sayfalar

24 Şubat 2012 Cuma

Kader Değişir mi?


Kader Değişir mi?

“Allah, (o yazıdan) dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Ana kitap (olan Levh-i Mahfuz) ise O’nun katındadır.” (Ra’d, 39)

Allah’ın (cc) Zatı, ezeli ve ebedi olduğu gibi Zatına ait bir sıfat olan ilim sıfatı da ezeli ve ebedidir. Allah (cc), ilmiyle bizlerin neler yapacağını ezelden bilip Levh-i Mahfuz’a yazmıştır. Bu levha değişikliğe uğramaz.


Bazı hadislerde kaderin bir takım şartlarla değişebileceği ifade edilmiştir. Bu değişiklik hakiki manada Levh-i Mahfuz’da olan bir değişiklik değildir. Çünkü Allah’ın ezeli ve ebedi ilminde değişiklik olmaz. Allah (cc) her şeyi son şekliyle bilir.

Bir de bir takım şartların yerine getirilmesi ile değişebilen bir kader vardır. Buna Levh-i Mahv ve İsbat ya da Levh-i Muallâk yani kesin olmayıp değişebilen levha denilir. Bu levhanın değişebilmesi mümkündür.

Mesela Levh-i Muallâkta, kişi evden çıktığında sadaka verirse başına gelecek trafik kazasından kurtulacak, eğer vermezse trafik kazası geçirecek şeklinde yazılmıştır. Burada kulun sadaka verip o kazadan kurtulmasıyla kaderi değişmiş olur.

Allah’ın “ata” “kaza” “kader” namında üç kanunu vardır. Kader bir şey hakkında verilen karar, Kaza bu kararın yerine getirilmesi, Ata ise verilen kararın yerine getirilmeyip hükmün iptal edilmesidir. Mesela; bir kişinin suçu dolayısıyla 10 yıl ceza alması kader, bu kişinin on yıl hapiste kalması kaza, hâkimin hükmü iptal ederek o kişiyi affedip kurtarması ise atadır.

Yapılan dualar, verilen sadakalar veya Allah’ın razı olduğu bazı haller, insanı musibetlerden ve sıkıntılardan korur. Böylece ata kanunu gerçekleşmesiyle kader değişmiş olur.

Kaderin değişebileceğine dair güzel bir misal olarak Hz. Ömer ve Hz. Ebu Ubeyde bin Cerrah arasında geçen bir mesele:

“Hz. Ömer Şam’a gitmişti. Ebu Ubeyde bin Cerrah (ra) Yermuk yakınlarında onu karşıladı. Biraz sohbetten sonra Ebu Ubeyde (ra) halifeye Şamda veba olduğunu haber verdi. Ömer (ra) bunu duyar duymaz orduyu derhal Medine’ye dönme emri verdi.

Ebu Ubeyde bu emrin hikmetini anlayamamıştı. “Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” Diye sordu.
Hz. Ömer’in (ra) bu suale verdiği cevap manidardı.

“Evet,” dedi. Allah’ın bir kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin? Eğer senin develerin olsaydı, onları iki yamacı olan vadiye indirselerdi, o yamaçlardan birinin yaylım otu fazla, diğeri ise çorak olsa ve sen develerini otlak yerde gütsen Allah’ın kaderiyle gütmüş, otsuz yerde gütsen yine Allah’ın kaderiyle gütmüş olmaz mısın?

Bu arada Abdurrahman bin Afv geldi ve şöyle dedi:
“Bu hususta ben bir şey biliyorum onu Rasulullah’dan (asm) işitmiştim.” Şöyle buyurmuştu:
“Bir yerde veba hastalığının bulunduğunu işittiğiniz zaman oraya gitmeyiniz. Eğer hastalık bulunduğunuz yerden çıkarsa kaçmak için sakın oradan ayrılmayınız. Bunu duyan Hz. Ömer Allah’a hamd etti.” (Buhari, Müslim)