sayfalar

23 Şubat 2012 Perşembe

David İcke Dünyayı kimler yönetiyor


İngiltere’den eski bir gazeteci ve televizyon sunucusuDavid Icke , “En Büyük Sır”, “..ve gerçek seni
özgür kılacak” ve “Ben Benim, Ben Özgürüm” isimli kitaplarını da içeren 11 kitap yazdı. David Icke,
son 10 yıldır en büyük sırrı açığa çıkarmak için çalışmakta - dünyayı gerçekten kimin yönettiğini ve bunu
binlerce yıldır nasıl sürdürdüğü gerçeğini.”
Yukarıda okuduğunuz satırları ve kitabın tüm içeriğinihttp://www.davidicke.com/turkey/adresinden alarak
derledik ve sizler için“En Büyük Sır-Illuminati Şeytani Bilinci” adı ile e-kitap haline getirdik



İnsanlığa gerçekleri anlattığına inandığımız düşünürlerin, yazarların, aydınlanmışların ilimsel üretimlerini sizlerle paylaşmaktan başka bir arzumuz
yoktur.Biz bir başka insanı değişim-dönüşüme uğratamayız.
Bizim yapabileceğimiz tek şey değişim-dönüşümün meydana gelebileceği, hoşgörü ve sevginin girebileceği bir alan, bir boşluk yaratmaktı

DÜNYAYI GERÇEKTEN KiM YÖNETiYOR?
Ben, David Icke, Illuminati isimli (kendilerini “aydınlanmış”-“illuminated” şahıslar olarak görmelerinden
gelen bir isim) gizli bir global topluluğun eski çağlardan beri nasıl kontrol gücünü ve hakimiyetini elinde
tuttuğunu, güçlerini Orta ve Yakın Doğu’dan (ve diğer merkezlerden) başlayarak önce Avrupa’yı ve,
-İngiliz Krallığı ve diğer Avrupa imparatorlukları sağolsun-, Amerika kıtasını, Afrika’yı, Avustralya’yı,
Yeni Zelanda’yı, Asya’yı ve kısacası bütün dünyayı yönetmek ve kontrol etmek için nasıl genişlettiğini
açığa çıkarmakla uğraşmaktayım ve araştırmalarımı sürdürmekteyim.
Ne zaman ki, bu imparatorluklar önceden işgal etmiş oldukları yerlerden çekildiler, Illuminati bu
bölgelerde gizli topluluk şebekelerini ve Illuminati kanbağlarına sahip soyları arkasında bıraktı. İşte o
zamandan beri, bu imparatorluktan kurtulmuş sözde “özgür” ülkelerde bunlar kontrolü elinde tutmaya ve
olayların gelişimini orkestra şefi misali yönetmeye devam ettiler. İki çeşit diktatörlük ve hapishane vardır.
Birincisi, açık şekilde, göz önünde yapılan, net diktatörlüklerdir (komunizm, faşizm, vs.) ve ikincisi de
tümünün içinde en etkili tür olan – üstü örtülü, gizli diktatörlüktür – özgürlük maskesi altına saklanmış
diktatörlük.
İnsanlar, eğer özgür olduklarını düşünürlerse, özgür olmamak adına isyan etmezler!

Illuminati, uzun zamandır hazırlanmış ve düzenlenmiş bir planı yürürlülüğe koymak için çalışıyor. Bu Plan,
bir dünya hükümeti, dünya bankası, dünya ordusu ve global bir bilgisayara bağlı mikroçiplenmiş bir
insanlık yaratmaktır. Kullanılmaya hazır bir beyine sahip herkes, tüm bu yukarıda sayılan şeylerin, her
geçen gün daha da hız kazanarak, gerçekleşmekte ve yüzeye çıkmakta olduğunu görebilir.
Global gücün bu yapısı altında, Avrupa Birliği (Avrupa Ekonomik Topluluğu serbest ticaret alanından
evrimleşmiş olan), Amerikan Birliği (Kuzey Amerika serbest ticaret alanından evrimleşmekte olan), ve
Pasifik Birliği (Asya Pasifik Ekonomik Topluluğu serbest ticaret alanından evrimleşmekte olan) gibi süper
devletler dizayn edilmiş olacak. NATO (BM Barış Kuvvetleri ile birleşmekte olan), Birleşmiş Milletler’in
evrimleşmesi ile ortaya çıkacak olan Illuminati dünya hükümetine egemenliğini vermek istemeyen ülkeleri
hizaya sokmak için, planın bir parçası olarak dünya ordusu ve dünya polis gücü olma yolunda
ilerlemektedir.
Global kontrolün yapısı, piramitler içerisinde piramitlerdir. Tıpkı Rus kuklaları gibi, bir kukla diğer
kuklanın içerisinde. Eğer günümüzün organizasyonlarına bakarsanız, görürsünüz ki her biri bir piramit
şeklinde yapılanmıştır. Piramitin alt seviyelerinde bulunanlar, çalıştıkları organizasyonun gerçekte nerden
ibaret olduğunu bilmezler. Onlar yalnızca her gün işlerini yaparlar ve evlerine dönerler. Onlar,
yaptıklarının, aslında çok belirgin ve kötü bir düzen ile gidişat yaratmakta olan diğer kişilerin çıkarları ile
nasıl bağlantılı olduğunu bilmezler. Sadece, piratimin en üstündeki birkaç kişi bunu bilir. Böylece, bir
organizasyon içerisinde, birkaç kişi binleri yönetip sömürerek, yine binlercesinin varlığından dahi haberdar
olmadığı Illuminati Planı’nın gelişmesini sağlarlar. Bu yapının, ayni şekilde milyarları yönetip sömüren
global bir versiyonu vardır.
Bu “tek-bireysel” organizasyonlar, mesela; bankalar, ülkeler-arası şirketler, medya imparatorlukları,
NATO, vs., sonrasında daha da büyük piramitlere bağlanırlar. Böylece bulursunuz ki, örneğin, global
bankacılık piramitinin en tepesinde, tüm bankalar eninde sonunda ayni insanlar tarafından yönetilmektedir
– yani Illuminati tarafından. Bu durum, ülkeler-arası şirketler, medya vs. için de aynen geçerlidir. Tüm
bankacılık, iş dünyası, medya, ordu, politika ve gezegeni kontrol altında tutan diğer kuruluşlar piramitlerini
kapsayan dev bir global piramit vardır. Bu piramitin tepesinde ise, global kontrol için Planlarını, görünüşte
bağlantısız olan tüm kuruluş ve organizasyonlar aracılığı ile, ilerletip geliştirmekte olan Illuminati’nin en
seçkin birkaçı bulunur.
Bu, neden hayatımızın tüm alanlarında, -bankacılık, iş dünyası, medya, politika, ve diğerleri- sürekli ve
ardı arkası kesilmeyen global güç için merkezileştirme hareketlerinin gerçekleşmekte olduğunu açıklar.
Tüm bunlar, AYNİ insanlar tarafından AYNİ planın düzenine göre yürütülmektedir. Websitemde bu Plan
hakkında ayrıntılı bilgi veren makalelerimi ve yine site üzerinden sipariş edebileceğiniz kitaplarda muazzam
enginlikteki bilgileri bulabilirsiniz.
Illuminati, insanlığı zihin ve duygular aracılığı ile idare etmekte ve köleleştirmektedir. Dünyada birçok
insan vardır, fakat onları fiziksel olarak kontrol altında tutacak bir kaç Illuminati vardır –küçük bir ölçü
haricinde. Onlar, kitlelerin düşündüğü ve hissettiği yolu idare etmek zorundadır ki böylece hayatlarımızı
Illuminati’nin istediği şekilde yaşar ve etrafımızdaki dünyayı Illuminati’nin istediği şekilde görürüz. Örneğin;
en güçlü idare etme tekniği, benim “Problem – Reaksiyon – Çözüm” adını verdiğim tekniktir. Şu şekilde
çalışır:
İnsanların hoşuna gitmeyeceğini bildiğiniz birşeyi sunmak istiyorsunuz. Bu, polise daha fazla yetki vermek,
esas özgürlüklerin daha fazla zedelenmesi, ve hatta bir savaş bile olabilir. Bilirsiniz ki, eğer bu siyasetleri
insanlara açıkca sunarsanız, onlar tarafından aşırı bir reaksiyon alacaksınız. Bu nedenle, önceden bir
PROBLEM yaratırsınız, suç oranında bir artış, daha fazla şiddet, bir terörist bombası, bir hükümet
çöküntüsü, veya savaş gitmesi için Saddam Hüseyin gibi Illuminati kuklalarınızdan birini alırsınız

