Herkes o soruyo soruyor: Bu ses kaydını kim ya da kimler servis etti? İsrail mi, PKK mı, MİT’in içindeki bir birim mi, İsrail-PKK yapımı mı?
Devlet ile PKK arasındaki görüşmelerin internete düşmesi sonrası herkes o soruyu soruyor. Kim sızdırdı ve neden sızdırdı?
Akit yazarı Yener Dönmez bugünkü yazısında 3 ihtimal üzerinde durmuş.
İşte olağan şüpheliler ve amaçları;
Gerilimin tırmandığı sıralarda İsrail Başbakanı, “Polemiğe girmeyeceğiz” demişti.
Bu İsrail’in genel tavrıdır. Uluslararası konularda durum ciddileştiği anda “konuşmayı” bir tarafa bırakıp “iş yapmaya” geçerler…
Hakan Fidan’la ilgili kasetin aydınlatılması gerekiyor.
Kamuoyunda pek çok insanın kafası karışık.
Akıllara ilk gelen de İsrail…
İsrail medyasında Erdoğan hükümetinden kurtulmadıkça Türkiye’yle ilişkilerin eskisi gibi olamayacağı defalarca işlendi.
Kasetteki PKK işbirliği denklemi biraz değiştiriyor ve olayı anlayabilmemiz için bütün seçenekleri masaya yatırmamızı gerekli kılıyor:
1- Psikolojik harp ve İsrail:
Dünyada psikolojik harbi İngiltere’den sonra en iyi uygulayan ülke İsrail’dir.
Başbakan Erdoğan’ın gücüne güç katacağı, ülkenin bütün gazetelerinde manşet olacağı, dünya medyasının önemli gündem yapacağı Ortadoğu gezisinin ilk gününde “ses bombası” gibi bu kasetin servis edilmesi profesyonel bir psikolojik harp hamlesiydi.
ANF’DE BİLİNÇLİ OLARAK İSRAİL KARŞITI HABERLER YAPILDI
Pek çok defa PKK’yı taşeron olarak kullanan İsrail bir kez daha bunu yaptı.
PKK-İsrail işbirliği konusunda Türkiye duyarlı takibe geçmişken, Fıratnews’ten aniden İsrail aleyhine haberler yapılması da bu işin parçası. Bu haberlere kimse inanmadığı gibi, İsrail medyasındaki durumu görmezden gelme de inandırıcı değil. İran’a yakınlığı nedeniyle Hakan Fidan’ı her fırsatta tamamı üretilmiş çarpıtma haberlerle yerden yere vuran İsrail medyası, vazoyu kırdıktan sonra ıslık çalıp tavana bakan çocuklar gibi…
2- PKK’nın Fidan’dan intikamı mı?
Bu sütunları okuyanlar Murat Karayılan’ın yakalandığı iddiasının perde arkasına vakıf olmuşlardı. MİT, Karayılan’ın koordinatlarının da bulunduğu PKK’ya ait 25 noktayı İran’a vermiş ve vurmasını istemişti. Ancak İran, Karayılan’ı vurmamış, kısa bir süre alıkoyduktan sonra serbest bırakmıştı. Tabii kendisinin koordinatlarının Türkiye tarafından verildiği bilgisini Karayılan’a ileterek. Böylece hem Karayılan’ı elde etmiş oldular hem de Suriye konusunda ipleri kaptırdıkları Türkiye’yi iç işlerine çevirme konusunda bir menfez elde ettiler. Karayılan birkaç gün önce PKK’nın yayın organı Fıratnews’e yaptığı açıklamada “PJAK’a İran’da silahlı mücadeleyi bırakıp siyasi mücadeleye geçme” çağrısı yapıverdi.
