sayfalar

2 Mart 2012 Cuma

Dersim'in düşündürdükleri

Asıl tartışılması gereken tartışılmıyor. Dersim'i yerle bir eden sistemin özellikleri nedir? Diye bir soru sorulmalı ve cevabı alınmalı.

Başbakanın açıkladığı resmi belgeye göre 13 bin insan öldürülmüş Dersim'de.
Yine resmi belgelere göre on binlercesi sürgün edilmiş.

"Aradan 75 yıl geçti, insanlar daha medenileşti, günümüzde bu tür olaylar olmaz" dememeli.

Dünyaya nizamat vermek isteyen Amerika, Irak'ta bir buçuk milyon Müslüman öldürdü. Milyonlarcasını evinden yurdundan etti.

Afganistan'da bir milyona yakın Müslüman öldürdü.

Milyonlarcasını sürgün edip mülteci kamplarında yaşamaya mahkum ederken binlercesini ülkesine götürüp Guantanamo hapishanesinde beş yıl işkence ettikten sonra "Suçsuzmuşsun" diyerek salıverdi.

Hıristiyan hitler beş milyonun üzerinde insanı öldürüverdi.

Cesetlerini yakarak fabrikaların ve askeri karargahların ısınmasını sağladı.

Ankara siyasalda okuyan Öcalan, elli bin insanımızın ölmesine sebep oluverdi.

Güçlüye boyun eğen, güçsüzün kanını emen İsrail oğullarının, kendilerini Firavunun köleliğinden kurtaran Musa aleyhisselama bile ihanet ettiklerini açıkladıktan sonra Adem'in iki oğlunun kıssasını onlara hatırlatır Rabbimiz.

Kabil ile Habil arasında geçen olayda Kabil, Rabbin koyduğu kanuna değil de kendi koyduğu kurallarıyla hareket edince kardeşi Habil'i öldürdüğünü ve bundan ibret alınması gerektiğini haber verir. (Bak Maide süresi ayet 22-27)

Çağımızda bunlar olmaz denemez.

Yardım gemisinin yardımseverlerini bile öldürüveren bir millet çöreklenmiş Filistin'in bağrında.

Bütün dünyanın tanıdığı Nuh aleyhisselam gibi bir peygambere "Eğer bizi Allaha davet etme işine son vermezsen seni taşlayarak öldürürüz" diyen bir topluluk yaşamış bu dünyamız üzerinde. (Bak Şuara süresi ayet 116)

Yahudi'siyle Hıristiyan'ıyla, Müslüman'ıyla herkesin atası kabul edilen İbrahim aleyhisselam, put yapımcısı babası Azer tarafından "ya peygamberliği bırakırsın veya taşlayarak seni öldürürüm" diyen babanın iç dünyasıyla çağdaş kafir katillerin iç dünyasına girsek inkarcılığın karanlık sokağında karabasanlara rastlamaz mıyız? (Bak Meryem süresi ayet 46)

Yasin süresinin ikinci sayfasında bahis edilen üç elçinin bir şehir halkına yaptıkları tebliğ sonunda o tebliğcileri öldürmek ve sürgün etmek tehdidinde bulunan ve onaların tebliğine gönül veren şehir halkından birini linç ederek öldüren şehir halkı ve yönetiminin ruh hali ile çağdaş devlet olarak organize olmuş katillerin ruh hali arasında ne fark olabilir?

Ashab'ı Kehfin başına gelenleri haber verir Rabbimiz Kehf süresinde.

Zalim ve kafir Dakyanus ile Nusayri Beşşar'ın ve Hıristiyan Bush'un içlerinde taşıdıkları şey onları katil ve zalim yapıyor.

Asıl bu adamların bu karanlık duygulardan kurtarılması gerekiyor.

İbrahim aleyhisselamı ateşe atan Nemrut, Musa aleyhisselamı öldürmeye kalkan Firavun, Muhammed aleyhisselamı hapse atma, öldürme, sürgüne gönderme tekliflerini parlamentoda görüşen ve öldürmeye karar veren Ebucehil ve çevresinin iç dünyasında taşıdığı inkar, kafirlik, zalimlik damarı, çağdaşlarımızda da devam ettiği sürece okulda, karakolda, kışlada, tarlada, en güvenli işyerinin yirmi beşinci katında da can güveliğinden bahsetmek barışa, güvene, mutluluğa, gönül rahatlığına, huzura doğru boşuna kürek çekmeye benzer.

Sevgili rahmet peygamberimiz dünyanın en bedevi insanlarını eğitim yoluyla en medeni hale getirmiş. Medine'de kurduğu on yıllık devleti bir buçuk milyon kilometre kare, Türkiye'nin iki katı toprak fethetmiş ve harp meydanlarında ölenlerin sayısı iki taraftan iki yüz elliyi geçmemiş. (Bak, Prof. Dr. Muhammet Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, sayfa:11, Dr. Salih Tuğ çevirisi, Yağmur yayınları, İst.1962