Bu problem için, sizin, yani aslında herşeyin arkasında olan gerçek kişinin değil de, başka birinin
suçlandığını garanti altına alırsınız. Böylece, Amerika’da söyledikleri gibi, bir “avanak” yaratırsınız; bir
sözde Oklahoma bombacısı Timothy McVeigh gibi, bir sözde Kennedy suikastcisi Lee Harvey Oswald
gibi. Sonra medyanı kullanırsın ve insanlara, senin imal edilmiş olayın hakkında ne düşünmeleri gerektiğini
ve o olay için kimi suçlamaları gerektiğini söylersin. Ve bu da bizi ikinci bölüme getirir, insanlardan
gelecek REAKSİYON’a – “Bu daha fazla devam edemez ! Buna karşılık ne yapacak ONLAR, ha?
Bu da ONLARa rahatca ve açıkca, kendi yarattıkları problemlere ÇÖZÜMLER sunmaları iznini verir –
Planlarını geliştirecek olan, global gücün daha fazla merkezileştirilmesi veya daha fazla esas özgürlüklerin
zedelenmesi için yeni yasama getirilmesi. Bu teknik, tüm zamanlarda, insan zihni ve duyguları üzerinde
kullanılmıştır, tıpkı beyni yıkanmış genç ve yetişkinlerin silahlarla çılgına dönmesi ve hemen arkasına acil
silah kontrol yasalarının getirilmesi gibi.
Bunu, silah bulundurmayan ve tutkulu bir şekilde şiddetsizliğe inanan biri olarak söylüyorum. Ama sokak
stili yaşayacaksak kendi inançlarımızın ötesine bakmalı ve farketmeliyiz ki Illuminati kendilerine karşı silah
KULLANABİLECEK herkesi sistematik olarak silahsızlandırmayı hedeflemektedir. Tıpkı Adolf Hitler
toplama kamplarını doldurmaya başlamadan evvel, ayni silah-karşıtı yasama kampanyasını başlattığı gibi,
aynisini günümüz dünyasında görmekteyiz.
Şimdi, bu Planın tarihinde çok önemli bir dönüm noktasında bulunmaktayız. Önümüzdeki aylar ve
yıllarda, Illuminati tarafından oynanacak birçok kart beklemededir. İnsanlık tarihinde bir kavşak
üzerindeyiz. Özgürlüğü seçebilir veya Nazi Almanya’sının global bir versiyonu olan global faşist devletin
kontrolü altına düşebiliriz.
Bu, böyle olmak zorunda değil, ama bunu durdurmak için de birçok koltuktan birçok kıç kaldırılmak
durumunda. Websitem ve kitaplarım, size, bilinçli seçimler yapabileceğiniz, detaylı bilgi verecektir.
Bu makalede okuduğunuz, bilinmesi gereken şeylerin yalnızca ufacık bir bölümü ve bu küçük özetin
anlattığının tersine, resim aslında çok daha büyük ve çok daha olağanüstü. Websitemde ve kitaplarımda
herhangi bir yere bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız!
KARAR VERME ZAMANI
İnanılmaz bir global değişikliğin eşiğinde bulunmaktayız. Dünya’daki hayatın (zaman diye adlandırdığımız
kavrama göre) geleceğini etkileyecek bazı kararları vereceğimiz bir dönüm noktasındayız. İnsanlığı
binlerce yıldır hapsetmiş zihinsel ve duygusal zindanların kapılarını sonuna kadar açıp fırlatabiliriz. Ya da
bu zindanları kontrol edenlerin, global bir hükümet, ordu, banka, para birimi ve de mikroçiplenmiş bir
nufüs ile gezegenimiz üzerindeki bütün erkek, kadın ve çocuğun zihinsel, duygusal, ruhsal ve fiziksel
köleliğini içeren planlarını tamamlamalarına izin veririz.
Kulağa inanılmaz geldiğini biliyorum, fakat eğer insanoğlu gözünü en son oynamakta olan pembe diziden
ve talk-show’dan kaldırıp, yeterince uzun bir süre için beyniyle konsantre olsa, bu olayların “gelecekte
olacağını” değil, şu anda olmakta olduğunu görebilir. Global politikanın, iş dünyasının, bankacılığın,
orduların ve medyanın merkezi kontrol altına girmesi saat başı hız kazanmakta. İnsanların mikroçiplenmesi
şimdiden önerildi ve birçok açıdan yoluna girmiş durumda. Gizli bir planın uygulamaya konulacağı her
durumda, her zaman gizlenmiş şeyleri insanlığın fiziksel gerçekliğine yerleştirmek için son bir darbe vardır.
Şimdi de global banka ve iş imparatorluklarının hızla birleşmeleri ve politik ve ekonomik kontrolün
Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Çok Milletli Yatırım Antlaşması, ve Dünya
Bankası, Uluslararası Para Fonu ve G-7/G-8 Zirveleri gibi daha birçok globalleşen kurumlar ve örgütler


ile merkezileştirilmesini, bahsettiğim “son darbe” olarak görmekteyiz. Bütün bu sabit ve koordine
merkezileşme ve globalleşmenin arkasında kökleri Orta ve Yakın Doğu’ya dayanan, bir çok türün
üremesinden oluşmuş bir ırk (kabile) yatmaktadır. Orta ve Yakın Doğu’dan çıkıp Avrupa’daki kraliyet,
aristokrasi ve papazlık olan bu ırk, daha sonra, özellikle de Büyük Britanya (Birleşik Krallık) sayesinde,
gücünü dünyanın dört bir yanına yaydı. Bu durum da “kabile”ye soyunu, İngiliz ve Avrupa güçlerinin
girdiği her ülkede, devam ettirme ve yaygınlaştırma fırsatı verdi. Bu ülkeler arasında, ırkın planını
gerçekleştirme amacıyla oynadığı oyunun önemli bir bölümünün oynandığı, Amerika Birleşik Devletler’i de
bulunmaktadır. Şimdiye kadar 40 üzerinde başkan edinen ABD’de, başkanların 33 tanesi genetik olarak
iki kişiye bağlı: İngiltere Kralı Alfred the Great ve 9. yüzyıl Fransa’sının meşhur hükümdarı Charlemagne.
Bütün bu geçen zaman süresince, bu ırkın planı yavaşca uygulanmış ve “merkezi global kontrolün”
mümkün olduğu bugüne gelmiştir.
Eğer çarçabuk uyanmazsak, dünyadaki hayatın ne olacağını bilmek istiyorsanız, Nazi Almanya’sına bir
göz atın. “Illuminati” (kendilerini aydınlanmış saymalarından geliyor) adını verdiğim bu ırkın planı 2000 yılı
ve yeni yüzyılın ilk 12 yılı çerçevesinde göz önüne serilirken, bütün dünya insanlarını bekleyen hayat Nazi
Almanya’sının ta kendisi. Özellikle 2012 tartışacağımız nedenlerden dolayı çok kritik bir yıl olacak.
İnsanlar, içine girmekte olduğumuz cehennemin ve çocuklarımızın refah ve huzur içinde yaşaması için
bıraktığımız dünyanın doğasının nasıl olduğu hakkında hiçbir fikre sahip değiller ve de hiç de
endişelenmemekteler. Belirgin olanı umursamazlıktan gelip gözlerinin önündeki gerçeği reddetmeyi tercih
ediyorlar. Kendimi tarlada telaşla koşuşturup bağıran inek gibi görmekteyim : “Hey ! Biliyor musunuz?
Her ay arkadaşlarımızı alıp götüren o kamyon var ya? Düşündüğümüz gibi o kamyon dostlarımızı başka
bir tarlaya götürmüyormuş! Onları kafalarından vurup, kuruyana kadar kanlarını döküp, kesip sonra da
küçük parçalara bölüp paketlere koyuyorlarmış. Sonra da insanlar onları satın alıp yiyorlarmış !”..
Sürünün geriye kalanının reaksiyonunu düşünsenize : “Sen kafayı yemişsin ahbap! İnsanlar hiçbir zaman
böyle şeyler yapmaz ! Zaten, o kamyon şirketinde hisselerim var ve bundan iyi bir kazanç sağlıyorum..
Kapa çeneni ! Boş yere spekülasyon ve panik yaratıyorsun !”
Açıklamakta olduğum plan binlerce yıldır hazırlanmakta ve şu anki durumu olan tamamlanmaya doğru
ilerliyor. Bunun nedeni ise insanoğlunun şuurunu, zihnini ve sorumluluklarını elinden çıkarmasıdır. İnsanlık
şu anda sadece kendi için doğru olanı yapmayı tercih etmekte ve davranışının daha geniş alandaki
etkilerinin, insanoğlunun varlığı için ne olacağını düşünmemektedir. “Umursamazlıktan gelme” saadettir
denir.. Bu doğrudur ama sadece kısa bir süre için. “Umursamazlıktan gelme”nin tam anlamıyla saadet ve
mutluluk olabilmesi demek, gelmekte olan bir kasırgayı görmemezlikten gelip böylece endişelenmemek ve
korunmak için hiçbir önlem almaya ihtiyaç duymamaktır. Fakat kafanız kumda ve kıçınız havada
olduğunda, kasırga hala daha geliyor olacaktır. Eğer kafanızı kaldırarak baksaydınız ve “kasırga”
gerçeğiyle yüzleşseydiniz, felaketi önleyebilir durumda olacaktınız. Fakat “umursamazlıktan gelerek” ve
“gerçeği reddederek” büyük bir güçle ve en aşırı durumlarda savunmanızı şimdi rahatca yapabilirsiniz,
çünkü kasırga “görmemezlikten geldiğiniz” için en hazırlıksız ve en beklenilmedik zamanda vurmuştur.
Dediğim gibi “umursamazlıktan gelme” mutluluktur ama sadece kısa vadede. Kendi gerçeğimizi, kendi
düşüncelerimiz ve davranışlarımız ile yaratırız. Her hareketimiz veya hareketsizliğimizin bir önemi vardır.
Şuurumuzu (zihnimizi) ve sorumluluklarımızı elden çıkarmamız, yaşamımızı elden çıkarmamız demektir.
Eğer yeterli sayıda kişi bunu yaparsa, dünyamızı elden çıkarmış oluruz ve bu da bilinen insan tarihi
boyunca yaptığımız tek şey ! Birkaç kişinin, büyük toplulukları kontrol edebilmesinin de nedeni budur.
Günümüzdeki tek fark, şu anda birkaç kişinin, iş dünyasında, bankacılıkta ve iletişimdeki globalleşme
sayesinde, bütün gezegeni idare altında bulunduruyor olmasıdır. Bu idarenin temeli her zaman ayni
olmuştur : “İnsanların “umursamazlık” içinde olmalarını sağla, korku içinde olmalarını sağla, birbirleriyle
savaşıyor olmalarını sağla. Ve en önemli bilgiyi kendine saklarken, insanları bölerek, kontrol altında tut ve
onlara hükmet.” Ve bu kitapta göreceğimiz gibi, insanlığı kontrol etmek için bu yöntemleri kullanan
şahıslar, ayni gücün, ayni üreyen kabilenin üyeleri ve günümüzde yolculuğunda zirve noktasına ulaşmakta
olan uzun vadeli bir planın takipçileridir. Global faşist devlet burnumuzun dibinde !


