Yunanistan'da da aynı Babil, İran, Mısır'da olduğu gibi, ihtilaller durmamış, tabiatçı, fizikçi yani Rasyonalist ve tecrübeci bir felsefe yolu açılmıştır (önce de belirttiğimiz gibi rasyonalizmin temelini Yahudiler Musa peygamberden Allah'ı (cc) açıkça görmek istemeleriyle ortaya koymuşlardır. BabiI'de hazırladıkları Tevrat’ın temeli de bu görüşe dayanmaktadır.)
Ve bu görüşteki filozoflar Yunanistan'da vaziyete hakim olmuşlardır. Hukuki bakımdan yine meşhur filozof ve hukukçular gerek Atina'nın gerekse Isparta'nın umumi içtimai, iktisadi hayatını kendi düşüncelerine göre değiştirmiş, kendi laik düzenlerini kurmuşlardır. Umumiyetle bu Yahudi feylesoflar ve hukukçular tahsillerini orta şarkta, Mısır ve Babil'de yapmışlardır. Bu çağlarda bu ilim ve kültür merkezleri ise bugün olduğu gibi Yahudi feylesof âlim ve hahamların tesiri altında idi. Yahudi gerek Babil, gerekse İran'da bu memleketlerin idare mekanizmalarına yani beyinlerine yerleşmiş ve hakim olmuştur. Esasen bir yerde siyasi hakimiyet kimdeyse o milletin bütün mukadderatı o hizbin veya o teşkilatın iradesine tabidir. Bilhassa bugün garpta ve şark milletlerinde HAKİMİYET MİLLETİNDİR cümlesi çoktan bir masal ve alay haline geldiğini bilmeyen yoktur.
Televizyonda İsrail'le ilgili araştırma yapıldığında Türk milletinin % 80'i İsrail'i istemediğini, Yahudi’yi sevmediğini belirttiği halde Türk milletini hiçe sayarak Hikmet Çetin İsrail'e gidip İsrail'le anlaşma yapmıştır.
Yine Müslüman Türk milletinin % 94 gibi hemen hemen milletin tamamı Çekiç güç vatan topraklarını işgalden vazgeçsin, defolup gitsin dediği halde Meclisteki Yahudi uşakları Müslüman Türk milletinin tamamını hiçe sayarak Çekiç gücün süresini tam 6 ay uzatmıştır. Bu uygulamadan anlaşılmaktadır ki HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ TÜRK MİLLETİNİN değil. Bu milletin başına çöreklenmiş mason birkaç Yahudi uşağınındır. Türk milleti bu aldatmacayı anlamış bulunmaktadır.
Yunanistan zamanımız tarihinin istinat ettiği LAİK düşüncenin ve ahlaksız felsefenin Yahudi tasavvur ve arzularına en uygun bir şekilde işlendiği ve geliştiği bir beşik olmuştur.
İşte ilerde de göreceğimiz gibi Roma hukukunun da temelini oluşturacak olan Yunan hukukunun kurucuları Atinalı SALON ve KLİSTEN ile Ispanalı LlKURG bu hukukçuların en meşhurlarıdır.
Ben burada bir şeyi hatırlatmadan geçemeyeceğim. Bazı kimseler T.C.'in laik hukukunu İsviçre'nin modern hukukuna İsviçre'nin modern hukukunu da Roma'nın mektup yani mevzu hukukuna, Roma hukukunu da Mısır'ın Ehramlarına dayandığını yani firavunlara dayandığını söylemektedir. Bu tarihi bir yanlıştır.
Bu şekilde bir tespit tarihi yanılgıyla beraber Maktulu katil olarak göstermektir ki bu çok büyük bir hatadır. Türk milletinin kültür seviyesi mahdut bırakılmıştır, millet bu durumu fark etmemektedir zira mazurdur bu ülkede laik ihtilal olmuş ve bu ülke milleti kültür emperyalizmine uğramıştır. Açıkçası cahil bırakılmıştır. Yukarda ki tespitle gerçek suçlu tarihin derinliklerinde ve de Büyük Ehramların labirentleri andıran iç içe odalarında kaybolup gitmektedir. Biz bu yanlışı tarihin ışığında düzeltmek istiyoruz.
Bugünkü T.C.'in hukuku İsviçre medeni hukukuna, İsviçre medeni hukuku Roma hukukuna, Roma hukuku Atina hukukuna, Atina hukuku da Tevrat’tan mülhem Judoizm’e yani Yahudi şeriat inde olan TABI hukuka dayanır. İşte bu tespit tamdır. Ve bu tespit bize tarihin akışı içinde gerçek suçluyu tanıtmış olacaktır gerçek suçlular MISIRLILAR değil bütün dünyanın bildiği gibi İSRAİLLİLERDİR.