Kendi koordinatlarının imha için İran’a MİT tarafından verildiğini öğrenen Karayılan, Hakan Fidan’dan intikam için, bu kaseti yayına sokmuş olabilir. MİT ve PKK arasındaki görüşmeleri dinlediğinizde kaydın içeriden yapıldığı açık. Sonrasında kasetin PKK sitelerinden servisine şahit olduk. Kendileri yapmamış da korsanlar yapmış gibi cılız ve inandırıcılıktan uzak açıklama yapsalar da, kasetin PKK sitelerine yayılışındaki organizasyon hızı her şeyi açıklıyor.
3- MİT’in içinden birileri yaptı:
MİT’in içinde Hakan Fidan’a karşı bir reaksiyon olduğu biliniyor.
Kayıttaki seslerde PKK’lıların sesi daha berrak, Fidan ve diğer MİT yetkilisinin sesinin uzak olduğu duyuluyor. Yani kaydı PKK yapmış gibi. Ama MİT de bir şekilde bu kaydı temin ettiyse ve bu kayıt, kurum içinde Fidan’ı sevmeyen birilerinin eline geçtiyse, servis edilmiş olabilir. Ama PKK ile organize biçimde bunu yapabilmeleri mümkün gözükmüyor. Bir de ayyuka çıkmış olan MİT’in içindeki Sabetay yapı bunu yine İsrail kontağıyla halletmiş olabilir.
Bu üç ihtimalden, İsrail boyutunu çok güçlü görüyorum.
Özetle, bu işte “PKK-İsrail işbirliği” çok açık.
Üzücü olan Türkiye’nin böylesine bir operasyonu yemiş olması.
Bu tip operasyonlara anında karşılık verecek karşı istihbarat yapılarımız güçlü olmalı.
Dünya çapında rol ve konum talep eden Türkiye, karşı istihbarat birimlerini çok ama çok güçlendirmeli.
İnternete düşen Oslo’daki devlet, PKK görüşmesini VATAN’a yorumlayan MİT’in eski yöneticilerinden Öneş, “Sızdıranın amacı çözüm sürecine zarar vermek. Türkiye’yi içe döndürmek isteyen bir grup sızdırmış olabilir. ‘Önderlik’ ve ‘sayın’ kelimeleri karşıdaki grubu psikolojik olarak etkilemek için kullanılmış” dedi.
Devletin MİT aracılığıyla PKK’nın 3 yöneticisi ile yaptığı görüşmenin ses kayıtlarının internete düşmesi gündemde bomba etkisi yarattı. VATAN, Vimeo adlı internet sitesinde yayınlanan ses kaydının şifrelerini araştırdı. Görüşmede İngilizce konuşan koordinatör kim olabilir? Ses kaydını kim sızdırdı? Sızdıranın amacı ne? Bu tip görüşmeler nasıl yapılır? Kamuoyunun tepkisine neden olan “önderlik” ve “sayın” sözcükleri neden kullanıldı? Görüşmeler kaydedilir mi? Bu soruların hepsini 2005’te emekli olan Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sorduk. Açılım sürecinde PKK’lıların olduğu toplantılara katılarak dikkat çeken Öneş, internete düşen ses kaydını VATAN’a yorumladı. İşte Cevat Öneş’in ağzından Devlet ve PKK görüşmesinin şifreleri.
NORVEÇLİ OLABİLİR: Yurtdışında yapılan bir görüşmede güvenlik önemli. Ayrıca ilgili ülkenin bilgisinin de olması gerekir. Norveç, ittifak içinde olunan, dost, siyasi ve servisler arası ilişkilerimizin olduğu bir ülke. Bu görüşmeyi hem ilişkiler hem de uluslararası hukuk bakımından Norveç’in bilgisi dahilinde yapmanız gerekir. Onun için görüşme bi Norveç yetkilisinin gözetim ve güvenliği sağlayıcı yapısı içerisinde yapılır. Norveç’in bilgisi dahilinde konuyla ilgilenen bir başka ülkenin de yetkilisi katılabilir.