Halbuki, durumun düzeltilmesi olası...Gerçek güç, çoğunluğun elindedir, birkaç kişinin değil..Aslında
sonsuz güç her bireyin içinde mevcuttur. Birkaç kişi tarafından kontrol edilebilmemizin sebebi, kendi
kaderimizi çizebilme gücüne sahip olmadığımızdan kaynaklanmıyor, o gücün hayatımızın her saniyesi
elimizden uçup gitmesine seyirci kalmamızdan kaynaklanıyor. Hiç hoşumuza gitmeyen birşey olduğunda,
daima olay için suçlanacak başka birini ararız. Dünyada bir problem olduğunda, “Bu probleme karşılık ne
yapacak “onlar”?” diye sorarız. İşte bu noktada, “onlar”,-ki problemi en başında gizlice kendileri
yaratmıştır- bizim bu isteğimiz, bu reaksiyonumuz üzerine, istedikleri çözümü sunarlar; gücün, kontrolün ve
iktidarın daha fazla merkezileştirilmesi ve özgürlüğün gitgide daha da fazla zedelenmesi... Eğer polise,
güvenlik kurumlarına ve orduya daha fazla güç ve kontrol vermek ve halkın bunu sizden istemesini, sizin
yapmanızı beklemesini istiyorsanız, daha fazla suç, şiddet ve terrorizm olmasını garantilemeniz, sizi
amacınıza çok kolay bir şekilde ulaştırır. İnsanların soyulmaktan, bombalanmaktan, saldırıya uğramaktan
dolayı “korku” içindelerse, sizin, onları “korkmaya programlandıkları şeylerden” korumanız için, size
özgürlüklerini vermeye hazır olacaklardır. Bu tekniğin adı, “Problem – Reaksiyon – Çözüm”dür. Problemi
yarat, “birşeyler yapılması lazım” reaksiyonunun ortaya çıkmasını sağla, ve en başından beri sunmak
istediğiniz çözümü hiç karşı çıkma görmeden sun. “Kaos”u sen yarat ve sonra “düzeni” sen sağla.. Kendi
“düzen”ini..
Kitleler, bir çok duygusal ve zihinsel kontrol çeşitleriyle, sürü halinde götürülüp yönlendirilmektedir.
Bunu başarmanın tek yolu budur. Birkaç kişi, milyarları fiziksel olarak kontrol altında tutamaz, nasıl ki
çiftlik hayvanları, eğer birçok insan onları çiftlikte tutabilmek için çalışmıyorsa, kontrol edilemez.
İngiltere’de bir mezbahadan iki domuzun kaçması bir haber olmuştu ve birçok insanın onları yakalamak
için çabasına rağmen yakalanmamışlardı. Olaydan hemen sonra iki domuz da ulusal şöhret olmuştu.
Global nüfusun fiziksel kontrol edilmesi işlemez. Fakat ayrıca, eğer insanların senin yapmalarını istediğin
şeyi yapmaya karar vermelerini ve senin sunmak istediğin yasalara ihtiyaç duymalarını sağlamak için,
onların nasıl düşünmeleri ve hissetmeleri gerektiğini idare altına alabilirsen, zaten fiziksel kontrole ihtiyacın
kalmaz. Bu çok eski bir atasözüdür: “Eğer birinin birşey yapmasını istiyorsan, onu, yapmak istediği şeyin
kendi fikri olduğuna inandır.”. İnsanlık zihinsel olarak kontrol altında bulunmaktadır ve filmlerde
gördüğümüz “zombi”lerle tıpatıp aynidir -sadece çok az farkla birazcık daha bilinçlidir. Zihinsel kontrolün
tanımı, bir insanın zihninin idare edilmesi ve böylece sizin istediğiniz şekilde düşünmesinin ve böylece
davranışta bulunmasının sağlanmasıdır. Bu tanım altında, sorulması gereken soru, kaç kişinin zihinsel
olarak kontrol altında olduğu değil, kaç kişinin zihinsel olarak kontrol altında olmadığıdır. Aslında herkes,
az veya çok, belli bir kapsamda zihinsel kontrol altında bulunmakta.. Eğer ihtiyacınız olmayan veya
istemediğiniz birşeyi, bir reklam veya teşvik edici ilanla almaya ikna olursanız, zihinsel kontrol altındasınız
demektir. Eğer bir kişi veya bir olay hakkında gerçeğin çarptırılmış bir şekilde yazıldığı bir yazıyı okuyup,
o kişi ve olay hakkındaki kendi görüşleriniz değişmesine izin verirseniz, yine zihinsel kontrol altındasınız.
Silahlı kuvvetlerdeki eğitime bir göz atın: Kusursuz bir zihinsel kontrol göreceksiniz. İlk gününüzde, “soru
sormadan emirlere uyma”yı öğretildikten sonra, eğer ucu sivri bir şapka giymiş ayının biri, size hiç
tanımadığınız ve bilmediğiniz birini vurmanızı söylerse, onu vurmak zorundasınız. Bu “Emredersiniz,
efendim” mentalitesidir ve ordu dışındaki hayatta da yaygındır. “Evet.. Doğru olmadığını biliyorum.. Ama
patronum bana öyle yapmamı söyledi ve başka seçeneğim yok.” Başka seçeneğin yok ? Her zaman
başka seçenekler vardır. Her zaman, seçmek istediğimiz ve daha az seçmek istediğimiz, bir çok
seçeneklerimiz vardır. Her zaman seçme şansımız vardır. Kısacası bu da bir başka “sorumluluktan
kaçma” yolu..
Zihin kontrol etme tekniklerinin sayısı sonsuzdur. Zihninizi isterler, çünkü eğer ona sahip olurlarsa, size
sahiptirler demektir. Cevabı zihinlerimizi geri kazanmakta, kendimiz için düşünmekte ve diğer insanları da
farklı olma ‘suçuyla’ aşağılamayıp ve yargılamayıp onların da ayni şekilde kendileri için düşünmelerine izin
vermekte aramalıyız. Eğer bunu yapmazsak, bahsedeceğim plan uygulanmaya konulacaktır. Eğer
zihinlerimizin kontrolünü tekrar kazanıp, zihinsel egemenliğimize sahip olursak, Plan gerçekleşemez çünkü
varlığının temeli ortadan kalkmış olacaktır. 20’den fazla ülkede konuşup araştırma yaptım ve her birinde
de ayni gelişmeyi görmekteyim. Benzer siyasetler ve yapılar, global plan ile paralel bir şekilde,




