraz ederiz<br /> <br /> Ne zaman ki 'bileklerinizde kelepçe, ayağımızda pranga var' deriz<br /> <br /> Ne zaman ki 'başını yere eğme, dik tut' deriz<br /> <br /> 'Neden mahzunsun, inanıyorsan üstünsün' deriz ne zaman<br /> <br /> Ne zaman ki ellerimiz duaya açılır, niyaza açılır, Rahman'a açılır<br /> <br /> Ruhumuzun derinliklerine kadar hissettiğimiz bir nida duyulur:<br /> <br /> 'Nasrun minallâhi ve fethun karîb ve beşşiril mû'minîn'Dünya Gerçeklerihttp://www.blogger.com/profile/03339745419468774627noreply@blogger.com