ETKİLEMEK İÇİN: Burada büyük fotoğrafa bakmak lazım. Büyük fotoğraf PKK’nın temsil edildiği ve önemli şahıslarının bulunduğu bir toplantı. Amaç PKK’nın silahsızlandırılmasının sağlanması. Anladığımız kadarıyla devam eden ilişkiler ağı içinde katılanlar kendi amaçları istikametinde bunu sağlayıcı konuşmalar yapıyorlar. Böyle konuşmalarda kullanılan kelimeyi tartışmak doğru değil. Herkes ideolojik bakışı ya da siyasi görüşüne göre kullanılan kelimeler farklı anlamlar verebilir. Bu görüşmelerde bazı kelimeler ve cümleler toplantının havasının icabettirdiği şekilde psikolojik olarak etkileme amacıyla kullanılabilir. Cımbızla çekerek yanlış yorumlamamak lazım.
ORTAK KARAR ZOR: Konunun ayaklarını düşündüğümüzde PKK lideri İmralı’da mahkum, silahlı gücünün lider kadrosu da Kandil’de. PKK’nın yarı legal yapısını temsil edenler ise Avrupa’da. Bu ayaklarla konuşulması ve bir noktaya çekilmesi önem kazanıyor. Öcalan, silahlı kadronun liderleri ve Avrupa ayağının bir noktada buluşturulup böyle önemli bir karar çıkartılması çok önemli ve çok zor bir konu. Meselenin hassasiyeti içinde değerlendirmek gerekir. Bir siyasi çıkar meselesi haline getirmemek lazım. Konuşmaların bütünlüğü içerisindeki kelimelere takılmak doğru değil.
KİMİN ÇIKARI VAR: Bu tip sızdırmalarda önce kimin çıkarı var diye bakacaksınız. İçeride PKK’nın silahsızlandırılması ve Türkiye’nin demokratikleşme açılımlarını engellemek isteyen bir güçten bahsedebiliriz. Dışarıda Türkiye’nin bölgesel rolü, Başbakan’ın Ortadoğu’da yaptığı gezi çerçevesinde Filistin meselesinin çözümü konusunda sergilediği güçlü iradeden rahatsız olan ve Türkiye’yi kendi içine döndürmek isteyen bir güce bakmak lazım.”
LİEBERMANN İZLENMELİ: Sızdıran için İsrail demek doğru değil ama İsrail hükümeti içerisinde bir yapıdan bahsedebiliriz. Liebermann ve ekibiyle bağlantılı gelişmelerin dikkate alınması gerekir. Bütünleştirici kavramlardan kaçınmalıyız. Ülkeler ve örgütler içinde çok farklı güçler ve farklı çıkar grupları bulunabilir. Konumuz PKK’nın silahsızlandırılması ve Kürt sorununun çözümüdür. Diğer taraftan Türkiye’nin barışçı dış politikasının gelişiminde İsrail-Filistin meselesinin çözülmesidir. Filistin meselesi çözümü bölgedeki istikrarsızlığı ortadan kaldıracaktır. Bunların engellenmesine dönük çabalar var.
SÜRECE ZARAR VERMEK: Bu sızdırmayla bu görüşmelere ve çözüm sürecine zarar vermek isteniyor. Medyanın kullanım şekliyle siyaset üstünde bir baskı oluşturulabilir. Hataları görmeli ve yapıcı eleştiriler yapmalıyız. Ancak çözüm için görüşmelerin nitelikli şekilde devam etmesi gerekir.”
KAYIT YAPILABİLİR: Bu tip görüşmelerde tarafların anlaşmasına bağlı olarak toplantılar kayıt altına alınabilir. Yapılan görüşmelerde bilgi çerçevesinde notlar da tutulabilir. Ama bu kaydın dışarıdan mı yoksa içeriden mi olduğunu ve oradaki şartları bilemiyoruz. Bulunulan ülkenin temsilcisi ya da toplantıya evsahipliği yapan ülkenin rolü önemli.”