duymakta, zihinsel ve duygusal uykularından yani dünyevî büyüden kurtulmakta ve global uyanış hız
kazanmakta..2012’ye ilerleyen milenyum yıllarında hangi güç galip gelecek ? Bu bize bağlı.. Düşünce ve
davranışlarımızla kendi gerçekliğimizi yaratırız.. Ve düşünce ve davranışlarımızı değiştirmekle de dünyayı
değiştiririz.. Bu kadar basit.
Bu kitapta bu üreyen genetik ırkın tarihini ve Global Plan’ın esas doğasını sunup açıklayacağım. Ve
vurgulamalıyım ki, Bir Global Planı açığa çıkarmaktayım, herhangi bir komployu falan değil.. Bu planın
‘komplo’ kısmı insanları zihinsel olarak kontrol etmekte ve planın uygulmaya konulmasını kesinleştirmekte
kullanılıyor.. Bu komplolar üç ana biçimde bulunur: Planı tehdit etmekte olan insanları ve organizasyonları
silmek ve ortadan kaldırmak için komplo kurmak (örneğin; Galler Prensesi Diana’nın suikasti); Planı
yürürlülüğe koyacak insanları iktidar pozisyonlarına sokmak (örneğin; George Bush, Henry Kissinger,
Tony Blair,......); toplumun Planın yürürlülüğe girmesine ihtiyaç duymasını sağlayacak olan olayları yaratıp
“Problem-Reaksiyon-Çözüm” metodu ile Planı sunmak için komplo kurmak (savaşlar, terörist bombaları,
ekonomik krizler).. Böylece tüm bu ‘görünüşte alakasız’ olaylar ve idare etme yolları, Ayni Planı sunmak
için kurulmuş Ayni Komplo’nun bölümleri olurlar. Önümüzdeki aylarda ve bunu takip eden yıllarda, her
bir gazeteyi eline aldığınızda, televizyonu açtığınızda ve politik veya iş dünyası liderlerinin konuşmalarını
duyduğunuzda, sizlere kitaplarımda sunduğum bilgiyi göreceksiniz. Şimdiden de görebilirsiniz, eğer büyük
örtbası anlamışsanız.. Bu yaptığım ‘kehanet’ değil, sadece Planın öncelikli bilgisi.. O zaman bir iki yıl
içerisinde global faşist devlet realize olacak mı? Bu soru, ancak bir başka soruyla cevaplandırılabilir:
İnsan mı olacağız yoksa ‘koyun’ mu kalacağız ?
Plan ikinci seçeneğe ihtiyaç duymakta..
Korkusuzca...
Hayat sonsuzdur...
Ve herşey aydınlanma yolunda birer deneyimdir...
Anlayışın en yüksek seviyelerinden bakıldığında,
İyilik veya kötülük - İyi veya Kötü yoktur..
Yalnızca BİLİNÇ vardır;
Seçimler yapan ve tüm yaşanılabilecek deneyimleri yaşayan..
ALICE HARİKALAR DİYARINDA ve DÜNYA TİCARET MERKEZİ FELAKETİ
EĞER ABD GADDARLIKLARININ ARKASINDAKİ GÜCÜ ARIYORSANIZ, YALNIZCA ŞU
SORUYU SORUN:
KİM FAYDALANIYOR?
“Hiç bir şey olduğu gibi olmayacak, çünkü her şey olmadığı gibi olacak. Ve tam tersine; olan şey


olmadığı gibi olandır. Ve olmadığı gibi olan da, olacak olandır. Anladınız mı?” Alice Harikalar Diyarında.
Dünyayı kontrol etmeye çalışan ve kendi global faşist devletini sunmayı bekleyen güç, yani benim
“Illuminati” adını verdiğim şebeke, eğer önceden tahmin edilemezse koskoca bir hiçtir.
New York ve Washington şehirlerinde yaratılmış olan inanılmaz korku, tüm insanlığın genel zihninde, bir
“Problem – Reaksiyon – Çözüm” zinciridir ve bu büyüklükte bir olayın gerçekleşmesini -geçmiş
yazılarımda da okuduğunuz gibi- birkaç yıldır bekliyordum. Bir savaş veya nükleer bir terörist aracı
olabileceğini düşünmüştüm, ama görevine başlama gününde de yazdığım gibi, global planın hız kazanarak
öne sürüleceği Bush başkanlığı döneminde muazzam birşeyler olacaktı.
Dünyanın global merkezi faşizme hızla itilmekte olduğu süre de bile, olaylar Illuminati planının öngördüğü
zaman takvimine uyacak hızda gelişmiyordu. Ve globalleşme planlarına ve özgürlüğe yaptıkları tecavüzlere
karşı çıkan kesim, gün boyu artmakta. Planın birdenbire, muazzam bir sıçrayışla, gelişmesini ve
sunulmasını sağlayacak “çözümler”in sunulması için, insanlığın toplu olarak zihinlerini korku, panik ve
güvensizlik duygularıyla sarsacak ve dağıtacak, devasa büyüklükte etkisi olan birşeylerin yaratılmakta ve
yapılanmakta olduğu açıktı. Bu, ayinsel olarak oldukça önemli 9. ayın 11. gününde Amerika’da
gördüklerimizdir – 911 Birleşik Devletler’deki acil durumlar için kullanılan numaradır. Ayinsel ve gizli
kodlar, Illuminati’nin yüklendiği herşeyin altında var.
Ve, bu zihni felç eden gaddarlıklar, Illuminati planının, insanoğlunun zihinsel, duygusal, ruhsal ve fiziksel
kölelikleri için başlattığı dönemin sonu değil, tam tersine başlangıcıdır. Terörizm tehdidini (“kendi”
terörizmleri!!), “özgür ve demokratik” dünyanın, (etki olarak) bir dünya ordusu ve dünya hükümeti
oluşturması ile suçlu gördükleri güçlerin - ki gerçek suçlu güçler bu “özgür” dünyanın güçlerinden başkası
değil - bulunduğu ülkelere ve ülkelerin insanlarına savaş açma hakkı olarak kullanarak, daha fazla ölüm ve
yıkım yaratılacaktır. Müslüman insanlar ile olası bir savaş da son olmayacak ve esas son için bir araç
olacak – yine ayni güçlerin yönettiği, geriye kalan komunizm güçleri ile bir çatışma. Unutmayın ki,
Illuminati her ülke, her “terörist” grup ve bu terörizme “karşı” olan her kuruluş içerisinde işlev
görmektedir. Yalnızca, her “taraf” içerisinde temsilciye sahip olarak, Illuminati oyunu kontrol edebilir ve
oyunun sonucunu başlamasından evvel bilebilir. Illuminati’nin İslam dünyasında yöneticileri var, tıpkı sözde
“özgür dünya”da (yakında göreceğimiz gibi) olduğu gibi. Örneğin; Saddam Hüseyin, bilinçli bir Illuminati
piyonunun - baba George ve oğul George Bush gibi - her özelliğine sahiptir. (bak...kitap: and the truth
shall set you free)
Bu ayinci, duygusuz, sürüngen zihnin tahmin edilebilirliği, ABD felaketini takip eden haberler dünyasında
çok rahat görülebilir.Bu tür durumlarda her zaman ne olduğuna bir göz atın ve göreceksiniz ki, plan hemen
hemen her olayda hep aynidir. Olay gerçekleşmeden önce, başkasının cezasını çekecek, kurban edilecek
avanak daima suçu üstlenmeye hazırlandırılmıştır. Böylece halkın düşünceleri ve zihni tehlikeli
spekülasyonlar yaratmaktan uzaklaştırılmış ve önceden belirlenmiş bir hedefe yönlendirilmiş olur.
Kennedy süikastinden sonra, bu hedef Lee Harvey Oswald idi; Oklahoma olayından sonra Timothy
McVeigh; ve şimdi de karşımızda Osama Bin Laden.
Bin Laden, çok fazla yanlış bir yola sevkedilmiş olabileceği gibi, bu hafta olanlardan benim sorumlu
olduğum kadar sorumludur. Başkan Kennedy ölmeden de ÖNCE, nasıl Lee Harvey Oswald’ın geçmiş
bilgileri açığa çıkarılmışsa, şimdi de felaketin gerçekleşmesinden hemen sonra en kesin bir düzen ve ahenk
ile Bin Laden ismi tanıtılmış durumda.
Elle tutulur birşey değil de daha çok ağızla, bu adamın Afganistan dağlarından, muazzam büyüklükteki bu
operasyonu gerçekleştirmiş “Dev Adam” olduğu fikri, normal zeka seviyesine sahip herkesle dalga
geçmekten başka bir şey değil ve saçmalıktan ibarettir. (bak...Bin Laden ile görüşmüş gazeteci Robert
Fisk’in makalesi) Burada, bir bomba paketinden veya zihni kontrol edilmiş herhangi bir fanatiğin bombalı