Roma hukukunun Mısır'a dayandırılması bir yanlış değilse bir kasıttır.
Milattan evvel 6. asırda Yunanistan'da fizikçi yani feylesoflar ve liderler LAİK ihtilallerini yapmışlar ve yeni rejimlerini kurmuşlardı. ME 508'de KLİSTEN SOLON kanunlarını ıslah ederek demokratik ıslahatı tamamlıyordu.
Aynı seneler Roma'da da İhtilal ve inkılapların vuku bulduğu yıllardır Yeni Çağdaki reform ve Fransız ihtilalinin prensiplerini hazırlayan ilk büyük ihtilal o çağlarda Yunanistan'da meydana getirilmiş LAİK Yani Demokratik rejim kurulmuştur. SALON ve LİKÜRK bu yeni rejimin prensiplerini koymuşlar, kanunlarını hazırlamışlardı. Fransız ihtilalinin dünyaya sirayet ettirildiği gibi o zaman da Yunan ihtilali etrafa sirayet ettirilmiştir. Bu suretle Roma'da da meşhur 509 ihtilali patlamış, Krallık devrilmiş. Cumhuriyet kurulmuştur.
Roma ihtilalcileri TlTUS LlVlUS'un anlattıklarına göre Atina'nın SOLON kanunlarıyla içlerinden bazıları hukuklarını yazılı bir şekilde daha evvelce tespit etmiş bulunan diğer Yunan sitelerinin kanunlarını tatbik İçin Yunanistan'a Roma'dan bir heyet gönderilmiştir. (Roma hukuku dersleri, Sayfa 48-85.)
Görülüyor ki zamanımız LAİK ihtilallerin merkezi Fransa olduğu gibi o zamanda bu merkez Yunanistan'dı. Zamanımız ihtilallerinin prensipleri de yine eski Yunan ihtilallerinin prensiplerine dayanıyor.
Roma'nın krallık devrine ait olan hukuku memleketin hakiki sahipleri olan asıl halkın milli ve dini hukuku yani şeriatı İdi. Roma'nın cengaver ruhu bu dini ananelerle besleniyordu. Bu hukuk laik hukukun tesiri altına girdikten sonra Roma umumiyetle ve tedrici surette iki üç asır içinde yapıcı İradesini ve kuvvetli seciyesini kaybetti.
Roma'daki ihtilalciler Yunan hukukundan iktibas ettikleri kanunlarla Roma'nın yeni hukukunu hazırlamak (De Çemvir: On Kişiler) heyeti denilen muvakkat bir hükümet seçtiler. Bu heyet patriçi sınıfına mensup eski senato azalarından müteşekkildi. (ME 451) Bir sene sonra 450'de (De Çemvir)ler yazmış oldukları kanunları halka sundular. Halk bunları kabul etti. Bunlar 10 levha teşkil ediyordu. Halk bu kanunları yeterli bulmadı. Bu heyet halk tarafından düşürüldü, yerine patriçiler ve plepslerden müteşekkil bir heyet getirildi. Bunların hazırladığı kanunlarda iki levha teşkil etti
Roma'da Cumhuriyet devrinde 12 levha kanunları mekteplerde okutulur, gençlere ezberletilirdi. 12 levha kanunlarından önce Roma'nın -YUSUN- hukuku dinî mahiyette idi. Bu hukuku ancak PATRİÇİ sınıfına mensup Ruhaniler bilirdi. 12 levhadaki esaslar yazılıp kanun mahiyeti iktisap ettikten sonra Roma hukuku tedricen laikleşti. (Umumi Hukuk Tarihi, Sayfa: 296-309)
Görülüyor ki Roma kanunlarının Mısır Firavunlarıyla uzaktan yakından bir İlgisi yoktur, tamamen Yahudi Yunan felsefesinden ve Yunan hukukundan alınmıştır.
Evet Roma krallığı cumhuriyetçi ihtilalcilerin tazyikiyle yıkılmış, yerine laik esaslara dayanan Roma cumhuriyeti kurulmuştur. Cumhuriyetçiler Roma'nın dini mahiyetteki (yazılı olmayan) YUSUN hukukunu laik prensiplere göre yazılı hale getirmişlerdir. (ME 551-449) Bu ihtilal hareketi ve bu hareketin meydana getirdiği laik ve yazılı hukukun adı "ROMA HUKUKU"dur.
Zamanla Garp milletlerinin hemen hepsi (İngiltere hariç) Roma hukuku esaslarına göre hazırlanmış olup adına Medeni hukuk denilen bir takım kanunlar kabul etmişlerdir. Şark ve İslam milletleri arasına bu medeni kanun girememiş, yalnız bizdeki batı hayranı kafalar son zamanda Osmanlıyı yıkarak T.C.'yi kurmuş, Dinimize ve Kuran'ımıza dayanan hukuku kaldırıp Yahudi’nin laik İsviçre kanunlarını ülkemize sokmuşlardır, halen bu kanunlar ülkemizde caridir.