arabasını Kudüs’teki bir restaurant içerisine sürmesinden bahsetmiyoruz. Dört ticari dev uçak ayni anda
Amerikan hava boşluğunda Amerikan havaalanları üzerinden kaçırılmalı ve de yüksek derecede spesifik
hedeflere 45 dakika içerisinde uçurulmalıdır. Bu nasıl olabilmişti? Çünkü içeriden yapılan bir işti, nedeni
bu.. Amerika Birleşik Devletleri’nin içerisinden yönetilip yönlendirilmiş ve dünya boyunca bulunan
Illuminati örümcek ağının diğer bölümleri ile birlikte A.B.D. “İstihbaratı”nın yüksek mertebeleri tarafından
planlanmış bir işti.
Şimdi, emrine amade zihni kontrol edilmiş servete sahip bir ordu ile, zihinin programlanması ve onu aktif
hale getirecek tetiğin çekilmesi ile, Illuminati bu insanlara herhangi birşeyi yaptırabilir. Bu uçakları kaçırıp
onları binalara doğru uçurmadan sorumlu olan kişiler, bilinçli zihinlerinde, inanmaya programlanmış
oldukları “neden”e inanmışlardı. Ama gerçekte, onlar bu uçakları kaçırıp uçurmuyorlardı, onların
programları bunu yapıyordu. Zihin kontrolü, şimdi o kadar ileri ki, böyle bir programlama neredeyse
çocuk oyuncağıdır.
Tanrı aşkına, bu terör A.B.D. İstihbaratı’nın bir başarısızlığı değildi. Planı ortaya çıkarmakla yükümlü
değildiler ve uçaklara silahlar sokmak, eğer sistemi kontrol edenlerden destek alıyorsan, düşünüldüğünden
çok daha kolaydır. Duydum ki, bu bir başka “Pearl Harbor” olayı imiş, evet öyledir. ..And The Truth
Shall Set You Free kitabında, diğer kitaplarda ve çalışmalarda okuyabilirsiniz ki Amerikan hükümeti
Japonlar’ın Pearl Harbor’a saldıracağını önceden bilmekteydi, ve buna rağmen hiçbir önlem almadılar,
hiçbir şey yapmadılar. Niçin ? Çünkü bunun olmasını spesifik bir neden için istiyorlardı – Başkan
Roosevelt’in (Bush’lara kan bağından akraba olan) daha önce, -yalnızca seçilmek uğruna-, “Amerika bir
savaşa karışmayacak” demesinin tam tersine, Amerika’nın 2. Dünya Savaşı’na girişini garanti altına almak
için Pearl Harbor olayına gereksinim duyuyorlardı. Problem – reaksiyon – çözüm. – ve bu haftanın
korkunç olaylarında da gerçekleşen aynen bu.
Saldırıların kötü sonuçlarından hemen sonra, “Suçu bin Laden’e atın” kampanyası, daha önceden
hazırlanmış bir plan gibi, sunuldu. Cumhuriyetçi Senatör ve Illuminati yardakçısı, Orrin Hatch, örneğin,
CNN’e, FBI’dan yüksek rütbeli bir bilgi aldığını ve bin Laden’in benzeri görülmemiş saldırıların arkasında
olduğunu söyledi. FBI’da yapmış olduğu kısa toplantıya dayanaraktan, Hatch “Biraz bilgim var” dedi.
“FBI’dakiler, bu olanların arkasında Osama bin Laden’in bulunabileceği ve bu dehşetlerin onun imzası
olabileceği sonucuna vardılar”. Tamam, daha fazla devam etmene gerek yok Orrin, mesajı aldık ve sen de
görevini yaptın.
Daha sonra, çok uygun bir şekilde, iki uçağın kaçırıldığı Boston havaalanı’nda bulunan şu kiralık arabanın
hikayesi elimize ulaştı ki bu araba... evet... hazır olun... Kuran’ın bir kopyasını ve ticari uçakları nasıl
uçuracağımızı gösteren bir kılavuz video kasetini içermekteydi!!! Periler ülkesinde miyim, harikalar
diyarında mı ? Arabada, Bin Laden’den teröristlere görevlerinde şans ve başarı dileyen bir mektup
bulduklarını iddia etmediklerine çok şaşırdım. Belki de bunu yarın “bulmayı” planlıyorlardır, ha? İnanılmaz
bir saçmalık, tabii ki öyle, ama birçoğu buna inanacak. Ve, önümüzdeki günlerde ve haftalarda, “bin
Laden bağlantısı”nın, daha birçok imal edilmiş “kanıt”larının, sistematik olarak ortaya çıkarıldığını
göreceğiz.
Ve işte soru: Kim faydalanıyor ? Illuminati bir dünya hükümeti ve ordusu, bir dünya para birimi ve sistemi
ile merkezi global finans diktatörlüğü ve kontrolü istiyor. Mikroçiplenmiş insanlar ve sürekli, her an her
türden gözaltında bulunacak bir topluluk ve medeniyet istiyor. Ve kendilerini, korkmaya inandırılıp
programlanmış oldukları şeylerden kurtarabilecek yetkililere gücünü ve sorumluluğunu veren korku dolu,
yumuşak başlı, boyun eğen, köle gibi itaat ve hizmet eden bir insalık istiyor.
Yeterince komik ve ilginç olaraktan, “Amerika’da gerçekleşmiş bu korkunç olaylardan kim
faydalanıyor?” sorusunun yanıtı çok basit: Yukarıda sayılan isteklerini sunmak isteyen herhangi biri. 9-11
felaketi şu anlama gelir:


* Illuminati, şimdi, kendi propaganda makinesinin halkı suçlu olarak görmeye inandıracağı herhangi birine
misilleme yapma ve ondan intikam alma mazaretini elinde bulunduruyor. Müslüman hedeflere karşılık
yapılacak saldırılar,dünya üzerinde, özellikle de Orta ve Yakın Doğu’da muazzam tesirli anlaşmazlıklar,
çarpışmalar, zıtlıklar ve karışıklıklar çıkarabilecek potansiyele sahiptir ve Illuminati’nin çekebileceği olası
bir tetiktir. Bu olasılığın sonrasında, çarpışmaları ve anlaşmazlıkları artırıp genişleterek, Rusya ve Çin’in de
karışmasını sağlayabilecek fırsatlar sayısız olabilecek derecede fazladır. Bir Üçüncü Dünya Savaşı,
Illuminati planının bir parçasıdır ve şimdi yaşadığımız olaylar, domino taşları düştükce, bunu
gerçekleştirmeye yetecek yolu açabilir.
* Blair ve diğer “dünya liderleri”nden gelen “Amerika ile birleşmiş özgür dünya” deyimi, “terörizme karşı
savaş”ı savaşmak için bir dünya ordusu ve polis gücü kurmak için bir araya gelmenin kodudur. Şimdiden,
Bilderberg kontrolü altındaki NATO (beklemede olan dünya ordusu) bu tür bir destek için söz vermiş
durumda ve toplu bilincin o kadar anlaşılabilecek bir şekilde beyni yıkanmış ki şu anda birçok insan,
asılsız ve katı olarak kanıtlanmamış hedeflere karşılık yapılacak Amerikan ve NATO terörist saldırılarını,
sırf terörizme karşı savaşmak adına, destekleme durumunda ve hevesindedir. Bu siyasetteki hayret verici
çelişki, A.B.D. şehirlerindeki zulümleri takip eden, böğürmekte ve şiddetini artırmakta olan beyin yıkama
sayesinde, kör olmuş çoğunluğun bakış açılarından kaybolacaktır.
* Böylesine dikkatlice hesaplanmış bir “intikam alma ve misilleme” planı sonucunda, anlaşmazlık ve
çarpışmalar artarken ve kızışırken, askeri gücün merkezileşmesi için baskı ve Amerikan ile dünya
nüfusunun gücünü teslim etmeye hevesliliği ve istekliliği, Illuminati propaganda makinesinin şeytani etkisi
altına girmiş her ülkeye istenilen anda saldırı ve işgal yapabilecek bir dünya ordusu yapılanıp oluşana dek
hızla artacaktır.
* İnsanlığın bütünsel zihni, özellikle de Amerikalı halkınki, şu anda anlaşılabilir bir şekilde derin bir travma
altındadır. Bu insanlar, bütünsel bir travma-temelli zihin kontrolüne tabi tutulmuşlar ve bunun tesiri altına
girmişlerdir ki hernagi bir zihin kontrol edicinin veya araştırmacısının size söyleyebileceği gibi, travma
geçirmiş bir zihin, öneriye açık bir zihinle eş anlamdadır. Bu nedenle, travma sonrası atılacak olan adım,
olayları istenilen modelde görüp algılamak için halkın beynini yıkayacak programlamadır.
* “Yeni Dünya Düzeni”nin, yani merkezi kontrole sahip faşist global devletin, karılaştığı ve karşılaşmakta
olduğu en büyük engellerden biri de, birçok Amerikan insanın sahip olduğu ruhtur. Self-determinasyon
(kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi hakkı) haklarının global askeri, politik ve ekonomik kontrole
verildiği gerçeğiyle yüzleştikleri anda, birçoğu buna hiddetle karşı çıkacaktı. Ülkelerinin ve sistemlerinin
getirdiği bütünsel emniyet, güven ve gurur anlayışı, muazzam büyük askeri ve ekonomik güçlerinin
oluşturduğu temeller üzerine kurulmuştu. Bu, aslında, John Wayne mentalitesinin bütünsel bir versiyonu –
“bize bulaşmayın, bizimle uğraşmayın – burası Amerika”.. Bu mentaliteden doğan şey, bir millet ve ülke
olarak kendilerine duydukları bütünsel güvendir. Ve şimdi, hep beraber gördüğümüz gibi, kendi güven
anlayışları, bu güçlü kimlikleri ve tek başına ayakta durabilecek kuvvete sahip oldukları inançları, yıkılıp
yokolma tehlikesi altına girmiş bulunmaktadır.
* İlginç olan da, kaçırılan uçakların hedeflerinin, Amerika’nın güçlü kimliği ve güvenliğinin en büyük
simgeleri olmasının –yani Pentagon; askeri kudretlerinin simgesi, ve Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz
kuleleri; ekonomik kudretlerinin simgesi – hiç bir şekilde tesadüf olmamasıdır. Bu, esas olarak
Amerika’ya yapılmış bir saldırı değildir, Amerika’nın imajına ve hayaline yapılmış bir saldırının ta
kendisidir. Ruhlarını ve inançlarını kır, “Amerikalı” olma ayrıcalıklı anlayışlarını kır,; Amerika’nın kendine
olan güvenini kır; onları muazzam bir korku ve esaslı bir güvensizliğin içine bırak; ve Amerika’nın Illuminati
global ve merkezi diktatörlüğü altına girmesine izin vermeyecek en büyük ve belirgin engeli aşmışsın
demektir. Şimdi, bu bahsettiğimiz Amerikan ruhu, güçlü kimliğinin ve güvenliğinin sarsılması ile daha da
fazla zedelenmiştir – tıpkı geçmişte Oklahoma olayında ve okullardaki silahlı saldırılarda olduğu gibi -.

Ama, buna ek olarak da, her şey çarpıcı olarak artacaktır. Bu noktada, Amerikalıların bu oyunların bir
kuklası olmayı reddetmeleri ve terörizmi kınayan yetkililerin ayni terörizmden sorumlu olduklarını
farketmeleri yaşamsaldır.
* Amerika’yı 1996’da ilk kez ziyaret ettiğimde, “Özgürlük Ülkesi”nin gerçekte nasıl kontrol altında bir
topluluk olduğunu gördüğümde (hâlâ daha Kanada kadar kötü değil) sersemlemiştim. Şimdi, bu trajedinin
arkasından, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkeler, işgal ve saldırı tesiri altında gözaltında
tutulabilecek kaleler olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, Amerikan insanının ağzından “Biri Bizi
Gözetliyor” toplumunun hızlı genişlemesine karşılık tek bir aksi söz çıkmayacağı kesinlik kazanmıştır.
Problem – Reaksiyon – Çözüm... “Teröristleri durdurmak” için insanların mikroçiplenmesi kampanyasının
sunulmasını ilerleyen zamanda dikkatle izleyin lütfen.
* Bir ekonomik felaket, Illuminati’yi ve planını açığa çıkarıp üzerinde araştırma yapanlar tarafından, çok
önceden tahmin edilmişti. Tek para birimine ve global ekonominin merkezi kontrolüne karşı çıkanlar
engelini aşmak için, Illuminati’nin ihtiyacı olan şey şu anki sistemi yokedecek büyük bir küresel ekonomik
çöküntü yaratmak ve çöküntünün üstesinden gelmek için tek yolun merkezi global kontrolden geçtiği
düzmecesini insanlara kabul ettirmektir. Problem – Reaksiyon – Çözüm... Bu, saldırıların neden
Amerika’nın ekonomik sisteminin kalbinde patlak verdiğinin bir başka sebebi ve göstergesidir – ve bu,
ayni zamanda, niçin katliamdan günler önce global ekonomik durgunluğun dünya medyasında sıvalandığını
açıklamaktadır. Şimdi, böyle bir çöküntüyü dilediklerince yaratmak için ellerinde bomboş bir kağıda
sahiptirler ve yakında global ekonomik kuruluşların “ekonomik krize bir yanıt bulmak ve çare
düzenlemek” için biraraya geldiklerini göreceğiz. Aslında, ülkelerin G7 toplantıları bu işlemi çoktan
başlatmıştır.
Bu, yukarıda sayılanlar, New York ve Washington şehirlerindeki ölüm ve yıkımın, Illuminati planına
sağladığı avantajlardan sadece bir kaçıdır – ki üstüne basa basa vurguluyorum, bu Amerikan felaketi,
A.B.D. sınırları içerisindeki güçler tarafından bizzat düzenlenmiştir. Bu felaketlerden sorumlular ve onların
kişilikleri, insan olmayan varlıklar tarafından sahiplenilmiştir ve birçok insanın bir ineğin ölümüne ve kesilip
acı çekmesine duyduğu saygı ve acıma duygusu, bu sorumluların insan hayatına duyduğu saygı ve acıma
duygusu ile eşdeğerdedir. Sürüngen zihni, gelişmemiş bir duygusal seviyeye sahiptir ve bundan dolayı da
ne kadar korku ve ahlâksızlık içine batarsa batsın, bu durumun sürüngen zihninde hiç bir duygusal karşılığı
yoktur. Bunun örneklerini görebilmek için, yalnızca, bu kadar muazzam acılarla dolu görüntüler
sonrasında, duygusuz, belli başlı hareketlere dayalı, önceden yazılmış konuşmaları yapan George W. Bush
ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’i izlemek yeterlidir. Ayni klasmana, Prenses Diana’nın cinayetinden
sonra ekranlara yansıyan İngiltere Kraliçesi de girmektedir. Reagan, en azından profesyonel bir aktördü.
Bush ve Blair bir okul müsamelesinde bile yer alamaz.
Acaba George W. Bush bu yokedici katliamların o gün gerçekleşeceğini biliyor muydu? Ne sanıyorsunuz
?? Peki ya Tony Blair? Ne sanıyorsunuz ?? Fakat, buna rağmen, onlar da, çok daha kuvvetli güçler
tarafından kontrol edilmekte olan bu oyundaki piyonlardır ve de amaçlarına ulaştıktan ve rollerini
oynadıktan sonra, onlar da katliamlara maruz kalanlar kadar kolay harcanabilecek şahıslardır. Kendi
görüşümce; ben, “global terörizm” senaryosunu sağlamlaştırmak maksadı ile Bush’un veya Blair’e çok
yakın birinin kurban edilmesine, bir saniyeliğine bile şaşırmam. Ve, muhakkak ki, eğer Bush giderse, yeni
başkan seri katil Dick Cheney olacaktır. (bak...The Biggest Secret). Bulunduğumuz noktada, kazıklar
çok derine saplanacaktır, çünkü global faşizme geçiş için son darbe, son itiş başlamıştır.
Dünya artık eskisi gibi olmayacak, bu doğru, fakat her tehlike içerisinde bir fırsat vardır. Ve savaşı değil
barışı, ‘birkaçın diktatörlüğünü’ değil ‘herkes için özgürlüğü’ arayan bizler, bu büyük çoğunluk... şimdi
yapmamız gereken şey aynanın karşısına geçip kendimize bakmak ve bu delilerin tımarhanelerini