Yahudi mütefekkir Max Beer Sosyalizm ve sosyal mücadelenin umumi tarihi adlı eserinin 80'ci sayfasında Yahudi dini (JUDAISM) İle Yahudi Yunan felsefesinin Romalılar tarafından kabul edildiğini şöyle anlatıyor:
Filistin'de Yahudi ahlakiyatı ve İskenderiye'de Judeu Greec ahlakiyatı nerelere kadar nüfuz etmişse stoisyen ahlakiyatı da oralara gitmiştir. Bu hal Cumhuriyetin birinci asrından İmparatorluğun birinci asrına kadar geçen zaman zarfında Roma'nın bütün entelektüel siyasal ve sosyal İnkişafının bir neticesidir. Bu zamanlarda Roma'nın şarkla münasebetleri neticesinde Roma'ya tesir eden şark dinleri arasında en kuvvetlisi ve kitaplısı Yahudi dini idi. Bu dinler arasında Judaısm büyük taraftar elde etti diyor.
" Yani Roma bugünkü Avrupa gibi Yahudileşiyor.
Karl Forlender de Felsefe Tarihinin 204. sayfasında şöyle diyor: PANETlUS gibi Yunan feylesofları Roma'ya geldiler, Roma'nın güzide gençlerini Atina, Rodos ve İskenderiye gibi Yunan hikmetinin merkezlerine bu gençleri Yunan felsefesi öğrenmeye davet ettiler.
Görülüyor ki bizde olduğu gibi Jön Türkler denilen batıya gidip, oradan fikir ithal ettirilen ve Osmanlı'yı yıkan bu güruh Roma'da da aynı şekilde Yunanistan'a gidip döndüklerinde cihangir Roma'yı yıkmışlardır.
ALFRED FUYYE'nin felsefe tarihinin 280. sayfasında şöyle diyor:
Stoisim Roma, kanunlarının temelini teşkil etti. Ve mevzu Roma Kanunlarını tabi kanunlara takrip etmeye çalıştı. Roma'da en mühim kanun vâizleri olan GAlUS'lar, Paul’lar. PAPiNlEN'ler, ULPlEN'ler, MODESTUS’lar hep stoisim mektebinin talebeleri idiler. Bütün bunların nazarında hukukun tarifi şu idi: "İnsanlar arasında tabii olan aklın vazettiği Şey. Yani menfaat-İ medeniye hukuku tabii îyeyi ihlal edemez."
İste Yunan kanunlarının ve Roma hukukunun dolayısıyla Avrupa medeni hukukunun bizdeki TC hukukunun temeli bu tabi hukuka, bu hukuk ta Tevrat’taki üç sözcüğe dayanır:
HÜRRİYET-MÜSAVAT-UHUVVET Bu kelimelerle ifade edilen laisizm. komünizm. masonizm yahut onlara göre demokrasinin gayesini teşkil eden tab! hukuk nazariyesidir. Tabi hukuk insanlığın ilk devirlerine dayanır. İnsanlar devlet ve özel mülkiyet ve kanunlar yokken çok mutluymuşlar! Hür ve eşit ve müsavat İçinde yaşarlarmış. hiçbir prensip yokmuş, hayvanlar gibi çıplak gezer. istediğiyle çiftleşir, tam hür olduğu için istediği şekilde hareket ederlermiş, medeniyet devlet ve mülkiyet işin içine girince güya her şey bozulmuş, onun için insanlar tekrar demokrasiyle tedrici tedrici tabi hukuk prensiplerine götürülecek her kez komünizmle eşit olup ar, namus, haya, İffet, aile, devlet, din, mülkiyet kaldırılıp sadece İsrail'den YAHOVA devletinin hakimiyeti altında tek dünya devletiyle idare olunacaklardır. İşte bütün cihan savaşlarının ve bugüne değin olmuş olacak ihtilallerin hazırlanan Anayasa ve hukukun gayesi bu Yahudi dünya devletinin hakimiyeti içindir.
Şimdi bu hakimiyet için Tevrat’a bir göz atalım. "Allah'ın rabbin sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak onların İlahlarına kulluk etmeyeceksin." Tesniye 7/16
Ayak tabanınızın bastığı her yer sizin olacak, sınırınız Fırat ırmağından Nil nehrine kadar olacak, Önünüzde kimse duramayacak. Tesniye 11/24
Türk milleti Fıratın sularıyla İlgilenen İsrail'e ve Türk milletinin vatanından çıkan suyu İsrail'e vermeye çalışan Yahudi uşaklarına dikkat etmeli ve karşı çıkmalıdır.