yaratmalarını nasıl durduracağımızı kendimize sormak.
Şikayet etmek artık yeterli değil. Kaçmak da artık bir seçenek değil, çünkü yakında kaçabilecek hiç bir
yer kalmayacak. Zaman, bazı kıçları bazı sandalyelerden kaldırma ve oturup onları boklarını yemeyi
durdurma zamanıdır. Medyadaki telefon katılımlarını bombardımana tutup başka bir gerçeklik versiyonu
sunma şansını elde edebilir ve ne zaman sizi hattan koparırlarsa, tekrar tekrar bağlanabilirsiniz; herkese,
gerçekte ne olduğunu görebilmelerini sağlayan yeni bir bakış açısına hangi kaynaklardan ulaşabileceklerini
söyleyebilirsiniz; bu veya diğer konulardaki makaleleri bildiğiniz herkese e-mail, fax, posta aracılığı ile
yollayabilirsiniz; özgürlükler tehdit edildiği anda faşist devlete karşı BARIŞCIL protestolar organize
edebilirsiniz; insanları belirli toplantılarla biraraya getirebilir ve medyanın size sunmayacağı bilgiyi tartışma
ve özümseme imkanı yaratabilirsiniz;KORKULARINIZI KAYBEDİN VE BU KÜSTAH
DİKTATÖRLÜĞÜN YÜZÜNE KARŞI TAHAMMÜLSÜZ OLUN. UNUTMAYIN; BU
DİKTATÖRLÜK YALNIZCA ONDAN KORKTUĞUMUZDA VE ONUN TARAFINDAN
YILDIRILDIĞIMIZDA KURTULUP YAŞAYABİLİR.
Eğer yalnızca, ilk olarak, hayatımızı bu yönde adamaya, mükemmel bir kararlılıkla, karar verirsek ve hiç
bir yıldırma ve göz korkutma seviyesi ve sonuçlarından etkilenmeyip o muazzam kararlılığımızı kırmazsak,
yapılabilecek çok ama çok şey vardır.
Ejderha, hiç bir zaman, inanmamızı istedikleri kadar güçlü olmadı ve olamaz.Haydi, niçin bekliyoruz?
-İLERLEYİN ! Unutmayın: KORKU YOK !!
AMERİKAN FELAKETİ HAKKINDA SUSTURULAMAYACAK BİR KAYNAKTAN, BAŞKA
BİR BOYUTTAN GÖRÜŞ:
BUSH VE BLAIR NASIL “BİLİYORDU”;
ÇİN SENARYOSU;
VE ZİHİNLERİ KONTROL ALTINDAKİ “ÜNLÜLER”DEN GELECEK OLAN
BEYİN-YIKAMA
Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, inanılmaz derecede doğru bir bilgi kaynağı kanalı ile
karşılaştım. Aslında, şimdi anlıyorum ki, bu kanaldaki bilinç, global komployu açığa çıkarmamda bana
hep rehberlik ediyor ve bunu yapmam için de tüm hayatım boyunca beni hazırlıyordu.
Bu kaynak ile çok iyi bir kanal kullanarak konuşmayı, ABD gaddarlıklarından iki hafta evvel denemiştim,
fakat randevu trajediden bir sonraki gün gerçekleşti. Bana söylenilen benim “bu dünyadaki” araştırmamı
destekledi ve buna ek olarak, planın, bir dünya hükümeti, merkezi bankası, para birimi ve ordusu
oluşturmaya neden olacak, Çin’in katılacağı bir çatışma çıkarmak ve gezegeni yörüngesi etrafında dönen
bir hapishane kampına dönüştürmek olduğunu söyledi. Bir başka gerçekleşmesi gayet olası senaryo ise,
birçok kez ABD iç kaynaklarından duyduğum gibi, İslam dünyası ile anlaşmazlığı ve çatışmayı artırmak
amacı ile, Kudüs’teki bir Müslüman kutsal yerine bir saldırı yapılmasıdır. Ayrıca, kendi görüşümce,
“terörizme karşı savaş” mentalitesinin birçok beyini yıkadığı olayları daha da fazla kızıştırmak için Başkan
Bush veya Tony Blair’e çok yakın biri bir suikaste kurban gidebilir. 11 Eylül olaylarının dehşet verici ve
korkunç olması ile birlikte, bu olaylar Illuminati-sürüngenimsi planının bu aşamasının sonu değil, yalnızca
başlangıcıdır.


Bu başka boyuttan olan kaynağa, New York ve Washington’da olanlardan gerçekten kimin sorumlu
olduğunu sordum ve bana verdiği yanıt aşağıda bulunmaktadır. Bu konuşma 12 Eylül’de gerçekleşmiştir.
Bakın bakalım ne düşünüyorsunuz:
-Sanırım, sizin zamanınızda etkili olan bu trajik ve tâlihsiz olaylar için savaşlarda kullanılan “duman
perdesi” terimini kullanıyorsunuz. Yani, bir birliğin güçleri, başkasına karşı olan güçlere karşı gelir. Siz ve
insanlık aldatılmaktasınız.
Kendilerini suçlu ilân edenler olacak...[ya da başkaları tarafından suçlu gösterilenler]...ve bunlar belki
Jihad (Kutsal Savaş) gibi hissi terimler kullanacak. Ve kendilerini kurban olarak niteleyenler de
olacak ve tabii ki, sorumluluğu üstlenenlere karşı karşılıklı şikayetler ve yavaş yavaş saldırılar
başlayacaktır.
Bu, zihni ve ilgiyi yanlış yöne saptıran iğrenç bir yanılgıdır. Zihnin ve ilginin, gerçekten neler olup bittiği
konusunda, yanlış yöne saptırılmasıdır. Olayların nasıl gelişip açığa çıkacağı konusunda, bir tahminde
bulunmak istiyoruz. Tahminde bulunmak diyorum çünkü bu olayların değiştirilmesi için bir olasılık var. Ben
samimi olarak umuyorum ki olaylar karşısında yeterince pozitif düşünce açığa çıkacaktır ve olaylar bizim
tahmin ettiğimiz şekilde gelişmeyecektir... Bu olanlar için İslami güçler sorumluluğu yüklenecek ve eline
alacaktır. Farketmiş olmalısınız ki, medyanızda bahsedildiği gibi, bu saldırıdan günler önce, stokların,
hisselerin ve ekonominin bir gerileme durumuna girmesi aslında büyük bir oyun oynandığının
göstergesiydi... Sanırım, buna “iktisâdi durgunluk” ismi veriliyor, değil mi? Şimdi, dünyanız üzerindeki
milletlerin ekonomik gerilemeye maruz kalmasına neden olan çok büyük bir felaketten bir gün önce bu
durumun halkın bilgisine sunulması, ne kadar da büyük bir tesadüf.
Anladığınız gibi, bir kamuoyu açıklaması, tahmin edilmiş bir iktisâdi durgunluk, kodlanmış bir mesajdı.
Kara günün vardığını söyleyen gizli bir mesajdı. Böylece, televizyon ve medya aracılığı ile yapılmış bir
kamuoyu açıklaması.. Gerçekleşmesi yakın iktisâdi durgunluk, kodlanmış mesajdı.
Sizin dünyanızda karanlık güçlerin kölesi olan ve onların kontrolü altına girmeye zorlanmışlar vardır. Bu,
onların talimatıydı. Bu onların, gruplar halinde toplanmak ve çok karanlık bir bütün için kendi parçalarını
yerleştirmek için verdikleri talimattı. Arkalarında bulunan gerçek sinsiliğin hayalinden ibaret olan bazı
ayinler gerçekleştirildi. Gerçek, tabii ki, kendilerini ve ülkelerini kurban olarak niteleyenlerin (politikacılar),
aslında kendi topraklarında yapılan facianın sorumlularından olduklarıdır. Bu çok eski zamanlara
dayanmaktadır. Kendi modern tarih anlayışınızla çok iyi anlayabileceğiniz üzere, Sovyetler Birliği
tarafından işgal edildiği dönemlerde Afganistan ülkesine büyük ekonomik yardımlarda bulunmuştu. Ama,
tabii ki, bu, bütünü oluşturmak için, yalnızca yerine konulan bir parçaydı.
Şimdiki kriz bir süreliğine patlayacak, kızgınlaşacak ve artacak ve kendilerini Muhammed’in takipçileri
olarak niteleyenler, kutsal savaşı, Jihadı, öne sürüp, ortaya çıkaracaklar. Amerika Birleşik Devletleri ve
onun müttefiklerinin güçleri de dünyanın özgürlüğünü korumak amacıyla ortaya çıkacaklar.
Zihnin ve ilginin yanlış yola saptırılması devam ederken, ordu güçlerini biraraya toplayacak ve bir
durgunluk süreci başladığında, ABD, Kızıl Ordu ile gerçek yıkım ve yoketme çarpışmasına girecek. Tüm
bunların arkasında, belli başlı baylar ve bayanlar bulunmaktadır... Aslında, onları istemeden böyle
tanımlıyorum... onlar tüm hükümetleri, ticareti, sanayiyi kontrol altına alırlar ve size daha önce de
bahsettiğim gibi, böylece hayatlarının, boyutsal olarak sizin dünyanızın dışında olanların etkisi altına
girmesine izin verirler. Bunlar, ne sizin boyutunuzdandır, ne de bizimkinden, ama ikisi arasındaki sahte bir
boşluktandırlar.[Benim sürüngenimsiler adını verdiklerim. D.I]
EKONOMİNİN VE ALTININ KONTROL EDİLMESİ


-Bundesbank’ın önümüzdeki aylar sırasındaki aktivitelerini dikkatle izle, dostum. Amerika Birleşik
Devletleri’ndeki Fort Knox’un aktivitelerini dikkatle izle. Bu kuruluştan, çok büyük ekonomik kaynakların
alınıp, nakledildiğini göreceksin. Aslında nereye nakledildiklerini saptamak neredeyse imkansız olacaktır.
Kıtalar, ülkeler depolarından altın stoklarını aldıracaklar ve Bundesbank, Fort Knox ve diğer altın
depolarına nakledeceklerdir. Ama, sonrasında, bunlar da alınıp uzaklaştırılacaktır. Hiç kimse bunların tam
olarak nereye nakledildiğini kesin olarak bulamayacaktır.
SOYLU AİLELER
-Vanderbilt’ler, Rockefeller’ler, Getty’ler gibi belirgin ailelerin halkın gözünden uzaklaştığını ve
sessizleştiğini farkedeceksin. Aniden, onların dünya bağışına büyük katkılar koymak istediklerini
belirttiklerini göreceksin. Sizin, eğlence sanayisi olarak algıladığınız alandan, bazı belli insanların, insanlığa
faydalı bağış kampanyalarında etkin roller kazandıklarını göreceksiniz. Evet... Bunu yapmaktan
hoşlandığımdan değil ama bazı belli başlı İncil yazıtlarını hatırlamakta fayda var... “Sahte kurtarıcılara
dikkat et”.
BEYİNLERİ YIKANMIŞ “ÜNLÜLER”
-Bazı belli başlı insanların görünüşleri muazzam bir şekilde değişecek. Görünüşlerini değiştirmek için
gerekli cerrahi operasyonlara girecekler. Ve sizin eğlence sanayinizde, belli başlı insanların bu vücut
diktatörlüğünün bir parçası olduklarını eminim ki biliyorsunuzdur. Sanırım siz buna kozmetik cerrahi ismini
veriyorsunuz. Evet, maalesef bu üstü kapalı olay, kendi içinde bir başka sinsi aldatmacadır. Bunlar, kibirli
nedenlerden dolayı yapılırlar. Görünüş değiştirilmelidir, çünkü ayni anda yapılmakta olan bir çok sinsi
işlemler vardır. Sizin ünlüler olarak bildiğiniz kişilerin belli başlı olanları, genetik olarak kontrol altında
bulunmaktadırlar, ve bu olay kozmetik cerrahi yaptırdıkları iddiaları ile örtbas edilmektedir. Kozmetik
cerrahi, onlara biyolojik ve genetik seviyelerde tamamen neler yapıldığını gizlemek için gereklidir.
Ve kendilerinin dünya insanlığı, dünya barışı, dünya bağışı için büyük katkılar koymaya başladıklarını
iddia edecek olan bu ünlüler, insanların beyinlerini, sahte bir barış ve huzurun gelmekte olduğu konusunda,
yıkayacaklar. ... Halkları ve insanları popülerliklerini kullanarak etkileri altına alacak bu ünlüler, belli başlı
politik ve sosyal değişiklikleri insanlara kabul ettirmek için bazı davranışlarda bulunacaklardır.[Michael
Jackson, bu konuyla ilgili, ismi geçenlerden biridir].Ünlü kimlikleri ve statüleri, her zaman sıkça, çok
sayıda insanı bir politik sisteme karşı yakın olması konusunda ikna etmek için kullanılmıştır.
Tabii, bazıları bunu geçmişte büyük içgüdülerden dolayı yapmışlardır. Ama bunun adı hâlen
beyin-yıkamadır.
David Icke:Onlara genetik bakımdan neler olmakta? Kozmetik cerrahi ile neler gizlenilmeye çalışılmakta
ve neden?
-Beynin yapısı içerisindeki değişiklikler. Beyin, ruhun ve zihnin daha doğru ve daha uygun işlevlerinin,
yapay etle uyuşmasını engellemektedir.
David Icke:Buna, bir başka deyişle, zombiler yaratmak diyebilir miyiz?
-Evet, evet. Ve eğer bunun üstesinden gelmeye, bunu reddetmeye çalışırlarsa, hayatlarında kendilerine
büyük huzursuzluk getiren şeyler yapılacaktır.[Bu şekilde acılara maruz kalmış ve yukarıda bahsedilen
Illuminati propagandasında kullanılacak olan bir ünlü hakkında ayrıntılı bilgi edindim, fakat şimdilik bu
detaylardan bahsetmemem rica edildi. D.I]
-Özellikle de ABD’deki eğlence sanayisi içerisinde, göreceksiniz ki itaat etmeyi kabıl eden ünlülerin,
popülaritesi ve ünü belirgin bir şekilde artacaktır. Onlar dünya insanlarını etkilemek için kullanılan


araçlardır. Anlayabilirsiniz ki, artık politikacılara olan güven ve inanç azalmaktadır. [İnsanlar] politikacı
paltosunu giyenlerin, büyük çoğunlukla, güvenilmez oldukları bilincine erişmektedirler. Ama teknoloji;
beyin-yıkama teknolojisi sayesinde, insanlar ünlüleri sevmeyi ve onlara hayranlık duymayı kabullenmiştir.
Bu yüzden, [zihinlerinin] kontrollerine sahip olmayanların büyük ordusu, insanların hayranlık duymaya ikna
edildikleri tarafından oluşturulacaktır.
BUSH VE BLAIR “BİLİYORDU”
David Icke:Başkan George W. Bush’un ve benim ülkemdeki, İngiltere’deki Başbakan Tony Blair’in,
Amerika’daki gaddarlıkların gerçekleşeceğini bildiklerini doğrulayabilir misiniz?
-Tabii ki biliyorlardı. Tabii ki biliyorlardı. Eğer birisi, başkasının sorumluluğuna yüklenebilecek bir olayın
planlanmasında önemli bir rol oynamışsa, tabii ki bu biri o olayı bilir. Eğer planlayan kişi isen, planı bilmek
zorundasın değil mi? Bay Bush, Bay Blair, Bay Hussein ve Bay Fayed (Prenses Diana ile ölen Dodi’nin
babası) arasındaki zıtlıklar, bunların hepsi yalancı görünüşlerdir, bir tiyatro oyunudur. Bu insanlar birbirleri
ile sürekli bağlantı içerisindedir. Büyük ihtimalle de, bu bağlantıları bizim günümüz teknolojisi aracılığı ile
gerçekleşen bir şey değildir. Her biri, aslında diğerinin ne düşündüğünü bilebilmektedir. Bu bilinçli bir
şekilde olmasa bile, uyku süreci içerisinde de gerçekleşebilir. Birbirleriyle sürekli iletişim halinde bulunarak
ortaya planlar çıkarmaktadırlar.
David Icke:Bunun nedeni, bizim Bush’un, Blair’in, Hussein’in ve Fayed’in fiziksel formları içerisinde,
daha önce bahsettiğimiz “ara bölge” boyutundan gelen ayni gücün bulunması mıdır?
-Evet, burada dağınık genetik materiyal bulunmaktadır.
İnsanların, dünya liderlerinin ve politika, ekonomi ve medya alanlarındaki yöneticilerin, düşünce ve
duyguları ile, fiziksel olan (sizin boyutunuz) ve fiziksel olmayan boyutlar arasındaki varoluşun frekans
alanından (yani bu ara-bölgeden) gelen varlıklar tarafından, tamamen kontrol altına alınmış ve beyinlerinin
yıkanmış olduklarını bilmeleri yaşamsaldır. Bu, oyunun, illüzyonun, gündelik filmin medya tarafından
insanlara kabul ettirildiği ve ayni zamanda, bunun arkasında çok farklı, sinsi ve muazzam düzenli bir planın
bulunduğu gerçeğini anlamanıza yarayacak bağlayıcı güçtür.
İllüzyon-hayal, bize Bush ve Hussein’in, Rusya’nın, Çin’in, Amerika’nın ve İslami dünya’nın vs vs vs..
farklı “taraflarda” olduğunu söylerken, aslında tüm bu ülkeleri ve inanış sistemlerini kontrol eden fiziksel
kabuklarda (insan vücudu) bulunan AYNİ güçtür. Bu, neden kanbağına sahip soyların (bu varlıklar için
DNA-gen bağlantısı teşkil eder), tüm dünya üzerinde, güç ve iktidar koltuklarında oturarak, her ülkede
yönetmeye ve kitlelerin beynini yıkamaya devam ettiğini açıklar. Amaçları, kitlelerin beyinlerini yıkamaktır
ki böylece kitleler kendi aralarında savaşırken, onlar tüm “tarafların” iplerini ortak bir çıkar ve plana
ulaşmak için çekerler.
Bunun kulağa çok inanılmaz ve fantastik geldiğini biliyorum ve bazı insanlara bununla başa çıkmak fazla
geliyorsa, bundan vazgeçmeleri lazımdır. Ama yüzleşmekte olduğumuzun ne olduğu ve onun arkasında
neyin, kimin, nasıl bulunduğu anlayışına sahip olmaksızın, bu diktatörlük ve beyin-yıkama yapısını
çökertmemizin herhangi bir yolu yoktur.
Eğer uygun olduğunu düşünüyorsanız, lütfen tüm bu bilgileri iletmeye ve yaymaya çalışın.
Teşekkürler,
David Icke